Seçimle başa gelen ilk cumhurbaşkanı, anayasanın 103. maddesinde yazan şekliyle "Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, ?" diye devam eden metni okuyarak vazifesine başladı. Seçilmiş cumhurbaşkanımız, "Biz ilk seçildik, teamülleri de biz oluşturacağız" dedi. Yeni Başbakanımız Davutoğlu, "Stratejik AB, ekonomik restorasyon" gibi başlıklara değiniyor. Bir tarafta "Yeni Türkiye", diğer yanda 12 senedir süregelen siyasetin değişmeyeceği izleri? Davutoğlu, "?büyük restorasyon hareketi hiçbir ara ve kesintiye uğramadan devam edecektir" açıklamasını yaptı. Eğer bu restorasyon dış politikadaysa ve aynen devam edecekse, mevcut siyaset IŞİD'i Suriye sınırında bize bela etmemiş midir? Mısır da Müslüman kardeşler ile aynı çizgide değil midir? Bitmeyen rüya AB uğruna, yüzlerce taviz verilmemiş midir? Hakikaten Atatürk'ün çizdiği üniter devletin muhafazası üzerine kurulu, dosta güven düşmana korku salan dış politikamız büyük bir restorasyona uğramıştır. Davutoğlu dış politika restorasyonundan bahsederken, Musul konsolosumuzun halen IŞİD'in elinde rehin olduğunu da hatırlatalım. Kasıt ekonomik restorasyonsa, IMF ve kapitalizm kurallarına mahkûm edilen Türkiye büyük bir ekonomi çıkmazda değil midir? Hükümet, IMF'ye borcumuzun olmamasıyla övünmekte? Oysa sendikasyon kredileri ile yabancı ülkelerden alınan krediler ile bugün Türkiye, IMF döneminden daha büyük bir borç yükü altındadır. Sosyal restorasyonsa kasıt, toplumu özellikle son dönemde ayrışıma sürükleyen ve safa mecbur eden yaklaşımlara aynen devam mı denmek istenmiştir? Bizce Türkiye'nin restorasyona değil, 180 derecelik bir dönüş yaparak, Atatürk çizgisine geri dönmesi gerekmektedir. Birliğe, bütünlüğe, üniter yapının korunmasına, cumhuriyete, adalete, eşitliğe, ekonomik refaha ihtiyacımız var. Bugünün şartlarında en önemli meselemizse dışa bağımlı bir ekonomi anlayışı uygulanarak yitirilen ekonomik bağımsızlığımız. Ekonomik bağımsızlık, restore ile yani var olanın onarımı ile sağlanamaz. Yeni bir sistem ve yeni bir sayfa gerekir. Biz Sayın Davutoğlu'na ekonomik restorasyon yerine, yepyeni bir sistemi, dünya genelinde günden güne yaygınlaşan 200'e yakın ülkenin kurallarını hayata geçirdiği, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e ait olan Milli Ekonomi Modelini uygulamasını tavsiye ederiz. Yeni bir Türkiye hayali varsa, bu Batının köhne kapitalist sistemi ile olamaz. Batı bugün kapitalist düzeni reddeder bir noktadayken ve dünyada bir MEM bloğu oluşurken, Türkiye bu hakikate daha fazla sırtını dönmemelidir. Eğer, MEM'i devreye koyar, yeni Türkiye'nin ekonomisini milli ve bağımsız bir ekonomi modeli ile sağlamlaştırırsanız işte o zaman Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yeni bir Türkiye'yi hayata geçirecek başbakan olursunuz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018