Zifiri karanlığa yakılan tek güçlü ışık

AKP hükümetinin "stratejik derinlik", "komşularla sıfır sorun", "çözüm süreci", "milli birlik" gibi isimler verdiği iç ve dış politikaların ülkemizi ve bölgemizi ne noktaya getirdiği ortada?
Siyasilerimizin BOP misyonu gereği verdiği destekle Irak bölündü; Yahudi Barzani'nin bulunduğu ve kendisini "Güney Kürdistan" olarak tanımlayan bölge bağımsızlık ilan etme yolunda...
Yine siyasilerimizin verdiği destekle Suriye bölündü; Kobani süreciyle Barzani'nin kontrolüne geçen PYD Suriye Kürdistan'ını kurma yolunda? ABD zaten sonuna kadar destek veriyor, Rusya da uçağının düşürülmesi sürecinden sonra PYD konusunda aynen ABD gibi düşünüyor. 25 Şubata ertelenen Cenevre, Suriye'de sınırların netleştiği ve Barzanileşmiş PYD'nin, yani Suriye'nin kuzeyinin Irak'ın kuzeyi gibi resmileştiği bir dönüm noktası olacak.
Bunlar hep AKP hükümetinin yanlış ve bağımlı dış politikasının bölgemizdeki oluşturduğu tehlikeler?
Dışarıda böyle de içeride durum nasıl? Güneydoğumuzda birçok il ve ilçe boşaltıldı, yabancı basının da altını çizdiği gibi, Türkiye'nin güneydoğusu aynen Suriye'nin kuzeyi gibi oldu. Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle, güneydoğumuzda Kobani süreci yaşandı, bölge boşaltıldı ve buraya Yahudi Barzani ve İsrail güdümlü, içinde birçok ülkeden gelen yabancı askerlerin ve istihbarata elemanlarının bulunduğu peşmerge yerleşti.
Bundan sonra, "istişare süreci" denilen süreçte bu peşmerge için istişare edilecek, özerklik bu peşmergeye verilecek, yeni anayasa bu peşmerge için hazırlanacak? Yani bundan sonra Türkiye'deki Büyük İsrail parçasının resmileşmesi için adımlar atılacak.
AKP politikalarıyla Türkiye'nin içi de, dışı da kan gölüne döndü, birlik ve beraberlik yok oldu, sokakta, caddede güven ve istikrar kalmadı, her tarafa kaos, karmaşa ve çatışma hakim oldu. Peki, bu durumdan kurtulmak mümkün müdür? 
Sayın Baş'ın ifadesiyle, bu zifiri karanlıktan çıkışın tek yolu güçlü bir ışık yakmaktır, dilerseniz bu güçlü ışığı aklımızın erdiği kadar tanımlamaya çalışalım.
Ülkemizdeki Türk milletini oluşturan bütün etnik unsurları azınlık haline getirip, azınlıkları baş tacı yapmamızı isteyen AB politikalarından derhal vazgeçmeliyiz.
Ülkemizi ve tüm komşu İslam ülkelerini paramparça hale getiren, coğrafyamızı da içine alan Arz-ı Mevut projesinin hayata geçmesi için mücadele veren ABD ve arkasındaki İsrail'in bizlere dayattığı politikalara dur demeliyiz, siyasilerimizin yıllardır üslendiği BOP misyonunu elimizin tersiyle itmeliyiz.
Başkanlık sistemi bölünmenin resmileşmesi demektir; Sayın Baş'ın ifade ettiği gibi en ideal sistem ise her vatandaşa eşit haklar veren üniter sistemdir. Türkiye geleceğe adım atmak ve güçlü olmak istiyorsa üniter yapısını muhafaza etmelidir. Üniter sistem, etnik ve mezhepsel hiçbir ayrımın yapılmadığı, vatandaşın tek bilek tek yürek olduğu sistemin adıdır.
İlk 4 maddesiyle üniter sistemin teminatı olan mevcut anayasamız sorunların asıl sebebi değildir. Asıl sorun kimseye ayrıcalık yapılmaması anayasal bir hak olmasına rağmen, vatandaşından almadan ona hizmet etme anlamına gelen sosyal devlet anlayışı anayasada olmasına rağmen ve ülkemiz bir hukuk devleti olmasına rağmen; şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle birleştirerek milleti bölmek isteyen, sürekli vatandaştan alıp, gerekli hizmeti ona sunmayan, hukuku kendisine, yandaşlarına ve emir aldıkları odaklara göre yontan siyasilerdir.
 Her şeyden önemlisi milletimiz, bugüne kadar sandık başında verdiği yanlış kararı, yaşadıklarından ders çıkartarak değiştirmeli, aldıkları erzak poşetine göre, elde ettikleri küçücük rantlara, seçim dönemleri kopya çekilen vaatlere, basın ve medyada pompalanan yalan haberlere, siyasi amaçlı vitrin Müslümanlığına, istikrar yalanlarına aldanmadan vatanı, milleti, namusu ve geleceği için doğru karar vermelidir. 
Bu manada milletimiz, okyanus ötesinden icazet almayan, üniter yapı vurgusu yapan, hukukun üstünlüğünü savunan, milli devleti ve sosyal devleti oluşturma adına milli projeler ortaya koyan ve sunduğu projeler dünyanın birçok ülkesi tarafından kabul edilip hayata geçirilen Bağımsız Türkiye Partisi'ni (BTP) tek başına iktidara taşımalıdır.
Zifiri karanlığa yakılan tek güçlü ışık BTP'dir.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bir taraftan dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli ile Türkiye'yi bir kainat devleti haline getirmenin projesini ortaya koyarken, diğer taraftan da Ehl-i Beyt duruşuyla tüm İslam coğrafyasını Nuh'un Gemisi'nde tek bilek tek yürek yapmanın yolunu göstermektedir.