135 bin devlet malı satılmış

Emanet İslam'ın çok önem verdiği bir konudur. Hatta emanete hıyanetin, İslam'a göre en adi insan tiplemesi olan "münafıklığın" bir şubesi olarak tanımlanmıştır.
Hele emanet kamuyu, yani tüm toplumu ilgilendiriyorsa, kamu adına öne çıkanların, yönetici olanların veya seçilenlerin görevlerindeki hassasiyet ve sorumlulukları da haliyle fazlalaşıyor.  
Çünkü
"...Kim emanete hıyanet ederse (ganimet veya kamu malından aşırırsa), kıyamet günü, hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir." (Al-i İmran 161).
Ebu Humeyd es-Sâidi (r.a.)'den rivayet edilen bir hadise göre Rasulullah (s.a.v) Ezd kabilesinden İbnü'l-Ütbiyye'yi zekât toplamakla görevlendirmiş, bu zatın daha sonra bazı mallarla gelip Hz. Peygamber (s.a.v)'e:
"Şunlar size ait, bunlar da bana hediye olarak verildi" demesi üzerine Rasulullah minbere çıkıp;
"Benim (zekât toplamak için) gönderdiğim bir memura ne oluyor ki, "Şunlar sizin, şunlar da bana hediye edildi" diyebiliyor. Dikkat edin, bu kişi evinde otursaydı, kendisine hediye verilir miydi?
Muhammed'i, kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, sizden her kim bu (devlet) malından alırsa, mutlaka onu boynunda taşır olduğu hâlde kıyamet günü gelecektir…" (Buhari, Hiyel, 15; Cuma, 29)
Yine Allah (c.c) Bakara süresinde bizlere birbirimizin mallarını haksız yere yemememizi emrederek şöyle buyurmuştur; "Bir de aranızda mallarınızı batıl sebeplerle yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günah ile yemek için, o malları hakimlere rüşvet olarak vermeyin." (Bakara 188)
Kısaca bu konuyu manen hatırladıktan sonra bitirip, ikinci konuya geçelim. Dediğim gibi birinci konu bitti. İkinci konu başlıyor.
Malum AKP iktidarda 10. yılını kutluyor. 1. yılını bir hatırlayın. Başbakan 3 yıl kimse bizden bir şey beklemesin, demişti. Başka, kimseye yetimin hakkını yedirmeyiz, demişti. Başka; Dicle'nin kenarındaki koyunların sayımını bile üstlenmişti.
Malum o yıllarda bankalar, sahipleri hala sefa sürerken, peş peşe batmış. Yaklaşık 150 milyar dolar vatandaşın parası iç edilmişti. Seçimden önce ve sonra Erdoğan'ın en büyük söylemlerinden biride bu idi. Vatandaşın parası kurtarılacaktı. Bunun için bir kurum bile oluşturuldu. Sonuç, 15 milyar dolar bulundu. Gerisi bilinmeyenler arasına girdi.
AKP'den bir şey beklemediğimiz üç yıl geçti, beş yıl geçti ve on yıl geçti. AKP'den önce devletin her şeyi vardı. Sadece maddi-manevi basireti açık yönetici eksiğimiz vardı.
Zaten bu eksiklik halkı yeni arayışlara itmiş. 20 yıl, 30 yıl davasına hizmet etmiş, kendini o davanın hizmetkârı, diye tarif etmiş ama bir anda geçmişini silip atmışları başa getirdi.
Millet yanlış mı yaptı? Bu soruya herkes kendisine göre cevap verebilir. Ama bilgiler, belgeler ve matematik yalan söylemez. Sadece bir örnek;
Maliye Bakanına bir soru önergesi veriliyor. AKP iktidarında kamuya ait olan malların akıbeti soruluyor. Bakan Mehmet Şimşek'in cevabı 10 yılda Türkiye'de ne olduğunu gösteriyor…     
CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk'ün soru önergesine yanıt veren Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Hazine'nin 18 Kasım 2002 tarihinden bu güne kadar 81 ilde 134 bin 907 taşınmaz satıldığını açıkladı.
Şimşek; " Satışlarda 796 bin 773 metrekare taşınmaz satıldı. Bu satışlar sonucunda 3 milyar 472milyon 972 bin 489 TL gelir elde edildi" dedi.
93 adet ufak kamu malı da biz eklersek AKP 10 yılda 135 bin, devletin taşınmaz malını satmış. Kaç liraya? 3 Milyar 473 milyon liraya.
Yazık değil mi ya! Yazık değil mi?
Bu satılanların çoğu yabancılara gitti. Sadece bir kıyas yap vatandaşım; 99 depreminden sonra, hükümetlerin deprem vergisi adı altında bizlerden aldığı para ne kadardı? 31 Milyar TL. Deprem için toplanan bu para AKP'ye sorulunca; Yol yaptık, demişlerdi.   
99'dan bugüne farkında olmadan, devlete bizler 31 Milyar TL vermişiz. Hükümet ise 135 bin devlet malını yaklaşık 3,5 Milyar TL'ye satmış.
Ey AKP! Keşke bu kamu mallarını satmasaydınız. 10 yılda sırf Ramazan ayında bu millet seve sev 3,5 milyarı devletine verirdi. 135 bin devlet taşınmazı da yine devletin yani milletin olarak kalırdı.