"İzmir İktisat Kongresi", Yunan'ın İzmir'de denize dökülmesinden yaklaşık beş ay, İngiliz'in İstanbul'u terk etmesinden yaklaşık dört ay sonra ve Lozan görüşmelerinin kesintiye uğradığı günlerde toplandı.
Kongrenin toplanmasına karşı, TBMM'de Trabzon Mebusu Ali Şükrü öncülüğündeki muhalefet grubunun da direncini unutmamak lazım...
Kongrenin toplandığı günlerde İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon, İsmet İnönü'ye:
"Konferanstan bir neticeye varacağız. Ama memnun ayrılmayacağız. Hiçbir işte bizi memnun etmiyorsunuz. Hiçbir dediğimizi kabul etmiyorsunuz, hepsini reddediyorsunuz. En nihayet şu kanaate vardık ki, ne reddederseniz hepsini cebimize atıyoruz. Memleketiniz haraptır. Harap bir memleketi nasıl kurtaracaksınız? İhtiyaç sebebiyle yarın para istemek için karşımıza gelip diz çöktüğünüz zaman, bugün reddettiklerinizi cebimizden birer birer çıkartıp size göstereceğiz" diyerek tehditler savuruyordu.
İşte bu ortamda yapılan İzmir İktisat Kongresi, yedi düveli dize getiren Mustafa Kemal Paşa'nın müthiş öngörüsünün ürünüdür.
Lider olayların gidişatına kapılmaz, bilakis kendisi yön verir, rotasını kendisi belirler. Lider, geleceği öngören, ufku açık, öteleri seyredebilen bu vasıflarıyla diğerlerinden ayrılan özel insandır. İşte Gazi Mustafa Kemal Atatürk, o "özel insan"dır.
İzmir İktisat Kongresine köylüler, çiftçiler, tüccarlar, sanayiciler, kısacası halkın her kesiminden temsilcilerin oluşturduğu 1135 kişi katıldı.
Mustafa Kemal Paşa kongrenin açış konuşmasının başlarında delegelere şöyle seslendi;
"Memleketimizin, milletimizin halini, ihtiyacını ve milletimizin emellerini, üzüntülerini yakından biliyorsunuz. Herkesten daha iyi biliyorsunuz. Sizin söyleyeceğiniz sözler, alınması gereğini söyleyeceğiniz önlemler; doğrudan doğruya halkın dilinden söylenmiş gibi kabul olunur. Bu, en büyük doğrudur. Zira halkın sesi, hakkın sesidir."
Ve geçmişten verdiği örneklerle milleti esaret altına alan yanlışlardan bahsettikten sonra şu müthiş ifadeyi söylüyor;
"Efendiler, kılıç kullanan kol yorulur, sonunda kılıcı kınına koyar ve belki kılıç o kında küflenmeye, paslanmaya mahkûm olur. Lâkin saban kullanan kol; gün geçtikçe daha fazla kuvvetlenir ve daha çok kuvvetlendikçe daha çok toprağa sahip olur."
Mustafa Kemal Paşa, yüzyıllardır milletin başına bela olan, kapitülasyonlarla yabancılara tanınmış ayrıcalıkların kaldırılması gerektiğini ısrarla vurgulamıştır ve milli bir iktisat görüşüyle birlikte bu husus kongrede ön plana çıkmıştır.
Henüz devlet ilan edilmeden düzenlenen bu kongrede Atatürk'ün müthiş liderlik vasfını görürsünüz. Bakın ne diyor;
"Yeni Türkiye'mizi layık olduğumuz düzeye eriştirebilmemiz için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü, zamanımız tamamen bir ekonomi devresinden başka bir şey değildir.
Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmamışlarsa, meydana gelen zaferler devamlı olamaz.
Ekonomi demek, her şey demektir, yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne lazımsa onların hepsi demektir. Ziraat demektir, ticaret demektir, çalışma demektir, her şey demektir."
İzmir İktisat Kongresinin 98. yılında o gün ortaya konulmuş olan Milli İktisat hamlesi, Türkiye'nin tam bağımsız bir ülke olma yolundaki en önemli adımlarından biridir.
Lord Curzon ve benzerlerinin tehditleri her daim olmuştur, olacaktır.
Ama siz Atatürk gibi bir duruş ve öngörü ortaya koyar, tedbirleri alırsanız bu tehditler sinek vızıltısından öteye geçemez.
- Atatürk olmasaydı! / 22.09.2023
- Dikkat! Konu Anayasa / 15.09.2023
- Sohbet ‘spaces’ odası izlenimleri / 08.09.2023
- Hatırlıyor musunuz? / 01.09.2023
- Haydar Baş olmak / 14.04.2023
- Kitap, ama hangi kitap? / 15.01.2022
- Bırakın gençler konuşsun… / 08.01.2022
- Gözlerdeki ışıltı / 01.01.2022
- Eserinizle gurur duyabiliyor musunuz? / 29.11.2021