logo
25 NİSAN 2024

Yazı Dizisi: Ali Rıza Bayzan Amerika İslam Dünyasından ne istiyor' (7) ve Amerika, düşmansız yaşayamaz!

20.10.2002 00:00:00
Yazı Dizisi: Ali Rıza Bayzan hazırlayan: ali rıza bayzan / www.bayzan.net/ arbayzan@hotmail.com

Amerika İslam Dünyasından ne istiyor? (7) ve Amerika, düşmansız yaşayamaz!

Amerika düşmansız yaşayamaz. Graham Fuller'in dediği gibi "Batı'nın -özellikle ABD'nin-kültürel, siyasi, ekonomik ve askeri arenada ortaya koyduğu simgesel ve reel güç, ürkütücü ve müdahaleci bir nitelik taşıyor. Batı'nın dünyadaki varlığı, neredeyse tanım gereği, bir tür karşılık (düşman) yaratmaya mahkum bulunuyor."

Bunun için de Amerika "kızıl korkunun" yerine yapay olarak "İslamcı fundamentalizm fobisi" yaratmaya çalışmaktadır.

11 Eylül süreciyle Batı, "İslamcı fundamentalizm fobisi" yerine yine yapay olarak kitlelere "İslam terörü paranoyası"nı aşılamaktadır. Bunu da İslam'ı "terörizm", Müslümanları da "terörist" kavramlarıyla özdeşleştirmek yoluyla gerçekleştirmektedir. Bunun için Amerikan emperyalizmi durmadıkça Ortadoğu'da silahlar susmayacaktır.Ama artık sağduyulu insanlar Amerika'nın gestapo şefi gibi dünyada terör estirdiğini seslendirmeye başladı.11 Eylül süreciyle Batı, "İslamcı fundamentalizm fobisi" yerine yine yapay olarak kitlelere "İslam terörü paranoyası"nı aşılamaktadır. Bunu da İslam'ı "terörizm", Müslümanları da "terörist" kavramlarıyla özdeşleştirmek yoluyla gerçekleştirmektedir. Batı'nın çıkarlarını zedelemesi muhtemel tüm oluşumlar, terörizm olarak yaftalanmaktadır Batı tarafından. Bütün bu söylemlerin temelinde aslında Batı'nın "İslam tehdidi" altında olduğu iddiası yatar. Halbuki Fred Halliday'ın da dikkat çektiği gibi "İslam tehdidi iddiası" aslında bir "efsane'den/söylence'den" ibarettir.

Amerika medeniyetler savaşını başlattı

Yahudi asıllı Amerikalı stratejist S. Huntington'un "Medeniyetler Çatışması mı?" başlıklı tezine göre(1) medeniyetlerin alamet-i farikası dindir ve medeniyetler arası fay hattı da din üzerine kuruludur. Bu açıdan Amerikan merkezli Batı hegemonyasına en büyük meydan okumanın dinden geldiğini söylememiz gerekir. Pekala hangi din?

ABD savaş üzerine kurulu ekonomisi, emperyalist dış politikası, tüketim çılgınlığına dayalı yaşam biçimi ile "Büyük Ağa-Bey" konumundadır. Avrupa Birliği de biraderi olarak ABD'nin "Büyük Ağa-Bey"liğini paylaşmaktadır.

Ama dikkat çekicidir ki gezegenimizin kaynakları Amerikan tarzı tüketime dayalı bir yaşam biçimini (adına medeniyet denilebilirse) taşıyacak kadar genç ve zengin değildir. Buna göre ancak ve ancak barışı, hakça paylaşımı, dayanışmayı, iktisatlı bir yaşam biçimini öngören din, Amerikan uygarlığına meydan okuyabilir.

Yahudilik ve Hıristiyanlık, zaten küresel sistemin temelini oluşturması bakımından ve söz konusu özelliklere sahip olmaması açısından hemen eleyebiliriz. Taoizm, Hinduizm ve Budizm ise aşırı mistik karakteri taşımaları nedeniyle kitlelere ulaşma şansına sahip değildir. Şintoizm, çoktan Japon kapitalizmi ile kimyasal bir dönüşüm yaşamıştır. Konfüçyanizm, metafizik boyut taşımadığı için insanlığa bir umut sunması söz konusu olamaz.

İslam, barışı, huzuru, hakça paylaşımı ve dayanışmayı öngörür, ihtiraslara ve israfa dayalı tüketim kültürüne karşı ihtiyaçların karşılanmasına dayalı iktisatlı bir tüketimi öngörür. Görüldüğü üzere küreselleşme karşısında tek seçenek ve yegane dayanak olarak İslam kalmaktadır. Amerika'nın 11 Eylül süreci ile İslam'ı terörizm ile özdeşleştirme çabası da buradan kaynaklanmaktadır. Açıkçası Amerika'nın asıl hedefi İslam ülkeleri değil bizzat İslam'ın kendisidir. Zaten Prof. Dr. Bernard Lewis de The Atlantic Monthly Dergisi'nde 1990 Eylül'ünde yayımlanan "The Roots of Muslim Rage/Müslüman Öfkesinin Kökleri" başlıklı uzun makalesinde(2) işlediği tez de, İslâm'ın sadece Hıristiyanlık'la değil, Hıristiyanlık Dünyası (Christendom) da denilebilecek bütün bir Batı ile kavgalı olduğudur. 11 Eylül süreci, bize göre Lewis'in "Medeniyetler Çatışması" tezinin bir kanıtı değil uygulamasıdır. Lewis'in tezlerinin Amerikan dış politikasında ağırlıklı bir rolünün olduğunu belirtmeye gerek yok sanırız.

Fundamentalizm ve

terör paranoyası

İslam'ı terörizm ile özdeşleştirme çabasının aslında ikinci bir sebebi daha vardır. 1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılışı ve Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle birlikte ABD'nin yeni bir düşmana ihtiyacı doğmuştur. İslam ülkelerinin Batı için bir tehdit olmadığını bizzat Batılı stratejistler ifade etmektedir. Bu nedenle ABD'nin doğrudan İslam ülkelerini düşman göstermesi gerçekçi/inandırıcı olmayacaktı. ABD bunun için İslam ülkelerindeki Yeni Dünya Düzenine boyun eğmek istemeyen oluşumları, "İslamcı fundamentalizm" adı altında hedef göstermektedir. Ezcümle S. Sayyid'in deyişiyle Batı "kızıl korkunun" yerine yapay olarak "İslamcı fundamentalizm fobisi" yaratmaya çalışmaktadır.(3)

Psikiyatrik bir kavram olarak "fobi" gerçekçi olmayan, mantıksız korkuları ifade eden bir davranış bozukluğudur. İlginçtir, hasta, korkusunun anlamsız ve saçma olduğunu bilmesine rağmen fobilerinden kolay kolay kurtulamaz. Ancak daha tehlikeli olan hiç kuşkusuz "paranoya"dır. Kontrol edilemeyen fobilerin paranoyaya dönüşmesi pekala mümkündür. Ve nitekim 11 Eylül süreciyle Batı, "İslamcı fundamentalizm fobisi" yerine yine yapay olarak kitlelere "İslam terörü paranoyası"nı aşılamaktadır. Bunu da İslam'ı "terörizm", Müslümanları da "terörist" kavramlarıyla özdeşleştirmek yoluyla gerçekleştirmektedir.

Batı'nın çıkarlarını zedelemesi muhtemel tüm oluşumlar, terörizm olarak yaftalanmaktadır Batı tarafından. Bütün bu söylemlerin temelinde aslında Batı'nın "İslam tehdidi" altında olduğu iddiası yatar. Halbuki Fred Halliday'ın da dikkat çektiği gibi "İslam tehdidi iddiası" aslında bir "efsane'den/söylence'den" ibarettir.(4)

Batılıların fundemantalizm kavramını tercih etmesi de rastlantısal değil elbette. Kaliforniya Üniversitesi profesörlerinden Ö. Faruk Abdullah'ın da dikkat çektiği gibi fundamentalizm, hoşgörüsüz, bencil, ırkçı, irrasyonel, saldırgan, çağdışı, fanatik, dogmatik, siyasal açıdan tehlikeli, doğal olmayan gibi anlamlar da içermektedir.(5) Ö. Faruk Abdullah bir yana Mark Juergensmeyer gibi Batılı kimi araştırmacılar bile fundamentalizm kavramını, açıklayıcı olmaktan çok aşağılayıcı ve haksız bir kavram olarak görmektedir.(6)

Batı, fundamentalizmi ve terörizmi yalnızca İslam hakkında bir yafta olarak kullanırken Hıristiyan ve Yahudi ve Hindu kökenli fundamentalizmi ve terörizmi(7) özellikle gözlerden uzak tutmaktadır.

Ellerinde dünya kamuoyunu ikna edebilecekleri bir kanıt olmadığı halde 11 Eylül'ün sorumluluğunu geçmişinde CIA bağlantısı da olan Usame bin Ladin'i göstererek Müslümanlar üzerine yıkmaktadır. Bu sayede terörizme yönelik nefretin İslam'a da yönelmesi sağlamaktadırlar.

Ortaçağ'dan bugüne Batı'nın İslam'a bakışı değişmedi

Dün Müslümanlık, Yahudilik ve Hıristiyanlıktan sapma "şeytani bir hareket" olarak görülürken bugün de modern uygarlığa direnen "barbar bir hareket" olarak sunulmaktadır. Muhammed ismi bozularak meydana getirilen İngilizce'deki "Mahound" kelimesinden de anlaşılacağı gibi Batılılar bizzat Hz Muhammed'e şeytan olarak tanımlıyorlar.(8) Çağımızda Hıristiyan ilahiyatçılar arasında İslam'ın haşa şeytanın dini ve Deccal'in asrımızdaki tehlikeli tezahürü olarak görme eğilimi devam etmektedir.(9)

Ünlü oryantalist W. M. Watt'ın da belirttiği gibi(10) bu çarpıtılmış imaj Batılıların kafasında henüz değişmemiştir. Fred R. Von Der Mehden'in "Amerikalıların İslam'ı Algılayışları"(11)nı okuduğumuzda ise İslam ve Müslümanlar hakkındaki çarpık imajın değişmesini beklemenin ve değiştirmeni hayal olduğu sonucu çıkmaktadır. Yetişkin Batılıların zihnindeki çarpık imajı değiştirmek gerçekten çok zordur. Çünkü bu çarpık imaj, kültürün yanı sıra Din dersi kitaplarından da beslenmektedir.(12)

Bu nedenle Batı oryantalizmi İslam'ı, Boston Northen Üniversitesi profesörlerinden Gordon E. Pruett'in de belirttiği gibi "modern çağa fanatik hatta intiharvari bir tepkilerin kaynağı"(13) olarak görür.

Demek ki Ortaçağ'dan bu yana değişen pek bir şey olmamış.

Amerika'nın hedefi İslam

Baba George Bush döneminde başkan yardımcısı olan Dan Quayle ile aynı dönemde NATO'nun genel sekreterliğini yapan Belçikalı Willy Claes, farklı ortamlarda, komünizmin çöküşünden sonra Batı için 'en ciddi tehdidi' İslâm'ın oluşturduğunu söylemişlerdi.(14)

29 Eylül 1994'te Seville'deki NATO savunma bakanları toplantısında Fransız savunma bakanı François Leotard, NATO'nun kendisini "İslamcı fundamentalizmden gelen tehdidi caydırmaya yönelmesi gerektiğini" ileri sürmüştü.(15) Hepsinde önce, İngiltere'nin liberal başbakanı Margaret Thatcher, İskoçya'da 7-8 Haziran 1990'da toplanan NATO Zirvesi'nde, "yeni düşman İslâm dünyası" demişti.

Amerika düşmansız yaşayamaz

Amerikan Dışişleri Bakanlığında 20 yıl boyunca çalışmış, bu dönemde üç yılını İstanbul'da bulunmuş ve CIA'de Ortadoğu ile ilgili uzun vadeli öngörüler bölümünde ulusal istihbarat görevlisi olarak çalışmış RAND'ın(16) üst düzey siyaset bilimcilerinden Graham E. Fuller bu durumu şöyle teşhis etmektedir: "Gerçekte Soğuk Savaş biteli beri, dünyada bir sonraki ideolojik mücadelenin İslam ile Batı arasında olacağı konusunda spekülasyona girişmek moda haline gelmiş bulunuyor. Bu spekülasyonun temelinde ise, ille de Batılı ülkelere meydan okuyacak yeni bir 'izm'in ortaya çıkması gerektiği inancı yatıyor. Bu önerme tümüyle temelsiz de değil: Batı'nın -özellikle ABD'nin-kültürel, siyasi, ekonomik ve askeri arenada ortaya koyduğu simgesel ve reel güç, ürkütücü ve müdahaleci bir nitelik taşıyor. Batı'nın dünyadaki varlığı, neredeyse tanım gereği, bir tür karşılık (düşman) yaratmaya mahkum bulunuyor."(17)



Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!

Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor

 
ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, İHA kameralarına Kanada tarafından uygulanan ambargoları anımsatarak, "O dönem bir geliştirme projesi başlattık. Önce ambargoyu bertaraf edecek bir kamera yapmak daha da ötesinde dünyada bu alandaki en iyi kamerayı da yapabilmek üzere yola çıkmıştık. Geldiğimiz noktada İHA kameramız ASELFLIR-500'ü tamamladık. Artık operasyonel olarak Silahlı Kuvvetlerimizin kullanımına da girdi" dedi.
24.04.2024 23:34:00
ANADOLU AJANSI
 Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor
 Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, ihracat yaptıkları ülke sayısını 86'ya çıkardıklarını dile getirerek, "ASELSAN'ın bu yıl yeni ihracat sözleşmeleri açısından 1 milyar dolara yaklaşma hedefi var" dedi. Anadolu Ajansı Teknoloji Masası'nın konuğu olan Akyol, ASELSAN olarak denizin derinliklerinden uzayın derinliklerine kadar her alanda her platforma kritik sistemler geliştirdiklerini kaydetti.

Siz mi ambargo uygularsınız?!

Akyol, İHA kameralarına Kanada tarafından uygulanan ambargoları anımsatarak, "O dönem Savunma Sanayii Başkanlığımızın liderliğinde bir geliştirme projesi başlattık. Önce ambargoyu bertaraf edecek bir kamera yapmak daha da ötesinde dünyada bu alandaki en iyi kamerayı da yapabilmek üzere yola çıkmıştık. Geldiğimiz noktada İHA kameramız ASELFLIR-500'ü tamamladık. Artık operasyonel olarak Silahlı Kuvvetlerimizin kullanımına da girdi" ifadelerini kullandı. ASELFLIR-500'ün rakiplerine oranla yüzde 30 daha iyi performans sergilediğine dikkati çeken Akyol, kameranın lazer işaretlemedeki başarısıyla da güdümlü mühimmatların daha hassas vuruş kabiliyeti kazanmasını sağlamış olduğunu vurguladı.

Hava savunma sistemlerinde yeni ataklar

Akyol, ASELSAN'ın alçak irtifada KORKUT sistemi olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kendisine yönelen dron, seyir füzesi ve benzeri tüm tehditleri parçacıklı mühimmatlarla önce tespit edip sonra onları engellemeye dayalı bir teknoloji. Bu envantere kazandırdığımız ve seri üretimini devam ettirdiğimiz bir sistem. Bunun bir üstünde HİSAR-A diye isimlendirdiğimiz bu sefer biraz daha irtifanın arttığı artık füzelerin devreye girdiği bir sistem var. Burada da Roketsan ile güzel bir işbirliğimiz var. Füzeleri onlar bize sağlıyorlar, biz de bütün sistemi bir araya getirerek alçak irtifalı HİSAR-A'yı tamamlayıp envantere kazandırdık.
Bir üstünde de HİSAR-O'muz var. Orta menzilde. Bunun da envantere kazandırıldığını ve seri üretime devam edildiğini söyleyebilirim. Şimdi de uzun menzilli hava savunma sistemimiz SİPER'i Türk Silahlı Kuvvetlerimizin envanterine kazandırıyoruz. Böylece çok alçak irtifadan yüksek irtifaya kadar katmanlı hava savunmasını 2024 yılında tamamlamış oluyoruz."


Lazer silahı GÖKBERK

ASELSAN'ın lazer silahı GÖKBERK'ten bahseden Akyol, lazerin kaynağını da yerli olarak geliştirdiklerini vurguladı. Akyol, otonominin (kendi kendine karar verip çalışma) üzerinde çalıştıkları önemli başlıklardan olduğunu aktararak, "Deringöz isminde yeni bir ürün üzerine çalışıyoruz. Geçtiğimiz günlerde ilk dalışını yaptık. Yapay zeka destekli otonom sürüş algoritmalarına sahip. Denizin altına 600 metreye kadar dalabilen sonarları olan, su altında haberleşme ve su altında keşif gözetleme kabiliyetine sahip bir ürün" diye konuştu. ASELSAN'ın Ankara'da 400 milyon dolarlık yeni bir yatırıma başladığının altını çizen Akyol, yatırımla beraber binin üzerinde ilave nitelikli istihdamı Türkiye'ye kazandıracaklarını anlattı.


Yapay zeka robotları kullanıyor

Karar vericilerin yapay zeka destekli algoritmalarla işini kolaylaştırmak ve büyük veriyi işlemek üzere komuta kontrol sistemlerinde yapay zekayı etkin olarak kullandıklarını aktaran Ahmet Akyol, "Gerek insansız kara, deniz araçlarında gerek otonominin olduğu diğer sistemlerde yapay zeka destekli algoritmalarla burada fark yaratmaya çalışıyoruz. ASELSAN içerisindeki bütün çalışmalarda yapay zeka robotlarını kullanır duruma geldik. Bunu içerideki süreçlerimizde adım adım yaygınlaştırıyoruz" dedi. Akyol, çip teknolojisinin çok kritik olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Çip teknolojisinin askeri ve sivil boyutu var. Bizim açımızdan askeri boyutunda bağımsızlık stratejik öncelik. Bu amaçla Bilkent Üniversitesi ile ortak bir şirketimiz var. Yine ASELSAN'ın İstanbul'da MKR-IC ve TÜYAR isimli iki ayrı çipe odaklanmış alt şirketi var. Bu üç alt şirketle ve kendi bünyemizdeki çip tasarım ekiplerimizle buraya önemli miktarda kaynak ve yatırım yapıyoruz. Özellikle radar ve elektronik harpte kullanılan son derece stratejik olan galyum nitratta, transistör seviyesinde millileştirmeyi tamamladık. Bir radarda yaklaşık 1000'den fazla çip bulunuyor. Bu çipleri kendimiz tasarlıyoruz. 2024 itibarıyla bu çipleri Ankara'da seri üretebilme imkanına kavuştuk. Alt transistörlerini Bilkent Üniversitesi ile ortak şirketimizde, üstündeki çip seviyesi üretimleri de ASELSAN'da çoklu adetlerde yapabilecek duruma geldik. Binlerce çipi seri ürettiğimizi söyleyebilirim. Bu, askeri alandaki bağımsızlığımız açısından önemli."

Yargıtay Başkanlığı seçiminde 21. turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin 21. turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı

24.04.2024 12:27:00 / Güncelleme: 24.04.2024 12:31:28
AA
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 21. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 21. turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi 24 Mart itibarıyla doldu.

Bu kapsamda Yüksek Mahkemenin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay üyeleri 25 Mart Pazartesi sandık başına gitti.

Seçimin ilk 20 turunda hiçbir adayın, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması nedeniyle bugün 21. tur oylaması yapıldı.

Oylama sonucu Mehmet Akarca 100, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez 96, 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk ise 112 oy aldı. Seçime katılım 324 olarak kayıtlara geçerken, 2 boş oy kullanıldı, 14 oy da geçersiz sayıldı.

Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 22. tur oylamayla devam edilecek.

Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor. 

Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'ndaki sorun 50 saati aştı

Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'nda önceki gün sabah meydana gelen aksaklık 50 saati aşkın süredir giderilemezken, sabah mesaisine gitmek isteyen vatandaşlar yoğunlukla karşılaştı.
24.04.2024 09:42:00 / Güncelleme: 24.04.2024 09:47:47
Anadolu Ajansı
Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'ndaki sorun 50 saati aştı
Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'ndaki sorun 50 saati aştı

M5 Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'nda önceki gün saat 06.00 itibarıyla başlayan aksaklık sürüyor.

Metro İstanbul'un önce "teknik arıza" olarak açıkladığı, sonrasında "zorunlu bakım çalışması" şeklinde nitelendirdiği, dün ise "işletme saatleri dışında eğitim amaçlı kullanılan yolcusuz iki trenin teması"ndan kaynaklandığını bildirdiği problem nedeniyle seferler Altunizade İstasyonu'nda aktarmalı olarak sürdürülüyor.

Altunize'de durağından metro hattına geçen vatandaşlara turnikelerden geçtikleri sırada "Gideceğiniz yönün tam tersine gidin" uyarısı yapılıyor.

Hattın bulunduğu kata inildiğinde ise yön tabelaların önünde bekleyen görevliler megafonla duyurular yaparak vatandaşları gidecekleri tarafa yönlendiriyor.

Duraktaki süreli ekran tabelaları çalışmazken vatandaşlar arasında megafonla dolaşan bir görevli seferlerin 15 dakika aralıklarla yapıldığı bilgisini veriyor.

Sefer aralıklarının uzamasıyla birlikte duraktaki yoğunluk artıyor, bazı vatandaşlar işe geç kalmaktan endişe duyduklarını yüksek sesle dile getiriyor.

Metroyu bekleyen bir vatandaş "Açıklama yapan yok mu' Bu metroları kapatın o zaman. Böyle saçma bir şey olur mu' İnsan haklarına aykırı değil mi bu' Evimize, işimize gidemiyoruz. Hani her şey güzel olacaktı bu nasıl vaziyet' Yazıklar olsun." diye tepki gösterirken, etrafındaki diğer vatandaşlar da destek verdi.

Aksaklık, duraktaki merkezi sistemden "zorunlu bakım çalışması" şeklinde duyurulurken, arıza öncesi Üsküdar'dan Samandıra yönüne yoğun saatlerde 4 dakika aralıklarla düzenlenen tren seferlerinin 15 dakikada bir yapılması nedeniyle neredeyse tamamı dolan durakta hareket edecek alan kalmıyor.

Metroyu beklemek istemeyenler vatandaşlara 6 numaralı çıkıştan kalkan ücretsiz İETT otobüslerine binerek Üsküdar yönüne gidebilecekleri bildiriliyor.

Otobüs durağında ise önünde "görevli" yazan otobüsler belirli aralıklarla Üsküdar'a ring atıyor. 

İstanbul'da FETÖ operasyonunda 13 şüpheli yakalandı

İstanbul'da terör örgütü FETÖ'ye yönelik operasyonda eski askeri öğrenci oldukları belirlenen 13 zanlı gözaltına alındı.
24.04.2024 09:42:00
Anadolu Ajansı
İstanbul'da FETÖ operasyonunda 13 şüpheli yakalandı
İstanbul'da FETÖ operasyonunda 13 şüpheli yakalandı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca terör örgütü FETÖ/PDY'ye yönelik yürütülen soruşturmada, örgütün askeri yapılanmasında faaliyet gösteren bazı şüphelilerin ankesörlü hatlardan periyodik ve ardışık arandığı tespit edildi.

Soruşturma kapsamında, ayrıca askeri okullara girişteki mülakat sınavlarında aday numaraları üzerinden kodlama yapılarak örgüt mensuplarına öncelik sağlandığı belirlendi.

Savcılık, eski askeri öğrenci olduklarını belirlediği 15 şüpheli hakkında gözaltı kararı verdi.

Bunun üzerine harekete geçen İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, 15 adrese düzenlediği eş zamanlı operasyonda 13 şüpheliyi yakaladı.

Operasyon kapsamında 2 şüpheliyi arama çalışmaları sürüyor.
 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.