Son günlerde hükümet ile muhalefet partileri arasındaki en hararetli konu Merkez Bankası'nın çarçur edilen 128 milyar dolarlık rezerv meselesi.
Tartışmalar ilk başladığında 128 milyar dolarlık rezerv kaybını önce reddeden hükümet cephesi, çok geçmeden yelkenleri suya indirerek artık kaybı inkâr etmeyi bir kenara bırakmış, yasal olduğu söylemine yapışmış görünüyor.
16 Nisan Cuma günü Merkez Bankası'nın yeni Başkanı Şahap Kavcıoğlu, rezervlerdeki dövizlerin 21 Şubat 2017 tarihinde Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı ile TCMB arasında yapılan protokol kapsamında kamu bankaları aracılığıyla piyasa fiyatlarından satıldığını açıkladı.
Pazartesi günü ise konuya ilişkin bir açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Kavcıoğlu'nun işaret ettiği protokol kapsamında yapılan satışların "yasal" olduğunu, bir yolsuzluğun söz konusu olmadığını ileri sürdü.
Elvan, "Yapılan işlemler tamamıyla yasaldır. Herhangi bir şekilde yasalara aykırı bir durum söz konusu değildir" dedi.
Ancak açıklığa kavuşmamış noktalar var. Mesela hangi tarihte ne kadar döviz, hangi kurdan satıldı, talimatı kim verdi ve bu satılan dövizi kimler aldı gibi sorular cevap bulmuş değil.
Göründüğü kadarıyla hükümet cephesi bu konuyu bir şekilde kapatmak istiyor. Ancak bunu tam olarak nasıl yapacağını bilmiyor ve çelişkili, şüphe çeken açıklamalarla muhalefetin iştahını daha da kabartıyor. Bütün bunlar 128 milyar dolar tartışmasının daha uzun süre devam edeceğini gösteriyor.
Ben tartışmanın bu yönünü bir kenara bırakarak, belki de asıl konuşulması gerekene dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Bakınız 15 Nisan haftası açıklanan verilere göre, Merkez Bankası'nın net döviz rezervleri 2003'ten bu yana en düşük seviye olan 10.7 milyar dolara gerilemiş durumda. Swap (takas) işlemleri de hesaba katıldığında Türkiye'nin net rezervlerinin eksi 40 milyar dolar olduğu ifade ediliyor.
Kimi uzmanlar ise Merkez Bankası'nın swaplar hariç net rezervlerinin 9 Nisan 2021 itibarıyla da eksi 60.6 milyar dolar olduğunu, yani Merkez Bankasının rezervi kalmadığı gibi emaneten kendisinde bulunan rezervleri tamamlaması için 60 milyar dolar bulması gerektiğinin altını çiziyor.
Bir hükümet Merkez Bankası'ndaki tüm rezervleri ve hatta ihtiyat akçesini dahi harcamadan ekonomiyi ayakta tutamıyorsa artık o ekonominin vay haline demektir.
Şimdi muhalefet 128 milyar doların ardından ağır yakıyor, ancak değil 128, 528 milyar dolar dahi versek bu hükümete, çok değil 1-2 yıl sonra bugün bulunduğumuz durumu dahi arayacak hale geleceğimizden emin olunuz.
Bugün konuştuğumuz çarçur edilen rezervler, aslında buzdağının görünen yüzüdür. 2002 yılında bu güne kadar bunun kat kat fazlası harcandı.
Türkiye ekonomisi her alanda ithalatçı olduğu, ABD Başkanı Trump'ın geçtiğimiz yıl ifade ettiği gibi 'Türkiye ekonomisini mahvederiz' cümleleri kurabildiği ve asıl acı olan şey ise Trump'ın bu dediğini yapabileceğinden hiç kimsenin şüphesinin olmadığı bir konjonktürde Türkiye ekonomisi bir kara delik gibi milletin alın terini yutmaya devam edecektir.
İşsizlikte, dış borçlarda, enflasyonda dünya rekorlarına doğru koşan bir Türkiye, ekonomik krizlerden başını asla kurtaramayacaktır.
Dolayısıyla 128 milyar dolara ağıt yakıldığı bu günde, 2002 yılında bu yana dış borçların faizine, yandaşlara, 'itibardan tasarruf olmaz' denilerek lükse kaç 128 milyar dolar harcandığını hiç düşünüyor muyuz?
Türkiye ekonomisi vahşi bir kapitalizmle yönetildiği sürece bu girdaptan çıkış mümkün olmayacaktır.
Bu ekonomik vahşetin sorumlusu olan kapitalizm sömürüsünden Türkiye'yi kurtarmak merhum Hocam Prof. Dr. Haydar Baş'ın en önemli hedeflerinden biriydi. Bunun için Milli Ekonomi Modeli tezini kaleme aldı merhum Hocamız.
Ancak Haydar Baş Hocamın çağrılarına siyasetin de milletin de kulakları hep tıkalı kaldı. Bu yüzde bugün sıfırı tüketmiş bir Türkiye var önümüzde.
Çok zaman kaybetmiş olsak da Türkiye'nin önünde bu ekonomik sorunları çözecek Milli Ekonomi Modeli'ne sahip Genel Başkan Hüseyin Baş'ın liderliğinde Bağımsız Türkiye Partisi'nin yetişmiş ve liyakatli kadroları milletten görev beklemektedir.
Geçmişte olduğu gibi bugün de mevcut ekonomik sorunların ağırlığı altında sürünmek de milletlimizin tercihidir, bu sorunları çözecek kadroları iş başına getirmek de…
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023