Yeni rezerv para arayışı

 Dünya ekonomisini tek rezerv para hegemonyasından kurtarmak için bir arayış sürdürülmektedir. Artık anlaşılmıştır ki, ekonomi alanında para ile şeytani oyunlar oynanmakta ve toplumlar belli aileler tarafından soyulmaktadır. Daha açık deyişle, dünya ekonomisi bankaların, bankalar da Yahudi ailelerin elindedir.
Bu sömürü çarkını kırmak için doların tek rezerv para olmasına, her geçen gün itirazlar artmaktadır. Ekonomistler, bir ülkenin parasının rezerv para olması için, o ülkenin dünya ticaretinde çok büyük paya sahip bulunması gerektiğini söylüyorlar. 
Ancak ABD'nin yıllık 18,5 trilyon dolarlık milli gelirine karşı -özel sektör hariç- 19,9 trilyon dolarlık borcunu hiç gündeme getirmiyorlar. Bir başka deyişle ABD'nin borcu, milli gelirinden daha çoktur. Böyle bir ülkenin parası nasıl rezerv para olabilir? Bunu ekonomik gerekçelerle izah etmek mümkün değildir. 
Dünyada 192 ülke, Merkez Bankasında 35 trilyon doları rezerv para olarak tutmaktadır. Bir yandan bunu yapmak, öte yanda doların rezerv para olmasına karşı çıkmak, büyük bir çelişkidir. Kaldı ki,  hiçbir ülkenin böyle bir zorunluluğu da bulunmamaktadır. 
Dünya Bankası eski ekonomistlerinden Justin Yifu Lin şöyle diyor: "Doların egemenliği küresel mali ve ekonomik krizin temel nedenidir. Çözüm dünyanın rezerv para biriminin değişmesidir." Doların egemenliğinin yıkılmasının en kolay ve en pratik yolu, petrolün dolarla satılmamasıdır. 
Aslında petro-dolar sistemi yalnız çarpık ve haksız bir zenginlik oluşturmuyor. Bunun yanında savaşa ve teröre dayalı bir de politika üretiyor. Onun içindir ki, ABD, Ortadoğu petrollerini kontrol altına almayı, milli güvenliği ile eşdeğer görmektedir.
İngiliz Independent gazetesinin haberine göre Çin, Rusya ve Fransa, Arap ülkeleriyle petrolü dolarla satmama konusunda gizlice anlaşmışlar. Gazetenin Ortadoğu muhabiri Robert Fisk diyor ki: "Bu durumda doların yerini Japon Yeni, Çin Yuanı ve altından oluşacak yeni bir para birimi alacaktır."
Bütün bu gelişmeleri ABD, çok yakından takip ediyor. Hem aleyhindeki oluşumları engellemeye, hem de gerekli tedbirleri almaya çalışıyor. Öyle ki, doların çökmesi halinde neler yapacağını, şimdiden plânlamış durumda. Bu plânın bir parçası da altın rezervleri artırmaktır. ABD, sürekli artırdığı altın rezervlerini bankalarda değil, askeri üstlerde muhafaza etmektedir. Almanya da aynı politikayı izliyor. O da son üç yıldır durmadan altın rezervlerini artırıyor.
Türkiye'de ise tam tersi bir durum söz konusudur. Çünkü Türkiye'nin, dolar rezervi 124 milyar dolar, altın rezervi 18 milyar dolardır. ABD, Türkiye gibi ülkelere, doları rezerv para olarak tutmaları telkin ediyor,  ama bizzat kendisi Merkez Bankasında dolar yerine altın bulunduruyor.
Sonuç olarak ifade edersek, ekonomisini aslı yeşile boyanmış kâğıt olan dolara bağlayan ülkeler büyük bir risk altındadır. Çünkü kâğıt para, eninde sonunda gerçek değerine dönecek, yani kâğıt olarak kalacaktır. Bunu, bugünden görüp gerekli tedbirleri alanlar, yarın çok avantajlı konumda olacaklardır.