Türkiye'de yerli dizilerde bir zamanlar bizim TRT'nin üzerine yoktu. Yaptığı yerli diziler gerçekten takdire şayan idi. Bunlar arasında "Kurtuluş", "Osmancık-Kuruluş", "Küçük Ağa", "Üç İstanbul", "Ateşten Günler", "Çalıkuşu", gibi bir çok diziyi sayabiliriz. TRT elindeki mevcut kadroları ile bu işi güzel yapmıştır diyebiliriz.
Ancak aynı şeyi biz özel kanallarımızın yaptığı yerli diziler için maalesef diyemiyoruz. Çünkü yaptıkları dizilerde tıpkı Amerikan filmlerinde işlenen temalar var. Hiddetli ve şiddetli, vurdulu-kırdılı silahların bol bol çekildiği ve konuştuğu neredeyse Amerikan filmlerin adeta yeni bir versiyonu gibi, yeni adına sunulan kan, kin, aşk, ihtirasın insanın ruh dünyasını karartığı filmler veya diziler.
İşte bunlardan birisi de bir özel kanalımızda her pazartesi akşamı yayınlanan "Üyev Baba" adlı dizi film. Sanıyorum dizi herhalde 170. bölümünü buldu veyahut geçti. Yani şöyle böyle 4. yıla varmak üzere bu dizi.
Dizinin jeneriğini izlediğimizde filme konu olan eserin sahibi olarak rahmetli Kemalettin Tuğcu gösterilmektedir. Kemalettin Tuğcu yaşadığı yıllarda kaleme aldığı çocuk ve gençlere yönelik hikayeleri ile ünlü, cumhuriyet dönemi yazarlarımızdandır. Zaten kendisinin romanını ben görmedim ve okumadım. Kendisi hep çocuk hikayesi yazmıştır. Takriben 50 civarında da bir eser kolleksiyonu vardır. Denilebilir ki bugün ilköğretim okullarında yazdığı eserler Ömer Seyfettin'in hikaye kitaplarından sonra en çok okunan ve öğretmenler gibi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından da okullarda okutulması tavsiye edilmiştir.
Kemalettin Tuğcu değerli bir yazardır. Ve onun devrinde çocuklara, gençlere hitap eden bir seri kitap yazan ikinci bir yazar da hemen hemen yok gibidir. Kitapları sağlığında da ve öldükten sonra da küçük okuyucular nezdinde ilgi görmüş, beğeni ile okunmuş ve Türk çocuklarının büyük bir bölümü bu kitapları okuyarak büyükleri gibi, bugünkü çocuklar da yine fevkalade bir hassasiyet gösterip Kemalettin Tuğcu'nun eserlerini almakta ve okumaktadırlar.
Ancak Kemalettin Tuğcu'nun eserlerinde çok güzel insani değerler ön planda tutulmakta ve vefa, cömertlik, merhamet, şefkat gibi hususlar işlenmekte ise de genelde "Hüzün" hâkimdir. Bunu da burada böyle belirtmeden geçemeyeceğim. Hatta bu eserlerin faydalı olduğu hususunda hemfikir olunmakta ise de "fazla acılı" bulunduğundan dolayı bazı eğitimciler bu eserlere karşı fazla sıcak bakmıyorlar.
Şimdi dönelim asıl konumuza. Kemalattin Tuğcu'nun başta da arz ettiğim gibi eserleri (Hep çocuk hikayeleridir) en fazla olanı, yani en kabadayısının sayfa adedi 150 sayfayı geçmez. Umumiyetle eserleri 80-100 sayfa arasındadır. Bunu da burada hususen belirtiyorum, sizlere bir bilgi ve fikir vermesi bakımından. Çünkü dizi neredeyse 200'lere varmak üzere kitap ise 150 sayfa.
Bakın ne kadar ilginiçtir ki her sayfa hemen hemen bir dizi olmuş. Hayaliniz ne kadar sonsuz, muhayyileniz ne kadar geniş olursa olsun siz bir sayfa ile bir dizi yapamazsınız!.. Üstelik bu dizi başını almış gidiyor. 300-400'leri bulmayacağı ne malum!...
Bir diğer yönüne bakacak olursak dizide acayip mafya savaşları, gönül ilişkileri var. Bir çocuk hikayesine göre çok ağır değil mi sizce. Ve dizi ilerledikçe de yeni yeni tipler ortaya çıkıp arz-ı endam ediyorlar.
İlginç olan bir şey de bu eserin yazıldığı yıllarda bu kadar lüks mekanlar da yoktu. Anlayacağınız eserin özüne sahip kalınarak çekilmediği besbelli dizinin.
Sonuç olarak diyorum ki, bu dizi eserin aslına fazla sadık kalınarak çekilmemiş ve abartı çok. Sinemacı gözü ile bakıldığı zaman tenkit edilecek hususlar var ise de onu burada birkaç cümle ile anlatmak zor. Ancak kendilerini tebrik ediyorum, geniş hayal güçlerinden dolayı, 150 sayfalık kitabı daha şimdiden 200'lere vardırmak üzereler.
Bu böyle giderse benim ömrüm biter, yollar biter ammavelakin bu "Üvey Baba" dizisi bitmez!..