Yılbaşı kutlamaları
ve Müslümanlar
Müslümanlar için yılbaşı kutlamaları caiz midir, değil midir sorusuna bir TV kanalındaki bir din profesörü: "hayır caiz değildir" dedi. Çok şükür ki bunu diyebildi. Yani kıvrak sözlerle bunun etrafından dolaşmadı. Elbette ki caiz değildir. Çünkü bu durum Hıristiyan aleminin Noel Baba günü olarak kutlanmaktadır. Noel Baba -Saint - Aya Nikola adındaki Hıristiyan azizin Noel günlerinde çocuklara hediye dağıtmasından kaynaklanmaktadır ve Hıristiyanların günü olarak kutlanmaktadır. Noel Baba yani Rahip Nikola'nın Anadolu kökenli olduğu dile getirilmektedir. Ama bu durum dinimiz için bir şey ifade etmez. Çünkü o Nikola bir Hıristiyan rahibiydi. İslam'la hiçbir şekilde ilgisi yoktu. Bunu özellikle vurgulamamız gerekir. Çünkü onun adı Hıristiyanlığı bize aşılamak için sık sık kullanılmaktadır.
Çam ağacı süslemeleri ise Baltik Denizi etrafındaki "totemlerden" kalma bir adet olarak Hıristiyanların da benimsediği bir uygulamadır. Aslında totemler açısından çam ağacı orman ilahının bir simgesi olarak kabul edilerek kesip eve getirmek ve onu süslemek adetleri o zamanlardan kalma bir uygulamadır. Bunun yanında bazı diğer kaynaklara göre bu adet,eski Mezopotamya'da da yaşayan halkın çam ağaçlarına karşı benzer bakış açılarının olduğu rivayet edilmektedir. En azından bazı kitaplarda öyle izah edilmektedir. Sonra bunu Hıristiyanlar benimseyerek uygulamaya başlamışlar! Ama her neyse bir Ocak'taki "Yılbaşı Kutlamaları" Hıristiyanların Noel Bayramı'nın uzantısıdır! İslam'da ise yeri yoktur!
Onlar kendi dini bayramı gibi Noel'e bağlı olarak kutsal bir gün olarak kutlamaktadır. Müslümanlara ise bunun adeta gizli bir sosyal ve kültürel baskı şeklinde benimsetilmeye çalışılmaktadır. Devamlı olarak medyamızda her yıl bu konular işletilmektedir. Nitekim de halkımızın bilhassa zengin semtlerindeki alışveriş merkezlerinde bu Noel Babalar, kırmızı elbiselerle ve kırmızı beyaz kukuletalarıyla dikkat çekerek, müşterileri karşılamaktadır. Kısacası aramızdan bazıları, Para kazanmak için kendi dinlerini bir tarafa bırakarak başka dinlerin kutlamalarını benimsemeye çalışmaktadırlar! Öte yandan misyonerler ülkemizde at koşturmaktadırlar.
Bazılarına iş bularak, bazılarına para vaat ederek, bazılarına ise sahte şefkat ve sevgi teraneleri okuyarak, bedava İncil, Tevrat vermektedirler. İnsani duygulardan ve demokrasiden, hürriyetlerden ve hümanizmden söz ederek evlatlarımız kandırmaya çalışmaktadırlar. Bu durumu artık herkes fark etmiştir. Hatta Ecevitler (Rahşan Ecevit) bile "dinimiz elden gidiyor" diye yakınmalara başladı. Ama yetkililerimiz hala derin uykuda. Belirli bir tedbir alınmakta çok gecikildi. Bazıları tarafından Avrupa'da bizim 700 kadar cami kurmamıza müsaade ettiler diyorlar. Ama AB'de bizim bu şekildeki yetişmiş ne misyonerlerimiz var ne de başka bir ekibimiz. Hatta camilerimizin elinde hemen hemen hiçbir maddeten zengin "vakıf" veya varlık bilindiği kadarıyla yoktur. Kilise vakıflarının ise Üniversiteler, hastaneler ve her türlü gelire açık mal ve mülkleri mevcut. Dünyanın en zengin vakıflarını oluşturmaktadırlar! Üstelik onları Hıristiyan devletleri de desteklemektedir. Camilerin ve dini kurumların varlıkları ise zamanında ellerinden alındı. Yapılan camiler genellikle halkımızın gayretiyle vücut bulmaktadır. Onun için çok zengin kiliseler ve çok fakir camileri bir nevi serbest rekabete bırakır gibi ortaya koymak çok büyük hata olur. Üstelik çok zengin ve gelişmiş Hıristiyan devletleri ve Vatikan da kiliseleri ve misyonerleri var güçleriyle desteklemektedirler.
Bu bakımdan yetkililerimizin bir an önce uyanması ve tedbir almaları gerekir. Çünkü daha şu anda bile ülkemizde, yasa çıkalı daha bir yıl bile olmadan, "Kilise apartman katı Şapel'leri" (Medyanın haberlerine göre) 37000 olmuştur. Evet yazı ile de bunu belirtiyorum: Verilen haberlere göre tam "Otuz Yedi Bin" olmuştur!
Hazreti İsa'nın doğumu ve Noel -yılbaşı-
Hıristiyanların 3'lü inancında:
1 - Kutsal Ruh,
2 - Hazreti İsa (Allah'ın oğlu)
3 - Allah mevcuttur.
Biz ise Hazreti İsa'ya Peygamber olarak dünyaya geldiğine inanıyoruz! Öte yandan İsa Peygamberin (Ki onlar onu Allah'ın oğlu olarak) kabul ediyorlar, doğumunu kimse tam olarak bilmemektedir. Ama Katolikler Aralık 25'i, diğer bazı Protestan gruplar Aralık 29'u, Ortodokslar ise Ocak 7'yi doğum günü olarak kabul etmektedirler. Yılbaşı ise tüm bunların ortak tarihi olarak kabul edilen 1 Ocak'ı benimsenmiş bulunmaktadır.
Eğer Müslümanlar da bunu kutlamak isterse o zaman en azından kutlamanın nedenini ve içinin ne ifade ettiğini bilmesi gerekir. Son zamanlarda bazı Müslümanlar yılbaşı gecesini büyük salonlarda toplanarak beraberce ilahilerle ve Kuran'dan ayetler okuyarak da geçirdiklerini medyaya bildirmektedir.
Not: Aslında tabiat durumuna bakılmış olursa esas yılın başlangıcının, "nevruzda" yani 21 Mart'ta olması gerekir. Çünkü o gün ilkbahar başlamakta ve tüm tabiatın uyanışı adeta tetiklenmektedir. Ama Hıristiyan aleminin hükmü altında gelişen son dünya durumu, adeta onların tahakkümü ile 1 Ocak kutlamaları devam etmektedir. Böylece dünya takvimi de o şekilde hesaplanmakta ve yürürlülüğe konmaktadır. Buna da; İslam'ın ve diğer dinlerin tümüyle uymaları adeta mecburiyet altına alınmıştır! Çünkü bu takvim tüm dünya milletlerine adeta bir nevi zorla kabul ettirilmiştir!
Onun yanında kutlamalarda çam ağaçlarına gösterilen özen ve süsleme adetinin de Kuzey Baltık denizi yakınındaki halklardan kalma olduğunu bir kez daha hatırlamak isterim!
Bunun yanında yılbaşındaki kutlamalar esnasında tertiplenen eğlencelerde kullanılan alkol çeşitli içki ve diğer davranışlar insanları tamamen ters durumlara itmekte ve çeşitli rezaletlere sebep olmaktadır.
ve Müslümanlar
Müslümanlar için yılbaşı kutlamaları caiz midir, değil midir sorusuna bir TV kanalındaki bir din profesörü: "hayır caiz değildir" dedi. Çok şükür ki bunu diyebildi. Yani kıvrak sözlerle bunun etrafından dolaşmadı. Elbette ki caiz değildir. Çünkü bu durum Hıristiyan aleminin Noel Baba günü olarak kutlanmaktadır. Noel Baba -Saint - Aya Nikola adındaki Hıristiyan azizin Noel günlerinde çocuklara hediye dağıtmasından kaynaklanmaktadır ve Hıristiyanların günü olarak kutlanmaktadır. Noel Baba yani Rahip Nikola'nın Anadolu kökenli olduğu dile getirilmektedir. Ama bu durum dinimiz için bir şey ifade etmez. Çünkü o Nikola bir Hıristiyan rahibiydi. İslam'la hiçbir şekilde ilgisi yoktu. Bunu özellikle vurgulamamız gerekir. Çünkü onun adı Hıristiyanlığı bize aşılamak için sık sık kullanılmaktadır.
Çam ağacı süslemeleri ise Baltik Denizi etrafındaki "totemlerden" kalma bir adet olarak Hıristiyanların da benimsediği bir uygulamadır. Aslında totemler açısından çam ağacı orman ilahının bir simgesi olarak kabul edilerek kesip eve getirmek ve onu süslemek adetleri o zamanlardan kalma bir uygulamadır. Bunun yanında bazı diğer kaynaklara göre bu adet,eski Mezopotamya'da da yaşayan halkın çam ağaçlarına karşı benzer bakış açılarının olduğu rivayet edilmektedir. En azından bazı kitaplarda öyle izah edilmektedir. Sonra bunu Hıristiyanlar benimseyerek uygulamaya başlamışlar! Ama her neyse bir Ocak'taki "Yılbaşı Kutlamaları" Hıristiyanların Noel Bayramı'nın uzantısıdır! İslam'da ise yeri yoktur!
Onlar kendi dini bayramı gibi Noel'e bağlı olarak kutsal bir gün olarak kutlamaktadır. Müslümanlara ise bunun adeta gizli bir sosyal ve kültürel baskı şeklinde benimsetilmeye çalışılmaktadır. Devamlı olarak medyamızda her yıl bu konular işletilmektedir. Nitekim de halkımızın bilhassa zengin semtlerindeki alışveriş merkezlerinde bu Noel Babalar, kırmızı elbiselerle ve kırmızı beyaz kukuletalarıyla dikkat çekerek, müşterileri karşılamaktadır. Kısacası aramızdan bazıları, Para kazanmak için kendi dinlerini bir tarafa bırakarak başka dinlerin kutlamalarını benimsemeye çalışmaktadırlar! Öte yandan misyonerler ülkemizde at koşturmaktadırlar.
Bazılarına iş bularak, bazılarına para vaat ederek, bazılarına ise sahte şefkat ve sevgi teraneleri okuyarak, bedava İncil, Tevrat vermektedirler. İnsani duygulardan ve demokrasiden, hürriyetlerden ve hümanizmden söz ederek evlatlarımız kandırmaya çalışmaktadırlar. Bu durumu artık herkes fark etmiştir. Hatta Ecevitler (Rahşan Ecevit) bile "dinimiz elden gidiyor" diye yakınmalara başladı. Ama yetkililerimiz hala derin uykuda. Belirli bir tedbir alınmakta çok gecikildi. Bazıları tarafından Avrupa'da bizim 700 kadar cami kurmamıza müsaade ettiler diyorlar. Ama AB'de bizim bu şekildeki yetişmiş ne misyonerlerimiz var ne de başka bir ekibimiz. Hatta camilerimizin elinde hemen hemen hiçbir maddeten zengin "vakıf" veya varlık bilindiği kadarıyla yoktur. Kilise vakıflarının ise Üniversiteler, hastaneler ve her türlü gelire açık mal ve mülkleri mevcut. Dünyanın en zengin vakıflarını oluşturmaktadırlar! Üstelik onları Hıristiyan devletleri de desteklemektedir. Camilerin ve dini kurumların varlıkları ise zamanında ellerinden alındı. Yapılan camiler genellikle halkımızın gayretiyle vücut bulmaktadır. Onun için çok zengin kiliseler ve çok fakir camileri bir nevi serbest rekabete bırakır gibi ortaya koymak çok büyük hata olur. Üstelik çok zengin ve gelişmiş Hıristiyan devletleri ve Vatikan da kiliseleri ve misyonerleri var güçleriyle desteklemektedirler.
Bu bakımdan yetkililerimizin bir an önce uyanması ve tedbir almaları gerekir. Çünkü daha şu anda bile ülkemizde, yasa çıkalı daha bir yıl bile olmadan, "Kilise apartman katı Şapel'leri" (Medyanın haberlerine göre) 37000 olmuştur. Evet yazı ile de bunu belirtiyorum: Verilen haberlere göre tam "Otuz Yedi Bin" olmuştur!
Hazreti İsa'nın doğumu ve Noel -yılbaşı-
Hıristiyanların 3'lü inancında:
1 - Kutsal Ruh,
2 - Hazreti İsa (Allah'ın oğlu)
3 - Allah mevcuttur.
Biz ise Hazreti İsa'ya Peygamber olarak dünyaya geldiğine inanıyoruz! Öte yandan İsa Peygamberin (Ki onlar onu Allah'ın oğlu olarak) kabul ediyorlar, doğumunu kimse tam olarak bilmemektedir. Ama Katolikler Aralık 25'i, diğer bazı Protestan gruplar Aralık 29'u, Ortodokslar ise Ocak 7'yi doğum günü olarak kabul etmektedirler. Yılbaşı ise tüm bunların ortak tarihi olarak kabul edilen 1 Ocak'ı benimsenmiş bulunmaktadır.
Eğer Müslümanlar da bunu kutlamak isterse o zaman en azından kutlamanın nedenini ve içinin ne ifade ettiğini bilmesi gerekir. Son zamanlarda bazı Müslümanlar yılbaşı gecesini büyük salonlarda toplanarak beraberce ilahilerle ve Kuran'dan ayetler okuyarak da geçirdiklerini medyaya bildirmektedir.
Not: Aslında tabiat durumuna bakılmış olursa esas yılın başlangıcının, "nevruzda" yani 21 Mart'ta olması gerekir. Çünkü o gün ilkbahar başlamakta ve tüm tabiatın uyanışı adeta tetiklenmektedir. Ama Hıristiyan aleminin hükmü altında gelişen son dünya durumu, adeta onların tahakkümü ile 1 Ocak kutlamaları devam etmektedir. Böylece dünya takvimi de o şekilde hesaplanmakta ve yürürlülüğe konmaktadır. Buna da; İslam'ın ve diğer dinlerin tümüyle uymaları adeta mecburiyet altına alınmıştır! Çünkü bu takvim tüm dünya milletlerine adeta bir nevi zorla kabul ettirilmiştir!
Onun yanında kutlamalarda çam ağaçlarına gösterilen özen ve süsleme adetinin de Kuzey Baltık denizi yakınındaki halklardan kalma olduğunu bir kez daha hatırlamak isterim!
Bunun yanında yılbaşındaki kutlamalar esnasında tertiplenen eğlencelerde kullanılan alkol çeşitli içki ve diğer davranışlar insanları tamamen ters durumlara itmekte ve çeşitli rezaletlere sebep olmaktadır.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006