Dünya hem kendi etrafında hem de güneş etrafında zaten dönüyordu ama küresel bir musibetten ötürü dünyanın başı yaman dönüyor.
Gezegende yaşamakta olan milyonlarca canlının bu telaştan, bu endişeden haberi var mı bilemiyoruz ama "en güzel surette yaratılmış olan insan" müthiş telaş içinde.
Milleti, milliyeti, memleketi, rengi, dili, makamı-mevkii, işi, mesleği, zenginliği ve fakirliği… Bütün bunların hiçbirinin hiçbir önemi yok, ölüm her an, herkesin kapısını çalabilir gerçeği ile herkes karşı karşıya.
Dünyayı saran, ölüm korkusu ile yatırıp-kaldıran bu musibetten önce de elbette ölüm bir gerçek idi ama hiç kimse ölümü bu kadar yakın, bu kadar ense kökünde hissetmiyordu.
Ey insan!
İşte ölüm geldi kapına dayandı, hem de öyle bir dayandı ki öldüğünde son yolculuğuna uğurlayacak olan kalabalıkların da yollarını kesti, dizlerinde derman bırakmadı ve sen omuzlarına çıkacak dört kişiyi bulabilirsen oldukça şanslılardan sayılacaksın.
Niye böyle oldu, neden böyle oldu?
Bu soruyu Hayat Kitabımıza sorduğumuzda aldığımız cevaplar var elbette:
"İnsanların kendi ellerinin kazandığı (tahribat ve talanlarının yol açmasıyla, doğal ve sosyal yapıyı bozmaları) dolayısıyla, karada ve denizde fesat ortaya çıktı. Umulur ki, (fesatlık ve fırsatçılık yapıp doğayı tahribattan) dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını (felaket ve musibet olarak) kendilerine tattırmaktadır." (Rum: 41).
"And olsun ki, sizi bazen çetin korkularla, bazen açlık ve yoksullukla, bazen de servetinizi, sağlığınızı ve ürünlerinizi elinizden alarak imtihân edeceğim. Sabredenleri müjdele!" (Bakara: 155).
"Her can ölümü tadacaktır. Biz, sizi sınamak için gâh şerle, gâh hayırla imtihan ederiz. Sonunda Bizim huzurumuza getirileceksiniz." (Enbiya: 35).
Karada ve denizde türlü fesadın ortaya çıkmasına sebep olan yanlışlıklar, yamukluklar, haksızlıklar, hak ihlalleri, emek ve alın teri sömürüleri, özgürlüklere musallat olmalar… Bütün bu cürümlerin bir listesi çıkarılmalı ve akşamdan sabaha beklemeden derhal terk edilmeli.
Toplanıp dua edelim, hatimler indirelim… Bunlar işin kolayına kaçmaktır ve daha sonraki işlerdir.
Önce şu yağmacılar yağmalarından vazgeçsinler, önce yalancılar ve talancılar yalanlarını ve talanlarını lütfen terk etsinler, önce şu zalimler zulümlerine lütfen bir son versinler…
Önce fiili dua sonra kavli dua.
Ellerinizle yaptıklarınızdan ötürü zuhur eden bozgunu ve bozgunculuğu yine ellerinizle bir düzeltin bakalım, sonra dillerinizle dua edersiniz.
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024