Bir takım düşünün, 2010-2011 sezonu Fenerbahçe ile 82 puan toplamasına rağmen ikili averajdan dolayı ligi ikinci bitiriyor. Sezon sonunda en kaliteli oyuncularını kaybediyor. Yeni sezonda kadrosunu ve hedefini Avrupa Ligine göre kuruyor. Takımın iskeleti olan Egemen Korkmaz, Selçuk İnan, Umut Bulut, Hrvoje Cale, Jaja'yı kaybediyor. Ayrıca rotasyonda kullandığın Ceyhun Gülselam, İbrahima Yattara, Engin Baytar'ı da gönderiyor. Yeni sezonda kadrosuna Zokora ve Marek Cech hariç birinci sınıf oyuncuları dahil edemiyor. Avrupa arenası için çok iyi olmayan ama Türkiye ligi için ideal olan yabancı oyunculardan Adrian Mierzejewski, Marek Sapara, Ondrej Celustka, Paulo Henrique, Robert Vittek ve Türk oyunculardan Halil Altıntop ve Volkan Şen'i kadrosuna katıyor. Bir anda şike operasyonları başlıyor ve Trabzonspor kendini Şampiyonlar Liginde buluyor.Bu bağlamda Şampiyonlar Ligine 4. torbadan katılan Trabzonspor, Fransa lig şampiyonu Lille, İnter ve CSKA Moskova ile eşleşti. Spor camiasında Avrupa ve Türkiye'de Trabzonspor'a bu grupta hiç şans tanınmadı.Şenol Güneş elindeki kadro ile Şampiyonlar Liginin son haftasına, son dakikasına kadar mücadele etti. CSKA Moskova'nın İnter'e deplasmanda 87. dakikada attığı gol ile Şampiyonlar Liginden elenerek Avrupa Ligi'ne kaldı. Hiç şans verilmeyen, puan dahi alamaz diyenler özür dilediler mi bilemem ama onların beklemediği ama bizim hiç şaşırmadığımız bu başarı herkesin Şenol Güneş ve Trabzonspor'a boyun eğmesini ve saygı göstermesi gerektiğini bir kez daha gösterdi. Bence bu başarı Şenol Güneş'e aittir. Mental, taktik, teknik, adaptasyon, motivasyon, futbolcu kazanma, altyapıdan faydalanma vs. ne kadar özellik varsa Şenol hocamızda vardır. Mevcut kadro yapısı, haksız yayın gelirleri, 3 büyüklerin kartelleşmiş yapısı ile bu başarıyı sağlayan Şenol Güneş, Türkiye'de değil başka bir ülkede teknik direktörlük yapsaydı, inanın şu an Real Madrid, Barcelona, Manchester United gibi dünya futbolunun ekol olmuş takımlarda çok rahat teknik direktörlük yapardı. Bu manada bir hatırlatma yapmadan geçemeyeceğim, 1989 yılında Şampiyon Kulüpler Kupasında çeyrek finalde Mustafa Denizli'li Galatasaray, Monaco'yu eleyerek yarı finale kalıp tarih yazdığı zaman Monaco'nun hocası Arsene Wenger idi. Günümüze geldiğimiz zaman Mustafa Denizli nerede, Arsene Wenger nerede...Trabzonspor Şampiyonlar Ligi'ne gitmeyi gelenek haline getirdiği zaman yerli-yabancı en kaliteli futbolcuların Trabzon'a gitmek için can atacağını herkes görecek. Daha önceki yazılarımda söylediğim gibi temeli bozuk olan Türk futbolunda mevcut şartlarda Trabzonspor'u varlığı başarının ta kendisidir.
Yasin Erkol / diğer yazıları
- Bu başarı Güneş'e ait / 22.12.2011
- Milli Takım üzerine / 17.11.2011
- Bileğinin hakkıyla şampiyon / 19.06.2009
- Brezilya'nın işi kolay değil / 09.06.2006
- Milli Takım üzerine / 17.11.2011
- Bileğinin hakkıyla şampiyon / 19.06.2009
- Brezilya'nın işi kolay değil / 09.06.2006