logo
26 NİSAN 2024

Yazı Dizisi; Ali Rıza Bayzan; Amerika İslam Dünyasından ne istiyor' (14) "DİYARBAKIR İNCİLİ TOPLULU'U ve Amerikalı misyonerlerin Kürt Projesi"

26.10.2002 00:00:00
hazırlayan: ali rıza bayzan / www.bayzan.net/ arbayzan@hotmail.com

Protestan bir misyoner olan Douglas Layton tarafından kaleme alınan, Amerika'da İngilizce ve Kürtçe olarak yayınlanan "Kitab-ı Mukaddes'te Kürtler (Kurds In The Bible-Kurd Dinaf Tevrat-ı ve Incil-i Da)" Kürtlerin aslında Hıristiyan bir kavim olduğunu ve Kitab-ı Mukaddes'te kendilerinden çokça söz edildiğini ileri sürüyor.Douglas Layton'un kitabı, iki amacı birden gütmekte. İlki Kürtler için hayali ve yapay bir etnik kimlik geliştirmekte ve bu bağlamda bölücü Kürtçü terörü meşrulaştırmaya kalkışmaktadır. İkincisi Kürtler için geliştirdiği etnik kimliği Kitab-ı Mukaddes'le temellendirerek Kürtler'i Hıristiyanlığa ısındırmaya çalışıyor. Öyle ya Hıristiyanların Kutsal Kitab'ı güya Kürtleri büyük bir imparatorluk kurmuş bir ulus olarak tanıyor" Protestan misyoner örgütler, Diyarbakır'da üslenirken niçin özellikle Sur Belediyesi'ni tercih etmişti? Bu sorunun cevabı ilginç bir ilişkiler ağını gözler önüne seriyor. Diyarbakır'da ihtiyaç kalmadığı için terkedilen ve viraneye dönüşen kiliselerin sayısı 36'dır. Cemaati kalmadığı için boş kalan kiliselerin AB süreciyle birlikte bizzat resmi kurumlar aracılığı ile imar ve ihya edilmesi dikkat çekicidir. Diyarbakır'da bu konuda öncülüğü Sur Belediyesi'nin çekmesi rastlantı olabilir mi acaba? Örneğin Sur Belediyesi ile Dünya Kiliseler Birliği arasındaki iletişimi kimler kurmuştur acaba? Bütün ipuçları tek bir adresi gösteriyor: Diyarbakır İncili Topluluğu.

Yayınladığımız haritada da görüldüğü üzere Protestan Misyoner Örgütlerin özel ilgi alanlarından birisi Diyarbakır'dır. Aslında bu ilgi daha geniş çerçevede Kürt kökenli yurttaşlarımızı hıristiyanlaştırmak ve azınlıklaştırmaktır. Bu konuyu daha önce yazmıştık.

Şimdi önceki dizilerimizden bir alıntıyla başlayacağız: "Uluslararası İlişkiler uzmanı Recep Bahar, Haftalık Mesaj Dergisi'nde yayınlanan bir araştırmasında Misyoner Örgütlerin Kürtleri Hıristiyanlaştırma projesinin teorik temellerini gözler önüne seriyor.(1) Bahar'ın çalışması, Misyoner Örgütlerin yıkıcı, bölücü ve ayrılıkçı faaliyetlere verdiği desteği ortaya koymaktadır.

Protestan bir misyoner olan Douglas Layton tarafından kaleme alınan, Amerika'da İngilizce ve Kürtçe olarak yayınlanan "Kitab-ı Mukaddes'te Kürtler (Kurds In The Bible-Kurd Dinaf Tevrat-ı ve Incil-i Da)" Kürtlerin aslında Hıristiyan bir kavim olduğunu ve Kitab-ı Mukaddes'te kendilerinden çokça söz edildiğini ileri sürüyor.(2)

Douglas Layton'un kitabı, iki amacı birden gütmekte. İlki Kürtler için hayali ve yapay bir etnik kimlik geliştirmekte ve bu bağlamda bölücü Kürtçü terörü meşrulaştırmaya kalkışmaktadır. İkincisi Kürtler için geliştirdiği etnik kimliği Kitab-ı Mukaddes'le temellendirerek Kürtler'i Hıristiyanlığa ısındırmaya çalışıyor. Öyle ya Hıristiyanların Kutsal Kitab'ı güya Kürtleri büyük bir imparatorluk kurmuş bir ulus olarak tanıyor."Protestan Misyoner Örgütlerin çalışmaları somut bir meyvesi Diyarbakır İncili Topluluğu.

Diyarbakır Atatürkçü Düşünce Derneği'nin misyonerlik uyarısı

Atatürkçü Düşünce Derneği'nin Diyarbakır Şubesi, 8 Aralık 2001'de yaptığı basın açıklaması Diyarbakır İncili Topluluğu ve Diyarbakır'daki Hıristiyanlık propagandaları hakkında şu bilgileri vermektedir: "Son yıllarda bölgemizde Hıristiyan Misyonerlik faaliyetleri yoğunlaşmıştır. Bu misyonerlik çerçevesinde son alarak Diyarbakır'da Lalepaşa Mahallesinde Meryem Ana Kilisesi karşısında bir Protestan Kilisesi inşaatına başlanmıştır.

Bu inşaatın ruhsatını, Sur Belediyesi konut adı altında, Mimarlar Odası da misafirhane olarak onaylamıştır. Son bir yıl içinde şehrimizde misyonerlik faaliyetinde bulunularak az sayıda da olsa bazı gençlerimiz Hıristiyanlaştırılmıştır. Bu çalışmalar içinde Diyarbakır"da bazı sinemaların çıkış saatlerinde el altından Hıristiyanlık propagandası içeren Türkçe ve Kürtçe İncil ve broşür dağıtılmıştır. Bütün bunlar çok kültürlülük bağlamında ve dinler arası diyalog adı altında yürütülmektedir."(3)

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun müdahalesi

Diyarbakır'da Protestan kilise kurma çalışmaları vardı. Ancak bu kilise inşaatı, "Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun müdahalesiyle durduruldu.

Konuyu özel olarak araştıran gazeteci Uğur Yıldırım, konuya dair haberinde şu bilgileri vermekteydi: "Misyonerler Diyarbakır'da Protestan kilisesi kuruyor" başlıklı haberimizin yayınlanmasından 3 gün sonra "Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu" kilisenin inşaatını durdurdu. Diyarbakır'ın Sur beldesi Lalepaşa Mahallesi'ndeki kilise inşaatının ruhsatı, 5 Haziran 2001 tarihinde alınmış. Ruhsat, Ahmet Güvener adına kayıtlı. Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Güvener'in "Sadece toplantı salonu yapılacağına ilişkin müracaatına istinaden" inşaata onay vermiş. Bu onay ile Protestan misyonerler Sur Belediyesi'nden inşaat ruhsatı aldılar. Ancak Aydınlık'ın yayını üzerine söz konusu inşaatın "toplantı yeri" ya da "konut" değil, kilise olduğu ortaya çıktı.

Diyarbakır'da birkaç yıl önce bölgeye giden yabancı misyonerlerin örgütlediği küçük bir grup dışında Protestan yurttaş da yok! Yayınımız üzerine Diyarbakır Emniyeti de soruşturma başlattı." (4)

Sur Belediyesi'nin AB ve Dünya Kiliseler Birliği ile flörtü

Protestan misyoner örgütler, Diyarbakır'da üslenirken niçin özellikle Sur Belediyesi'ni tercih etmişti? Bu sorunun cevabı ilginç bir ilişkiler ağını gözler önüne seriyor.

Diyarbakır'da ihtiyaç kalmadığı için terkedilen ve viraneye dönüşen kiliselerin sayısı 36'dır. Cemaati kalmadığı için boş kalan kiliselerin AB süreciyle birlikte bizzat resmi kurumlar aracılığı ile imar ve ihya edilmesi dikkat çekicidir. Diyarbakır'da bu konuda öncülüğü Sur Belediyesi'nin çekmesi rastlantı olabilir mi acaba? Örneğin Sur Belediyesi ile Dünya Kiliseler Birliği arasındaki iletişimi kimler kurmuştur acaba? Bütün ipuçları tek bir adresi gösteriyor: Diyarbakır İncili Topluluğu. Sur Belediyesi'nin kendi sınırları içindeki kiliselerin imarı ve ihyası için UNESCO'ya ve Dünya Kiliseler Birliği'ne başvuruşunu haber yapan Radikal gazetesinin başlığı ve içeriği de tam bir propaganda havası taşımaktaydı.

"Çan sesleri susuyor" başlıklı haberin spotu şöyle: "Parasızlık ve bakımsızlık nedeniyle Diyarbakır'daki 36 kiliseden sadece yedisi ayakta kaldı. İkisinde ibadet yapılan kiliseler, acil yardım ulaşmazsa tarihe karışmak üzere." Haberin izleyelim: "Diyarbakır'da tarihi eser konumundaki yedi kilise, kurtarılmayı bekliyor. İl sınırları içinde sayısı 36 olan kiliselerden, bakımsızlık ve parasızlık nedeniyle geriye yalnızca yedisi kaldı. Önceleri bakımıyla cemaatin ilgilendiği, ancak göçle beraber sahipsiz kalan kiliselerden bazılarının içinde aileler yaşıyor, bazıları da çocuklar için oyun alanı.

Sur Belediyesi, sınırları içindeki kiliseleri kurtarmak için, Dünya Kiliseler Birliği ve UNESCO'ya çağrıda bulunarak yardım istedi. Ayrıca kiliselerin restorasyonu için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan gerekli iznin çıkmasını bekleniyor. Sur Belediye Başkanı Cezair Serin, Süryani Meryem Ana Kilisesi, Meryem Ana Küçük Kilisesi, Ermeni Surp Giragos Kilisesi, Saint George Kilisesi, Caldion (Keldani) Kilisesi, Protestan Kilisesi ile Ermeni Hoca Bisop Kilisesi'ni kurtarmaya çalıştıklarını kaydederek, bu kiliselerden yalnızca Meryem Ana Kilisesi ve Caldion Kilisesi'nde ibadet yapılabildiğini belirtti.

... Belediye Başkanı'na şimdilik herhangi bir yardım ulaşmamış. Serin, Türkiye'deki kurumlardan olumlu yanıt alamadıkları için UNESCO ve Dünya Kiliseler Birliği'nden yardım istediklerini belirterek, "Bu kiliseler yalnızca Diyarbakır'ın ya da Türkiye'nin değil. Bunlar dünya mirası. O nedenle kurtarmak için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor" dedi."

Kilise-sever Radikal gazetesi

Radikal gazetesi, bu konudaki genel çizgisine uygun bir biçimde fırsattan istifade bir de Mardin'deki bir Ermeni Kilisesi için bir drama sergiliyor:

"Çan sesi Mardin'den duyulan kilise. 1200 yıllık Ermeni Surp Girogos Kilisesi'nin durumu, diğerleri arasında en vahim olanı. Bu kilisede ne ibadet yapılabiliyor, ne de bakımını yapan birileri var. Kilise içinde köylerden göç eden birkaç aile yaşıyor. Çevre halkının, "Çanı çaldığında sesi ta Mardin'den duyulurdu" dediği kilise şimdi çansız ve çatısız bir biçimde, onarım için gereken kararların çıkmasını bekliyor."(5)

Mesut Yılmaz'a bir soru: AB üyeliği yolu hangi Diyarbakır'dan geçer

Sonuç ne oldu? Sur Belediyesi'nin talebine bekleneceği üzere Dünya Kiliseler Birliği'nden olumlu cevap gelmişti. Belediye başkanı "yapı olarak ayakta kalan 7 kilisenin kurtarılmasının 10 milyon dolara malolacağını hesapladıklarını" belirtiyor.(6) Dile kolay 10 milyon dolar... Acaba Diyarbakır İncili Topluluğu'nun Sur Belediyesi'nde yaptırdığı kilisenin finansmanı da buradan mı geliyor? Sur Belediyesi'nin bu talebinin, Türkiye'nin Helsinki'de Avrupa Birliği'ne üye adayı ilan edilmesinden (10-11 Aralık 1999) sonra Temmuz 1999'da yapılmasının altını çizmek gerek. Mesut Yılmaz. "Avrupa'ya giden yol Diyarbakır'dan geçer"(7) diyordu ama galiba bu bizim bildiğimiz Diyarbakır değildi.

NOT: DİZİMİZİN DÜNKÜ BÖLÜMÜNDE Sevinç Abla Özel Eğitim Okulu İLE İLGİLİ SPOT YANLIŞLIKLA GİRİLMİŞTİR. TEKNİK EKİP OLARAK YAZARIMIZDAN VE OKURLARIMIZDAN ÖZÜR DİLERİZ.

Dipnotlar:

1) Haftalık Haber Yorum Dergisi Mesaj'ın, 21-27 Mart 1995 tarihli 166. sayısındaki "Kuzey Irak'ta Misyoner Tuzağı" başlıklı kapak dosyası.

2) Misyoner Örgütlerin, Kürtlere yönelik propagandaları için bkz., www.princepeaceembassy.org/persecuted__kurds.htm.; www.kurd.org/Zagros/pubs3z3.htm.; www.kurdish-partnership.com/bible.html; www.kurdish-partnership.com/home.html; www.christiannews.org/archives/1998/121798/news/missions.html.

3)http://mhukuk.kolayweb.com/addhaber.htm

4) 2 Aralık 2001 tarihli Aydınlık, sayı: 750.

5) 17 Temmuz 1999 tarihli Radikal Gazetesi, Hatice Yaşar'ın haberi.

6) 10 Mart 2001 tarihli Özgür Politika Gazetesi.

7) Mesut Yılmaz, bu sözleri partisinin Diyarbakır'da yapılan genişletilmiş bölge toplantısının açılışında yapmış olduğu konuşmada sarfetmişti: "AB üyeliğine giden yolun Diyarbakır'dan geçtiğine inandığımız için buradayız..." 17 Aralık 1999 tarihli Cumhuriyet.

AB'den Türkiye'ye kilise uyurası geldi

"Türkiye'deki kiliselerin faaliyetlerinin kısıtlandığı iddiaları üzerine Avrupa Birliği Komisyonu'nun Türk Dışişleri Bakanlığı'nı uyardığı ortaya çıktı. AB Komisyonu'nca Dışişleri Bakanlığı'na gönderilen yazıda kiliselerin çalışmalarının kısıtlanmaması istendi. Söz konusu uyarı, emniyet ve Diyanet yetkililerinin tepkisini çekti. Türkiye'de camilere kısıtlama getirilirken, kiliselere yasal kısıtlama getirilmediğini ifade eden bir yetkili, İçişleri Bakanlığı'nın bu konuyu düzenleyen bir tasarı üzerinde çalıştığını kaydetti. İmar Kanunu'na göre ibadet yeri olarak ayrılmayan yerler dışında hiçbir yerde ibadethane açılamıyor. Ancak bu hüküm, camiler için uygulanmasına karşın kiliseler için uygulanmıyor. İmar planında yer almadığı halde Keçiören Belediyesi sınırları içindeki Müjde Kilisesi ile Yenimahalle'deki Uluslararası Protestan Kilisesi, tüm uyarılara rağmen faaliyetlerine devam ediyor." (Sedat Güneç, 02.08.2002 Zaman)

Erdoğan'dan Rutte'ye AB mesajı
'Hollanda'nın desteğini bekliyoruz'
'Birilerinin bitmiş olan kredilerini...'
Kılıçdaroğlu'na imalı yanıt
Haftalar sonra yeniden başlamıştı
Aramalarda yeni bulgu
İstiklal Caddesi bombacısının cezası belli oldu
7 kez ağırlaştırılmış müebbet
ABD Dışişleri Bakanlığı'nda kritik istifa
Ülkesinin Gazze politikasına tepki olarak
KKTC Başbakanı İsias Otel davası için Adıyaman'da
'Bu artık KKTC'nin davasıdır"
Kurulan şirket sayısı azaldı
Mart ayında 1678 şirket kapandı
Son operasyon Hakkı Saral çetesine
10 ayda 454 suç örgütü çökertildi
Özgür Özel disiplin için harekete geçiyor
Partiden kesin ihraç edilecekler
323 gayrimenkul için ihale yapılacak
Kızılay taşınmazlarını satıyor
'Katliamınıza dikkat çekmek antisemitizm değildir'
Sanders'tan Netanyahu'ya sert yanıt
'Hamas liderlerini öldürün, Refah'ı işgal edin'
İsrailli bakandan Mossad'a çağrı
İsrail'e de füze saldırısı düzenlendi
Husiler İsrail gemisini vurdu
Düşme anı araç içi kamerasında kaydedildi
Kapısı açık otobüsten düştü
Hande Fırat sergisi bakanlık desteği ile açıldı
Kabine toplantısı gibi sergi açılışı
Erdoğan'dan Rutte'ye AB mesajı
'Hollanda'nın desteğini bekliyoruz'
'Birilerinin bitmiş olan kredilerini...'
Kılıçdaroğlu'na imalı yanıt
Haftalar sonra yeniden başlamıştı
Aramalarda yeni bulgu
İstiklal Caddesi bombacısının cezası belli oldu
7 kez ağırlaştırılmış müebbet
ABD Dışişleri Bakanlığı'nda kritik istifa
Ülkesinin Gazze politikasına tepki olarak
KKTC Başbakanı İsias Otel davası için Adıyaman'da
'Bu artık KKTC'nin davasıdır"
Kurulan şirket sayısı azaldı
Mart ayında 1678 şirket kapandı
Son operasyon Hakkı Saral çetesine
10 ayda 454 suç örgütü çökertildi
Özgür Özel disiplin için harekete geçiyor
Partiden kesin ihraç edilecekler
323 gayrimenkul için ihale yapılacak
Kızılay taşınmazlarını satıyor
'Katliamınıza dikkat çekmek antisemitizm değildir'
Sanders'tan Netanyahu'ya sert yanıt
'Hamas liderlerini öldürün, Refah'ı işgal edin'
İsrailli bakandan Mossad'a çağrı
İsrail'e de füze saldırısı düzenlendi
Husiler İsrail gemisini vurdu
Düşme anı araç içi kamerasında kaydedildi
Kapısı açık otobüsten düştü
Hande Fırat sergisi bakanlık desteği ile açıldı
Kabine toplantısı gibi sergi açılışı

Öğretmeni yumruklayan velinin ifadesi: Bir anlık ebeveynlik duygusuyla vurdum

Sarıyer'deki bir ortaokulda oğlunun okul davranışlarıyla ilgili olarak görüşmeye davet ettiği öğretmenini, yüzüne yumruk atmak suretiyle darp eden ve tutuklanarak cezaevine gönderilen şüpheli velinin ifadesine ulaşıldı.
26.04.2024 18:40:00
İhlas Haber Ajansı
Öğretmeni yumruklayan velinin ifadesi: Bir anlık ebeveynlik duygusuyla vurdum
Öğretmeni yumruklayan velinin ifadesi: Bir anlık ebeveynlik duygusuyla vurdum


Sarıyer'deki bir ortaokulda 25 Nisan 2024'de iddiaya göre Türkçe öğretmeni olarak görev yapan Necla Ö., öğrencisi E.S.Ç.'nin okul davranışlarıyla ilgili olarak velisi olan şüpheli Ali Ç.'yi (51) görüşmeye davet etmiş, okula gelen şüpheli veli Ali Ç. ise müşteki öğretmeni okul koridorunda görerek herhangi bir diyaloğa girmeden öğretmenin yüzüne yumruk atmıştı. Olayın ardından gözaltına alınan şüpheli, emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi. Şüpheli veli Ali Ç., Savcılık işlemlerinin ardından çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe 'kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralama' suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.

''Oğlum 'baba çabuk gel, beni bir odaya kapattılar kaçtım, bana bir şeyler imzalatmaya çalışıyorlar' dedi''

Öte yandan şüphelinin ifadesine ulaşıldı. Kimlik tespitinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İSBAK A.Ş.'de dijital arşiv personeli olarak çalıştığını söyleyen şüpheli Ali Ç. ifadesinde, "Okul yönetimi ve sınıf öğretmeni Necla Ö.'den 26 Mart 2024'de Sarıyer Çocuk Büro Amirliği'nde 'kötü muamele' konusundan adli olarak şikayetçi olmuştuk. 25 Nisan günü Kaymakamlık müfettişleri ile konuyla ilgili görüşmedeydim. Bu sırada eşim Neslihan Ç. beni aradı, kendisini okulun bir hizmetlisinin aradığını ve oğlumuzla ilgili bir sıkıntının olduğunu söyledi. Ardından eşimden hizmetlinin numarasını alarak durumun ne olduğunu sordum. Bana oğlumun atak geçirdiğini, öğretmenlerin yukarı almaya çalıştığını ancak oğlumun çıkmak istemediğini söyledi. Oğlumu telefona isteyince, 'baba çabuk gel, beni bir odaya kapattılar kaçtım, bana bir şeyler imzalatmaya çalışıyorlar' dedi. Sonrasında hizmetli 'müdür bey geliyor' diyerek telefonu yüzüme kapattı'' dedi.

''Dalga geçer gibi 'beni şikayet etmenin bedelini ödeyeceksin' dedi, bir anlık sinir harbi ile vurdum''

İfadesinin devamında, okula gittiğinde hizmetliye çocuğunun nerede olduğunu sorduğunu söyleyen şüpheli, ''Hizmetli bana, müdür beyin oğlumu yukarı çıkardığını söyledi. Ben de müdürün odasına çıktım. Bu sırada oğlum yanıma panik halinde ağlayarak geldi. Bana 'baba buradan çabuk çıkalım, eve gidelim' dedi. Korkusundan sürekli aynı şeyleri tekrarlıyordu. Müdür beyi odasına doğru yürürken Necla hocanın elinde çay bardağı ile gülerek bize doğru geldiğini gördüm. Dalga geçer gibi 'beni şikayet etmenin bedelini ödeyeceksin' dedi. Ben de o anda istem dışı çocuğumun da yanımda ağlamasından dolayı bir anlık kızgınlık ve ebeveynlik duygusuyla hocaya vurdum. Sonra okulun dışına çıktım, çok pişmanım. Bir anlık sinir harbi ile vurdum, bu sinir harbini ise hem şahsın tahrik edici eylemlerinden hem de babalık içgüdüsünden dolayı yaşadım'' şeklinde konuştu.

İstiklal Caddesi bombacısına 7 kez ağırlaştırılmış müebbet

İstiklal Caddesi'nde meydana gelen bombalı terör saldırısına ilişkin aralarında bombayı bırakan Ahlam Albashir'in de bulunduğu 36 sanığın yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme, sanık Albashir'in 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi
26.04.2024 14:44:00
İHA
İstiklal Caddesi bombacısına 7 kez ağırlaştırılmış müebbet
İstiklal Caddesi bombacısına 7 kez ağırlaştırılmış müebbet
Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde 13 Kasım 2022 Pazar günü bombalı bir terör saldırısı gerçekleşmiş, olayda 6 kişi yaşamını yitirirken, 99 kişi de yaralanmıştı. Olaya ilişkin davanın görülmesine devam edildi. İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada aralarında Ahlam Albashir'ın da bulunduğu 5 tutuklu sanık ile sanık avukatları hazır bulundu. Bazı tutuklu sanıklar ise mahkemeye Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Mahkeme başkanı, bazı sanıklara ek savunma hakkı tanıdı. Ek savunmalarını yapan sanıklardan daha sonra duruşmanın biteceği belirtilerek son sözlerini söylemeleri istendi.

'Bana vereceğiniz hükmü, cezayı kabul ediyorum'

Duruşmada son sözü sorulan sanık Ahlam Albashir, "Kendimi savunmayacağım, gerçekleşen patlama ve vefat edenlerden dolayı bana vereceğiniz herhangi bir hükmü, cezayı kabul ediyorum. Ammar'ın hiçbir şeyden haberi yoktur, Ahmet'in de telefonu kırdığında hiçbir şeyden haberi yoktu. Atölyede bayan olduğum için kalmama razı olmadılar, beni misafir ettiler. Bu insanların olayla hiçbir alakası yok. Sayın Başkan ile baş başa konuşmak istiyorum" dedi. Diğer sanıklar ise son sözlerinde suçsuz olduklarını, tahliyeleri ile beraatlarını talep ederken bazı sanıklar olayı gerçekleştiren kim varsa beddua etti.

7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezası

Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Ahlam Albashir'in 'devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak' suçundan 1 kez, 'tasarlayarak, bombalama suretiyle kasten öldürme' suçundan 6 kez olmak üzere toplamda 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Heyet, sanığı 'tasarlayarak, bombalama suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan 99 kez 18 yıl hapis, 'tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi' suçundan 12 yıl hapis olmak üzere toplamda bin 794 yıl hapis cezasıyla cezalandırdı.
Sanık ayrıca, 'tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi' suçundan 22 bin lira adli para cezasına da çarptırılırken, 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına hükmedildi.

Bakanlıktan 'IBAN kiralama' uyarısı

Ticaret Bakanlığı, vatandaşları IBAN kiralama ilanlarına karşı uyararak, bu tür eylemlerin 'Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Kanunu' kapsamında suç teşkil ettiğini bildirdi. Peki, 'IBAN kiralama' nedir ve dolandırıcılar bunu nasıl fırsata çeviriyor?
26.04.2024 11:26:00 / Güncelleme: 26.04.2024 11:29:42
Fahri Fatih Özcan
Bakanlıktan 'IBAN kiralama' uyarısı
Bakanlıktan 'IBAN kiralama' uyarısı
Ticaret Bakanlığı, vatandaşları IBAN kiralama ilanlarına karşı uyararak, bu tür eylemlerin 'Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Kanunu' kapsamında suç teşkil ettiğini bildirdi. Bakanlık, sosyal mühendislik dolandırıcılığına karşı dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, banka hesaplarının maddi menfaat karşılığında başkaları tarafından kullanılmasına izin vermenin yasalara aykırı olduğu belirtildi. Ayrıca, dolandırıcıların özellikle öğrenci, ev hanımı gibi gelir kaynağı kısıtlı olan veya yaşlı, engelli gibi daha hassas tüketicileri hedef aldığına dikkat çekildi.

Ticaret Bakanlığı ve Türkiye Bankalar Birliği iş birliğiyle gerçekleştirilen 'Sosyal Mühendislik Dolandırıcılığını Önleme Çalıştayı'nda konuyla ilgili aksiyon almak için iş birliği yapma yönünde anlaşmaya varıldı. Çalıştayda, ilgili bakanlıklar, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, dolandırıcılık yöntemleri ve önleme stratejileri üzerine görüş alışverişinde bulundu.

Vatandaşlara, aldatıcı tekliflere karşı tedbirli olmaları ve bu tür ilanlara itibar etmemeleri çağrısında bulunuldu. Bakanlık, bu tür dolandırıcılık faaliyetlerinin hem bireylerin hem de ülkenin ekonomik güvenliğine zarar verdiğini ve kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin önemine vurgu yaptı.


IBAN kiralama nedir?


IBAN kiralama, kişilerin maddi menfaat karşılığında kendi banka hesaplarını başkalarına geçici olarak kiralaması işlemidir. Bu süreçte, hesap sahibi kişi, hesabını belirli bir süre veya işlem için başka bir kişiye devretmekte, para yatırılmasına ve çekilmesine izin vermektedir. Ancak, bu işlem genellikle dolandırıcılar için bir fırsat haline gelmektedir ve yasal olmayan faaliyetlerde kullanılabilir.

Dolandırıcılar, "Hesap açma kotamız doldu, tamamen yasal, hiçbir risk yok, hesaplarınızı geçici olarak kullanacağız sadece" gibi bahaneler kullanarak, asıl dolandırıcılar tarafından bir bankadan hesap açmanızı ve o hesaba ait kartı ve internet bankacılığını kendilerine teslim etmenizi isteyebilir. Bu tür dolandırıcılık faaliyetleri, 'Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Kanunu' kapsamında suç teşkil etmektedir ve ciddi yasal sonuçlar doğurabilir.


Dolandırıcılara karşı dikkatli olun


Dolandırıcılar haksız çıkar elde etmek için her türlü yöntemi kullanmaktan çekinmiyor. Bu yöntemlere karşı vatandaşın bilinçli ve çok dikkatli olması gerekiyor. Dolandırıcılardan korunmak için alabileceğiniz bazı önlemleri sıraladık.

1. Bilinmeyen numaralardan gelen mesajları dikkatlice inceleyin ve bu mesajlara tepki vermeden önce gönderenin gerçekten güvenilir olduğundan emin olun.

2. SMS yoluyla gelen mesajlarda veya aramalarda kişisel bilgilerinizi paylaşmaktan kaçının. Banka bilgileri, şifreler veya diğer hassas bilgilerinizi asla paylaşmamaya özen gösterin.

3. Eğer bir kurum, banka veya diğer resmi bir kaynak sizi SMS ile bilgilendiriyorsa, bu bilgiyi doğrulamak için kendi web sitelerini veya müşteri hizmetlerini arayarak kontrol edin.

4. Mobil cihazınıza güvenlik uygulamaları yükleyerek, kötü amaçlı yazılımlara ve SMS dolandırıcılığına karşı ek koruma sağlayabilirsiniz.

5. Bilinmeyen veya güvensiz kaynaklardan gelen bağlantılara tıklamaktan kaçının. Bu bağlantılar, zararlı yazılımları indirebilir veya dolandırıcılık amaçlı olabilir.

6. İki aşamalı doğrulama, hesaplarınızın güvenliğini artırmak için etkili bir yöntemdir. Bu, hesabınıza erişim sağlamak için sadece şifrenizin yanı sıra başka bir doğrulama adımının daha geçilmesini gerektirir.

7. Mobil operatörünüzün sunduğu güvenlik hizmetlerini kullanın. Örneğin, spam mesajları filtreleme veya güvenlik duvarı hizmetleri gibi seçeneklerle telefonunuzu koruyabilirsiniz.

8. Eğer dolandırıcılar tarafından gelen bir SMS aldıysanız, bunu operatörünüze ve yetkili kuruluşlara bildirin. Bu sayede diğer kullanıcıların da bu tür dolandırıcılıklardan haberdar olmalarına yardımcı olabilirsiniz.

Bu öneriler, dolandırıcılık ve dolandırıcılıktan korunma yöntemleri konusunda uzman kaynaklar tarafından sağlanmıştır. Her zaman şüpheli durumlarda resmi kurumlarla iletişime geçmek ve güncel güvenlik uygulamalarını takip etmek önemlidir.

KKTC Başbakanı Üstel, İsias Oteli davası öncesi konuştu: Bu artık KKTC'nin davasıdır

Beraberindeki heyetle İsias Oteli davasının ikinci duruşması için kente gelen KKTC Başbakanı Ünal Üstel Adıyaman Adliyesi önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, "Bu artık KKTC'nin davasıdır. Onların acıları hepimizin acısıdır. Çocuklarımızı unutmadık, unutturmayacağız." dedi.
26.04.2024 11:15:00
Anadolu Ajansı
KKTC Başbakanı Üstel, İsias Oteli davası öncesi konuştu: Bu artık KKTC'nin davasıdır
KKTC Başbakanı Üstel, İsias Oteli davası öncesi konuştu: Bu artık KKTC'nin davasıdır

KKTC Başbakanı Ünal Üstel, 6 Şubat 2023'teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde Adıyaman'da yıkılan İsias Oteli'nde hayatını kaybedenlere ilişkin mahkeme sürecini takip ettiklerini belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti'nin adaletine güveniyoruz." dedi.

Beraberindeki heyetle İsias Oteli davasının ikinci duruşması için kente gelen Üstel, Adıyaman Adliyesi önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, 6 Şubat 2023'teki depremlerde yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet diledi.

Üstel, KKTC olarak hayatını kaybedenlerin ailelerinin yanında olduklarını belirterek, şöyle konuştu:

"Bu depremde biz de çocuklarımızı, yavrularımızı kaybettik ve o günden bugüne kadar adalet arayışımız devam ediyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin adaletine güveniyoruz. Birinci duruşma bundan bir müddet önce başladı ve sonuçlandı. Bugün ikinci duruşma için KKTC olarak bütün kesimlerimizle buradayız. Hükümet olarak buradayız, bakan arkadaşlarımızla buradayız. Muhalefet başkanıyla, milletvekilleriyle, yavrularımızın anneleriyle, yakınlarıyla, halkımızla Adıyaman'a geldik ve ikinci duruşma olacak ve salona gireceğiz. Bu artık KKTC'nin davasıdır. Onların acıları hepimizin acısıdır. Çocuklarımızı unutmadık, unutturmayacağız."

Kesin karar çıkana kadar mahkeme sürecini takip edeceklerini, aileleri yalnız bırakmayacaklarını dile getiren Üstel, şunları kaydetti:

"Biliyorsunuz geçen duruşmada uzman kişilerin bir görüşüne başvurduk. Gazi Üniversitesinin raporu çıktı, mahkememize intikal etti. Bunun dışında, 3 üniversitemizden ve onların oluşturduğu Türkiye Cumhuriyeti çapındaki bu işlerin sorumlusu olan uzman kişilerin görüşlerine müracaat ettik. Onların hazırladığı 3 rapor da mahkememize verildi. Gazi Üniversitesinin raporunu bizim hukukçu arkadaşlarımız incelediği zaman gördük ki, orada tam neticelendirilmemiş bir rapor ortada durdu. Bizim bugün Barolar Birliğimiz de hukukçularımız da burada. Milletvekili hukukçularımızın, Cumhuriyet Meclisinin oluşturduğu hukukçular, Ankara'da devletin tuttuğu hukukçular ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Barolar Birliği ve yardımcıları ile özel avukatlarımızla bunlar incelendikten sonra bugünkü mahkemeden bizim hukukçularımızın talep edeceği yeni bir üçüncü rapor ve bu rapor ışığında adaletin tecelli etmesini bekleyeceğiz."

Suçluların gerekli cezayı alacağına inandığını vurgulayan Üstel, adaletin tecelli edeceğini söyledi.

Aileler de basın açıklaması yaptı

Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Karakaya da davada yeni bir sürece girildiğini ve ikinci duruşma için Adıyaman'a geldiklerini ifade etti.

Davanın sonuçlanmasına kadar süreci takip edeceklerini dile getiren Karakaya, "Bu davada bilimin yol göstericiliğine güveniyoruz. Hukukun üstünlüğü kadar toplum vicdanının gücüne de inanıyoruz." dedi.

Depremlerde oğlunu kaybeden anne Hilal Düzgünce ise davanın takipçisi olacaklarını belirtti.

Kahramanmaraş merkezli depremlerde, KKTC'den sporcuların da aralarında yer aldığı 72 kişinin yaşamını yitirdiği İsias Oteli'ne ilişkin 5'i tutuklu 11 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması 3 Ocak'ta yapılmıştı. Tutuklu sanıklardan 2'si, 3. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan tutukluluk incelemesi sonucunda adli kontrol şartıyla tahliye edilmişti. 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.