18-24 Mart Dünya Yaşlılar Günü… Önceki gün bitti. Devam eden ise yaşlıların OHAL (Olağanüstü Hal) günleri. Taammüden öldüren virüse karşı, önlem amaçlı, kimi haklar askıya alındı. Resmen ülke çapında OHAL rejimi ilan edilmese de, bireysel OHAL yaşanmakta. Yaşlılar için OHAL zaten resmileşmiş durumda.
Evden çıkma yasağı genelde ve özelde sağlığımız açısından önem arz ediyor. Dünya ayağa kalkmış. Etliye sütlüye karışmayan, gerektiği zaman derde deva olmaktan kaçınan BM (Birleşmiş Milletler), Korona salgını nedeniyle birden hareketlendi. Ve Suriye'de ateşkes uygulaması istedi. Sorarlar adama: Biraz geç kalmadın mı? Kaç yıldır Suriye için mağdurların ve mağdur ülkelerin sesine kulak tıkadın, küresel güçlerin çıkarlarına hizmet etmeyi sürdürdün. Vakta ki küresel güç müç dinlemeyen virüs tüm dünyayı kuşatıp, efendilerini de tutsak edince, sen de sürüye katıldın… Zoraki nikâhtır bunun adı.
Dünya genelinde virüs gerçeğini yaşıyor ve olağanüstü önlemler için uğraş veriyoruz. İşin teknik yönünü uzmanlara bırakırken hukuk açısından şu soru akla geliyor:
İstisna hali hukuku askıya alır mı?
Savaşın bile hukuku vardır, ihlâl edildiğinde savaş suçu nedeniyle yargı devreye girer.
Bugün virüs salgınına karşı dünya savaşı verilmektedir. Olağanüstü bir süreçten geçerken bile hukuk, zorunlu olarak bazı haklar kısıtlansa da vardır.
Genel olarak, kriz zamanlarında insan hakları sıralamasındaki kaynaklarımız ulusal ve uluslararası düzeyde:
-Anayasa
-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)
-Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme (MSHUS)
Metinleridir.
Olağan dışı durumlarda yukarıda saydığımız belgelerde güvence altına alınmış belirli hakların askıya alınması mümkün olmaktadır. "Askıya alma" ile olağan dönemde izin verilenin ötesine geçilerek hakların daha fazla sınırlanabilmesi ve hatta kullanılmasının durdurulması mümkün olabilmektedir. Devletlere tanınan bu imkânın kötüye kullanılmaması için beraberinde bazı güvencelerin tanınması zorunlu hale gelmektedir.
Bu güvenceler Anayasa'nın 15., AİHS'nin 15. ve MSHUS'nin 4.maddelerinde yer almaktadır. Ve bu maddelerde "uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerin ihlâl edilmemesi", "ölçülülük" ve "sınırlanamaz haklar" şeklinde üç güvenceye yer verilmiştir.
İlk güvence olan "uluslararası hukuktan doğan yükümlülükler" ifadesi, Anayasa Mahkemesi tarafından milletlerarası hukukun genel ilkeleri ve Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmelerden doğan yükümlülükleri de kapsayacak şekilde yorumlanmaktadır (Anayasa Mahkemesi, 1990/25 Esas, 1991/1 Karar sayılı, 10.01.1991 tarihli kararı).
Ölçülülük ilkesi kapsamında ise, mevcut olağanüstü durumlarda Anayasa'nın, AİHS'nin ya da MSHUS'nin ihlâline yol açabilecek tedbirlerin mevcut olağanüstü hal ile orantılı olup olmadığı inceleme konusu olmaktadır (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 14553/89 ve 14554/89 sayılı, 26.5.1993 tarihli, Brannigan ve Mc Bride - Birleşik Krallık davası).
Anayasa ve uluslararası sözleşmeler bazı hakların olağan dışı durumlarda bile askıya alınmasını yasaklamıştır: yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı, din, vicdan, düşünce ve kanaatleri açıklamaya zorlanamama ve bunlardan dolayı kınanamama şeklindeki haklar.
Yaşlılara dönersek, parklardaki bank ve sıraların sökülmesi, hastanelere kabul edilmemesi, banka şubelerine kabul edilmemesi, yaşlarından dolayı horlanması…
Onların haklarının kısıtlanması, virüsten korunmaları için mükâfat mı yoksa mücazat mı… Tartışılabilir.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023