Kırmızı keçeden önü altın sırmalı ceketim, beyaz pileli eteğim, subay şapkasına benzeyen beyaz şapkam ve trompetimle artık ben de bando takımının bir parçasıydım. Tek bir vuruş kaçırmadan yanlış yapmadan yürüyorduk, ilçemizin sokaklarında. Adımlarımız, vuruşlarımız, kıyafetlerimiz aynı sanki tek bir vücut olmuşuz gibi, kalplerimizde taşıdığımız heyecan da aynıydı. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı gündü, bugün millet iradesinin ülkeyi yönetmeye hak kazandığı gündü. Atatürk bu özel günü niye büyüklere değil de çocuklara emanet etmişti?
* * *
Bu yıl bizi ilçedeki önemli konumlara görevlendirdiler, Kaymakamlığa, Belediye Başkanlığına ve İlçe Emniyet Müdürlüğüne. Ben bir günlük Emniyet Amiri olacaktım. Çok heyecanlıydım. Polis telsizi, polis radyosu, ilginçti doğrusu.
* * *
Mehmet Abi aylardır çalıştırıyordu bizi ve sipariş verilen kıyafetlerimiz de gelmişti sonunda. Her şeyimizin bir anlamı vardı, erkekler kartal, kızlar da sülün gibi olmalıydı. Bütün hareketlerde bir uyum ve zarafet olmalıydı. Yaşımız küçüktü belki ama halimiz çok büyüktü. Biz 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftası kapsamında yapılacak olan yarışmada Bozdoğan İlkokulunu temsil edecektik. Koyu pembe ince kadifeden işlemeli cepkeni, altında yere kadar tozpembe eteği ve hayal gibi uçuşan örtüsü ile kıyafetimiz çok güzeldi. Erkeklerin kıyafetleri simsiyahtı. Tozlukları kemerleri ve başlıkları ile tam bir ekip olmuştuk.
Bayram sonunda gelmişti. Şiirler okundu, konuşmalar yapıldı, efeler gösterilerini yaptı. Meydanın etrafı tıklım tıklımdı. İlçedeki herkes Bayrama gelmişti. Sıra bize geldiğinde ise herkes sessizliğe bürünmüştü. İnsanlar ahengi bozmamak için konuşmuyor, kıpırdamıyor, sadece bizi izliyorlardı.
* * *
Birinci sınıfa kayıtsız gitmiştim. Bir numaram bile yoktu hala. Ve 23 Nisan da gelmişti, belki de bu yılın en güzel günü. Annem bana beyaz çok güzel bir kıyafet dikmişti bayram için. Sabah büyük bir heyecanla erkenden uyandım. Halam saçlarımı yaptı ve bayrama koştum.
* * *
Bu bayram şiiri ben okuyacağım. Badem ağacının dalları beni bekler, her zamanki yerimde çalışıyorum.
* * *
Yıllar sonra eski fotoğrafları karıştırırken bir fotoğraf dikkatimi çekti. Benim şiir okuduğum meydanda, benim okuduğum kürsüde bana benzeyen biri şiir okurken çekilmiş ama bu ben olamam. Bu kurdeleyi taktığımı hiç hatırlamıyorum, hem bu resim siyah beyaz benim böyle bir resmim yok ki! Bu kim? Meğer o annemmiş. O da 23 Nisan'da şiir okumuş.
* * *
Büyük oğlum üç yaşında Bozdoğan'dayız. Annem çocuğu kucakladığı gibi ön balkona koştu. Balkon Hükümet Konağını görüyor, şehrin tam merkezinde. Hayırdır anne ne oldu, dedim? Çocuğa Geçit törenini göstereceğim, dedi.
İşte bizim ilçemizde bayram sevinci böyle bir şeydi.
Yıllar sonra Prof. Dr. Haydar Baş Hocam çocukluğundaki bayramları anlatıyordu, nasıl heyecanla bayrama koştuklarını, o zaman anladım ki, benim ülkemde bayram sevinci böyle bir şeydi.
Bin türlü bahane ile Bayramlarımız iptal edilse de Genel Başkanımızdan herhangi bir üyemize kadar, Bağımsız Türkiye Partisi'ne gönül vermiş tek bir insanımızın olduğu her yerde bayram sevinci yaşamaya devam edecek.
Çünkü Atatürk bu bayramı, Ulusal Egemenliği, TBMM'ni çocuklara emanet etti ve biz içimizdeki o saf temiz çocuğu hiç kirletmedik.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun.
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu / 21.07.2023
- Özlemle / 14.04.2023
- Asgari ücret müjde mi, hayal kırıklığı mı? / 26.12.2022
- Kader / 18.10.2022
- Şaka değil, kapıdaki açlık / 25.07.2022
- Allah’ım afetsiz ver / 11.07.2022
- Haydar Baş Üniversitesi -II- / 23.04.2022
- Haydar Baş üniversitesi / 14.04.2022
- Ata’nın huzurunda / 25.03.2022