Yavru Vatan Kıbrıs kıyılarında yazılan destan
1960'lardan itibaren Kıbrıs Türk halkı, Rum çetelerinin sistematik saldırılarına maruz kalmıştı. Köyler yakıldı, katliamlar yapıldı. Ta ki 1974'te Türk askeri Kıbrıs'a çıkana kadar… Kıbrıs Barış Harekâtı gazisi Deniz Piyade Subayı Mesut Günsev 20 Temmuz'un kahramanlık destanını anlattı
07.08.2025 15:00:00 / Güncelleme: 07.08.2025 15:05:08
Röportaj: Hüzün YÜCEL
Röportaj: Hüzün YÜCEL





Kıbrıs Barış Harekâtı süreci nasıl başladı?
- Kıbrıs Barış Harekâtı, Cumhuriyet tarihimizin en kritik dönüm noktalarından biridir. 1960'lardan itibaren Kıbrıs Türk halkı, Rum çetelerinin sistematik saldırılarına maruz kaldı. Katliamlar yapıldı, köyler yakıldı. 15 Temmuz 1974'te ise Yunan cuntası darbe yaparak Makarios'u devirdi ve adayı tamamen ele geçirmeye kalktı. İşte bu noktada Türkiye, Başbakan Bülent Ecevit ve yardımcısı Necmettin Erbakan'ın kararlı iradesiyle tek yumruk oldu ve çıkarma kararı alındı.

O sabahı bize anlatır mısınız?
- 20 Temmuz sabahı sahile çıktığımızda gökyüzünden yağan mermilerden dallar düşüyordu. Çıkarma başladığında, bölüğümüzden Osman Dağlı adını tarihe yazdırdı. Kıyıya ayak basan ilk manga komutanımızdı. Ağır yaralandığında bile bana dönüp, "Komutanım ben görevimi yaptım, siz onları kaçırmayın" dedi.
Çok geçmeden şehit oldu. Cebinden küçük bir defter çıktı. İçinde, "Şehit olursam borçlarımı ödeyin, alacaklarımı alın" yazıyordu. O defter, o fotoğraf ve Osman'ın vurulduğu makineli tüfek bugün Foça'daki Kıbrıs Barış Harekâtı Müzesi'nde sergileniyor.
Çıkarmanın zorlukları nasıldı?
- Dünyada "savunulmuş kıyıya çıkış" diye bir kavram vardır. Normandiya çıkarmasında da görülmüştür: Böyle durumlarda yüzde 60 zayiat normal kabul edilir. Çünkü sahil düşman tarafından tahkim edilmiştir, mayınlarla döşenmiştir, makineli tüfek yuvaları kurulmuştur. Bizim için de çok zordu ama askerlerimiz kahramanca savaştı. O kıyıbaşını tutarak tarihe geçtik.

Savaşın en zor anlarından birinde bir askerinizin silahını vermek istemediğini söylediniz. O anı bizimle paylaşır mısınız?
- İkinci harekât bittikten sonra bizi Yılan Adası'na çektiler. Rumlardan ele geçirilen tüm silahların toplanması emri geldi. Askerler sıraya dizildi. Mustafa Reis adında Trabzonlu, masmavi gözlü bir askerim vardı. Elinde düşmandan aldığı bir otomatik silahı sıkı sıkıya tutuyordu. Komutanı görünce herkes silahını teslim ederken o vermedi.
"Komutanım" dedi, "Bu silah arkadaşımı şehit eden silahtır. Son mermisine kadar düşmanla vuruşacağım. Bunu vermem."
Komutanın gözleri doldu. Askere sımsıkı sarıldı. Biz de onun o silahı saklamasına izin verdik. İşte Türk askeri böyledir; silahı da, onuru da, sadakati de teslim etmez.
Sizi en çok yaralayan, unutamadığınız anı hangisiydi?
- Savaşın içindeyken çok şey görürsünüz ama insanın ruhunda iz bırakan anlar vardır. Beni en çok yaralayan, Osman Dağlı'nın şahadetidir. O gün onun son sözlerini duymak, defterinden çıkan notları görmek hayatım boyunca unutamayacağım bir hatıra oldu. Şehadeti, benim için Kıbrıs Barış Harekâtı'nın en acı ama en gururlu anıdır.
Bugün 51 yıl geçti. Kıbrıs hâlâ tam anlamıyla tanınmıyor ama Türkiye'nin desteğiyle Kıbrıs Türk halkı huzur içinde yaşıyor. Türk askeri sınırda dimdik durdukça Rum da, Yunan da bir daha sınır ihlali yapamadı. Ben ümitliyim; bu devlet eninde sonunda tanınacak. Biz nasıl o gün kıyıbaşını tuttuksa, Kıbrıs Türkü de varlığını sonsuza kadar sürdürecek.

Savaşın etkileri hayatınıza nasıl yansıdı?
- Ben harekâttan sonra yüzbaşı rütbesiyle görevime devam ettim. Yıllar geçti ama savaşın izleri hiç silinmedi. Arkadaş kayıpları, yaşanan acılar hep yüreğimizde kaldı. Bugün 77 yaşındayım, hâlâ o günleri dün gibi hatırlıyorum. Savaşta yaşadıklarımı anlatırken bile gözlerim dolar. Çünkü her bir askerim, her bir şehidim benim evladım gibiydi.
Bugünün gençlerine ne söylemek istersiniz?
- Onlara en büyük tavsiyem şudur: Vatan sevgisi, sadece cephede değil, günlük yaşamda da gösterilir. Türk askeri hiçbir zaman korkak olmadı, geri adım atmadı. Kıbrıs'ta da bu ruhla savaştık.
Bugünün gençleri de aynı ruhu yaşatmalı. Bilimle, bilgiyle, teknolojiyle donanmalı ama kalbinin köşesinde hep o vatan sevgisi olmalı.

Son olarak, sizin için unutulmaz bir mesaj nedir?
- Benim için en unutulmaz olan, şehit Osman Dağlı'nın son sözleridir: "Komutanım, ben işimi tamamladım, siz onları kaçırmayın."
İşte bu cümle, Türk askerinin vatan sevgisini ve görev bilincini özetler. Kıbrıs'ta yazılan destanın en saf, en gerçek ifadesi budur.
- Kıbrıs Barış Harekâtı, Cumhuriyet tarihimizin en kritik dönüm noktalarından biridir. 1960'lardan itibaren Kıbrıs Türk halkı, Rum çetelerinin sistematik saldırılarına maruz kaldı. Katliamlar yapıldı, köyler yakıldı. 15 Temmuz 1974'te ise Yunan cuntası darbe yaparak Makarios'u devirdi ve adayı tamamen ele geçirmeye kalktı. İşte bu noktada Türkiye, Başbakan Bülent Ecevit ve yardımcısı Necmettin Erbakan'ın kararlı iradesiyle tek yumruk oldu ve çıkarma kararı alındı.

O sabahı bize anlatır mısınız?
- 20 Temmuz sabahı sahile çıktığımızda gökyüzünden yağan mermilerden dallar düşüyordu. Çıkarma başladığında, bölüğümüzden Osman Dağlı adını tarihe yazdırdı. Kıyıya ayak basan ilk manga komutanımızdı. Ağır yaralandığında bile bana dönüp, "Komutanım ben görevimi yaptım, siz onları kaçırmayın" dedi.
Çok geçmeden şehit oldu. Cebinden küçük bir defter çıktı. İçinde, "Şehit olursam borçlarımı ödeyin, alacaklarımı alın" yazıyordu. O defter, o fotoğraf ve Osman'ın vurulduğu makineli tüfek bugün Foça'daki Kıbrıs Barış Harekâtı Müzesi'nde sergileniyor.
Çıkarmanın zorlukları nasıldı?
- Dünyada "savunulmuş kıyıya çıkış" diye bir kavram vardır. Normandiya çıkarmasında da görülmüştür: Böyle durumlarda yüzde 60 zayiat normal kabul edilir. Çünkü sahil düşman tarafından tahkim edilmiştir, mayınlarla döşenmiştir, makineli tüfek yuvaları kurulmuştur. Bizim için de çok zordu ama askerlerimiz kahramanca savaştı. O kıyıbaşını tutarak tarihe geçtik.

Savaşın en zor anlarından birinde bir askerinizin silahını vermek istemediğini söylediniz. O anı bizimle paylaşır mısınız?
- İkinci harekât bittikten sonra bizi Yılan Adası'na çektiler. Rumlardan ele geçirilen tüm silahların toplanması emri geldi. Askerler sıraya dizildi. Mustafa Reis adında Trabzonlu, masmavi gözlü bir askerim vardı. Elinde düşmandan aldığı bir otomatik silahı sıkı sıkıya tutuyordu. Komutanı görünce herkes silahını teslim ederken o vermedi.
"Komutanım" dedi, "Bu silah arkadaşımı şehit eden silahtır. Son mermisine kadar düşmanla vuruşacağım. Bunu vermem."
Komutanın gözleri doldu. Askere sımsıkı sarıldı. Biz de onun o silahı saklamasına izin verdik. İşte Türk askeri böyledir; silahı da, onuru da, sadakati de teslim etmez.
Sizi en çok yaralayan, unutamadığınız anı hangisiydi?
- Savaşın içindeyken çok şey görürsünüz ama insanın ruhunda iz bırakan anlar vardır. Beni en çok yaralayan, Osman Dağlı'nın şahadetidir. O gün onun son sözlerini duymak, defterinden çıkan notları görmek hayatım boyunca unutamayacağım bir hatıra oldu. Şehadeti, benim için Kıbrıs Barış Harekâtı'nın en acı ama en gururlu anıdır.
Bugün 51 yıl geçti. Kıbrıs hâlâ tam anlamıyla tanınmıyor ama Türkiye'nin desteğiyle Kıbrıs Türk halkı huzur içinde yaşıyor. Türk askeri sınırda dimdik durdukça Rum da, Yunan da bir daha sınır ihlali yapamadı. Ben ümitliyim; bu devlet eninde sonunda tanınacak. Biz nasıl o gün kıyıbaşını tuttuksa, Kıbrıs Türkü de varlığını sonsuza kadar sürdürecek.

Savaşın etkileri hayatınıza nasıl yansıdı?
- Ben harekâttan sonra yüzbaşı rütbesiyle görevime devam ettim. Yıllar geçti ama savaşın izleri hiç silinmedi. Arkadaş kayıpları, yaşanan acılar hep yüreğimizde kaldı. Bugün 77 yaşındayım, hâlâ o günleri dün gibi hatırlıyorum. Savaşta yaşadıklarımı anlatırken bile gözlerim dolar. Çünkü her bir askerim, her bir şehidim benim evladım gibiydi.
Bugünün gençlerine ne söylemek istersiniz?
- Onlara en büyük tavsiyem şudur: Vatan sevgisi, sadece cephede değil, günlük yaşamda da gösterilir. Türk askeri hiçbir zaman korkak olmadı, geri adım atmadı. Kıbrıs'ta da bu ruhla savaştık.
Bugünün gençleri de aynı ruhu yaşatmalı. Bilimle, bilgiyle, teknolojiyle donanmalı ama kalbinin köşesinde hep o vatan sevgisi olmalı.

Son olarak, sizin için unutulmaz bir mesaj nedir?
- Benim için en unutulmaz olan, şehit Osman Dağlı'nın son sözleridir: "Komutanım, ben işimi tamamladım, siz onları kaçırmayın."
İşte bu cümle, Türk askerinin vatan sevgisini ve görev bilincini özetler. Kıbrıs'ta yazılan destanın en saf, en gerçek ifadesi budur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.