Alınan haberlere göre dünyanın düzeni ve sistemi de bu depremden etkilenmiş durumdadır. Bazı yazarlara göre dünya temelinden sarsılmıştır diye de düşünülmektedir. Dünyanın sistemini etkileyecek kadar büyük olan bu felaketler yine de insanların fikir ve düşünme ve değerlendirme sistemini pek değiştirmemektedir. İnsanlar yine egoist kalmakta ve yine çıkar peşinden ayrılmamaktadır! Yapılan yardımlar da ancak mecbur oldukları kadarda kalmaktadır. İnsanlarda biraz daha fazla insaf olsa, aslında dünyada değişik yerlerdeki fakirlik depremleri -AİDS, fakrü zaruret ve diğer çeşitli hastalıklara maruz kalan dünya halklarına bu devamlı felaketlerle karşı karşıya kalan Afrika ve Asya'daki halklara, daha çok yardım eli uzatılır ve onları daha erken kurtarmaya çalışırlardı. Fakat yapılması gereken yardımlar, sömürüler karşısında çok cüzi kalmaktadır. Fakirler yine daha da fakir çukurlarına itilmekte ve neredeyse oralarda gömülmekte, zenginler ise onların sırtlarından kat kat yükseklere çıkmaktadır!
2004 "tsunami"
yılı olacaktır
İnsanların atom silahlarıyla depremin etkisini karşılaştırınca hangisinin tahribatı daha büyük ve daha korkunç kolayca anlaşılmaktadır. Yapılan hesaplara göre Güneydoğu Asya'da yaşanan bu deprem felaketinin gücü, 10.000 atom bombasına eşit güçte olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum ise sadece yer altındaki soğumuş arz tabakalarının kaymalarından - tektonik hareketlerinden sadece birini ifade etmektedir. Bu kaymalar aslında devamlı olarak husule gelmektedir. Ama onlar küçük çapta olduklarından dolayı dünya onları pek hissetmemektedir! Bunun yanında bu depremlerin dünyaya da büyük faydaları olmaktadır. Çünkü dünyanın merkezindeki büyük çapta olan ve çok yüksek sıcaklık derecesinde eriyik şeklinde kaynayan merkezinde oluşan büyük çaptaki basınç ve elektromanyetik dalgalar, bu depremlerle oluşan kırıklardan kurtulmakta ve önce atmosfere, sonra da stratosfere ve en sonunda en yüksekte bulunan ozon tabakasına ulaşmaktadır. Oralarda da adeta bir elektromanyetik örtü olarak bu dalgalar dünyayı güneşin radyasyonundan korumaktadır! Böylece dünyadaki hayat bir nevi korunmuş olarak devam edebilmektedir!
Son Güneydoğu Asya olayında, 1000 km'lik bir hatta kırılma düşünülmektedir. Bu tür büyük kırılmalar genellikle okyanus diplerinde husule gelmektedir. Çünkü okyanus dipleri en zayıf tabakalardan ve genellikle en kırılgan tabakalardan oluşmaktadır. (Zaten dünyanın 2/3'lik kısmı sular ve denizlerle kaplı bulunmaktadır)
Öte yandan dünyamızın nasıl bir tabiat sistemi olduğu da henüz tam manasıyla kavranmış sayılmamaktadır. Mesela küçük bir değişim bu sisteme ne kadar etkili olabilir? Bu durum henüz tam olarak bilinmemektedir! Mesela ozon tabakasının azalması, dünyanın ısınması, buzulların kutuplardaki erimeleri ve daha birçok yağış sisteminin , kuraklığın etkisi ve dünyanın ısınmasının ve benzeri durumların da etkisinin ne olacağı da henüz tam olarak bilinmediğinden dolayı, henüz tam olarak ciddiye alınmamakta ve bunlara karşı da tedbirler düşünülmemektedir. Mesela son depremin etkisi oldukça büyük oldu. "tsunamiler" üst üste gelmektedir. Dev dalgalar en azından 5 milyon kişiyi açıkta, evsiz ve barksız bıraktı. Ölü sayısının da 200 bine ulaşacağı söylenmektedir. Tam bir felaket oldu. 2004 yılı acılarla bitti. Birçok insanın hayatına mal oldu. Bir çok küçük ada denize gömüldü. Diğer toprakların yaklaşık olarak 20 metre kadar kaydığı söylenmektedir. Endonezya - Malezya - Hindistan ve Sri Lanka kıyıları en çok etkilenen bölgelerden oldu. Oraları hala da etki altındadır. Cesetler toplanmakla bitmiyor. Bu tür olaylarda, sonunda kayıp rakamları hiçbir zaman tam olarak tespit edilememektedir. Her zaman bu böyle olmuştur. Çünkü bu büyük felaketlerde sadece, bulunan ceset sayısı nazari itibara alınmaktadır. Kaybolanlar hakkında bir şey söylemek mümkün olmamaktadır. En çok etkilenen ülke Endonezya 94.000' nin üstünde ölü verdi. Onun da en çok etkilendiği bilgesi Ace Sumatra Adası'nın üst kuzey kısmındaki bölge oldu. Orada her 4 kişiden biri bu deniz kabarmasından hayatını kaybetmiş.
Not: O bölge Osmanlı'nın Silamı il tanıttığı bölge olarak kabul edilmektedir! Onun için önemi bizler için büyüktür!
Deprem oluşumları ve dünyadaki en
büyük depremler
Depremler yer kabuğunun kırılmalarından ileri gelmektedir. Kırılmalar
dolayı sıyla ortaya çıkan ani titreşimlerin dalgalar halinde yayılmaları depremleri oluşturmaktadır.
Deprem aslında bir doğa olayıdır.
Depremin nasıl oluştuğunu, yer küresinin yapısını ve sistemini tarif eden
bilime de "Sismoloji" denmektedir. Depremlerin çeşitli türleri mevcuttur.
Bunlar :
1 Tektonik depremler,
2 Volkanik depremler,
3 Çöküntü depremleri,
4 Tsunamiler ( Aslında Tektonik depremlerin deniz dibinde oluşan şekilleridir).
2004 "tsunami"
yılı olacaktır
İnsanların atom silahlarıyla depremin etkisini karşılaştırınca hangisinin tahribatı daha büyük ve daha korkunç kolayca anlaşılmaktadır. Yapılan hesaplara göre Güneydoğu Asya'da yaşanan bu deprem felaketinin gücü, 10.000 atom bombasına eşit güçte olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum ise sadece yer altındaki soğumuş arz tabakalarının kaymalarından - tektonik hareketlerinden sadece birini ifade etmektedir. Bu kaymalar aslında devamlı olarak husule gelmektedir. Ama onlar küçük çapta olduklarından dolayı dünya onları pek hissetmemektedir! Bunun yanında bu depremlerin dünyaya da büyük faydaları olmaktadır. Çünkü dünyanın merkezindeki büyük çapta olan ve çok yüksek sıcaklık derecesinde eriyik şeklinde kaynayan merkezinde oluşan büyük çaptaki basınç ve elektromanyetik dalgalar, bu depremlerle oluşan kırıklardan kurtulmakta ve önce atmosfere, sonra da stratosfere ve en sonunda en yüksekte bulunan ozon tabakasına ulaşmaktadır. Oralarda da adeta bir elektromanyetik örtü olarak bu dalgalar dünyayı güneşin radyasyonundan korumaktadır! Böylece dünyadaki hayat bir nevi korunmuş olarak devam edebilmektedir!
Son Güneydoğu Asya olayında, 1000 km'lik bir hatta kırılma düşünülmektedir. Bu tür büyük kırılmalar genellikle okyanus diplerinde husule gelmektedir. Çünkü okyanus dipleri en zayıf tabakalardan ve genellikle en kırılgan tabakalardan oluşmaktadır. (Zaten dünyanın 2/3'lik kısmı sular ve denizlerle kaplı bulunmaktadır)
Öte yandan dünyamızın nasıl bir tabiat sistemi olduğu da henüz tam manasıyla kavranmış sayılmamaktadır. Mesela küçük bir değişim bu sisteme ne kadar etkili olabilir? Bu durum henüz tam olarak bilinmemektedir! Mesela ozon tabakasının azalması, dünyanın ısınması, buzulların kutuplardaki erimeleri ve daha birçok yağış sisteminin , kuraklığın etkisi ve dünyanın ısınmasının ve benzeri durumların da etkisinin ne olacağı da henüz tam olarak bilinmediğinden dolayı, henüz tam olarak ciddiye alınmamakta ve bunlara karşı da tedbirler düşünülmemektedir. Mesela son depremin etkisi oldukça büyük oldu. "tsunamiler" üst üste gelmektedir. Dev dalgalar en azından 5 milyon kişiyi açıkta, evsiz ve barksız bıraktı. Ölü sayısının da 200 bine ulaşacağı söylenmektedir. Tam bir felaket oldu. 2004 yılı acılarla bitti. Birçok insanın hayatına mal oldu. Bir çok küçük ada denize gömüldü. Diğer toprakların yaklaşık olarak 20 metre kadar kaydığı söylenmektedir. Endonezya - Malezya - Hindistan ve Sri Lanka kıyıları en çok etkilenen bölgelerden oldu. Oraları hala da etki altındadır. Cesetler toplanmakla bitmiyor. Bu tür olaylarda, sonunda kayıp rakamları hiçbir zaman tam olarak tespit edilememektedir. Her zaman bu böyle olmuştur. Çünkü bu büyük felaketlerde sadece, bulunan ceset sayısı nazari itibara alınmaktadır. Kaybolanlar hakkında bir şey söylemek mümkün olmamaktadır. En çok etkilenen ülke Endonezya 94.000' nin üstünde ölü verdi. Onun da en çok etkilendiği bilgesi Ace Sumatra Adası'nın üst kuzey kısmındaki bölge oldu. Orada her 4 kişiden biri bu deniz kabarmasından hayatını kaybetmiş.
Not: O bölge Osmanlı'nın Silamı il tanıttığı bölge olarak kabul edilmektedir! Onun için önemi bizler için büyüktür!
Deprem oluşumları ve dünyadaki en
büyük depremler
Depremler yer kabuğunun kırılmalarından ileri gelmektedir. Kırılmalar
dolayı sıyla ortaya çıkan ani titreşimlerin dalgalar halinde yayılmaları depremleri oluşturmaktadır.
Deprem aslında bir doğa olayıdır.
Depremin nasıl oluştuğunu, yer küresinin yapısını ve sistemini tarif eden
bilime de "Sismoloji" denmektedir. Depremlerin çeşitli türleri mevcuttur.
Bunlar :
1 Tektonik depremler,
2 Volkanik depremler,
3 Çöküntü depremleri,
4 Tsunamiler ( Aslında Tektonik depremlerin deniz dibinde oluşan şekilleridir).
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006