Kan bulma problemi
Bu satırların yazarının "kan" olayı ile yakından tanışması işte böyle oldu. Kan ihtiyacı duyan arkadaşı Nurettin Gülay, yazar arkadaşı ise sonradan Meltem TV'de yayınlanan "Ozanlarımız" programı ile bütün Türkiye'nin tanıdığı isim Aziz Karaca idi. Yeni Mesaj gazetesi daha yayın hayatında olmayıp, yayında olan aylık İcmal ve Öğüt dergileri idi.
İş, kan olgusu ile tanışmakla bitmedi. O günden sonra sık sık yan yana geldik. Önce "kronik nefrit" teşhisi konulan, sonra da böbrek yetmezliği sebebiyle haftada üç gün "dializ" makinesine bağlanan Nurettin Gülay'a belli periyodlarda kan lazım oldu. Aziz Karaca ile birlikte iki arkadaşın daha kan gurubu tuttuğu için bu fani dünyadan genç yaşında göçüşüne kadar ihtiyacını giderme şansı elde ettim. "Kan"la ilgili serüvenimiz bizi ilk defa bu işe sokan ve sonra da veda ederek ebedi aleme göçen Nurettin Gülay ile de bitmedi tabii. Ondan sonra da yüzlerce kan ihtiyacı olayı ile karşılaştım. Kızılay Kan Merkezlerinde, hastanelerde, ameliyathane kapılarında insanların kan konusunda neler çektiklerini gördüm. Çaresizlikten kıvranmalarına tanık oldum. Görevlilerin de, kan yokluğundan vatandaşın derdine deva olamadıkları zaman yüzlerindeki ifadeleri okuma imkanı buldum. Yine özellikle Kızılay Kan Merkezi görevlilerinin, bir basın kuruluşundan aradığımı söylediğimde nasıl yardımcı olduklarını bizzat yaşadım.
Duyarlı olan yok değil; Fakat!
Hatta, yine bir AB Rh ( + ) kan gerektiğinde, yayınladığımız ilan ile elde ettiğimiz netice sonucu Yeni Mesaj gazetesinin nasıl bir güce sahip olduğunu gördüm. Telefon üstüne telefon aldım. Dahası Yeni Mesaj okuyucusu özelinde vatandaşımızın kendisine ihtiyaç duyulduğunda ne kadar duyarlı davrandığını, içindeki hasleti harekete geçirdiğini gözleme imkanı buldum. 55 yaşındaki Yaşar Beğen'in, "Siz sadece yerini ve hastanın ismini söyleyin. Gerisini bana bırakın" diyerek Topkapı'dan kalkıp, kendi imkanlarıyla, Koşuyolu Kalp Araştırma Hastanesi'ne gidip, kalp ameliyatı geçirecek Fuat Şengül adlı bir genç için kan vermesinin yanısıra iyileşmesi için dua bile ettiğine şahit oldum.
Kan ile birlikte uzun süre yaşadığımız ve nice örnekler verebileceğimiz serüvende odak noktayı hep istenildiği anda kan bulamamak, sıkıntı üstüne sıkıntı yaşamak, "yok" kelimesini duymaktan korkar olmak oluşturdu. Bir gazeteci olarak tanık olduğumuz nice ekonomik, sosyal, siyasi, kültürel problemlerin yanında mutlaka bir problem daha yerini aldı, hiç eksik olmadı. İnsan unsurunun hayatı için çok önem arzeden bir maddenin, "kan"ın, ihtiyaç duyulduğunda bulunmayışıydı bu.
Yarın: "Kan"ımızın farkında mıyız?