23 Temmuz Erzurum Kongresi başlıyor -1-
Bu kongre önce 10 Temmuz’da Vilayet-i Şarkıyye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olarak yapılacakken, bu mümkün olmamış ve 23 Temmuz’a sarkmıştı
23.08.2025 00:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Bu kongre önce 10 Temmuz'da Vilayet-i Şarkıyye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olarak yapılacakken, bu mümkün olmamış ve 23 Temmuz'a sarkmıştı.
Yani Vilayet-i Şarkıyye delegelerinin kongresi idi ve Mustafa Kemal bu delegeler arasında bulunmamaktaydı. Dahil olabilmesi için cemiyetin kurucusu Hoca Raif Efendi devreye girdi:
"… Hoca Raif Efendi'nin başkanlığında bulunan Erzurum Vilayat-ı Şarkıyye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti'nin bir içtimaı sonunda Mustafa Kemal Paşa'dan bir tezkere ile heyet-i faale reisliğini kabul etmesi rica edilmiş ve kendisine beş iş arkadaşı da gösterilmişti.
Bu beş arkadaş: Hoca Raif Efendi (Heyet-i Temsiliye azası ve Erzurum Milletvekili), emekli binbaşı Süleyman, Kazım, Necati (Erzurum'da çıkan Albayrak gazetesi müdürü), Dursun Beyzade Cevat (maarifçi ve halen Erzurum Milletvekili) beylerdi.
Hüseyin Rauf Bey de heyet-i faale ikinci reisliğine seçilmişti. Heyet-i faaleyi bu şekilde seçen cemiyet, İstanbul'da bulunan umumi merkeze de bir telgraf çekerek kongrede umumi merkez adına rey, mütalaa, hak ve yetkilerinin Mustafa Kemal Paşa'ya verilmesini rica etmişti.
Bütün bu hareket ve teşebbüslere önayak olan Hoca Raif Efendi ile vatansever arkadaşları idi.
"… Mütevazı mektep binasının salonu güzel hazırlanmış, bir de kürsü yapılmıştı. Delegeler mektep sıralarında oturuyorlardı.
Her türlü emniyet tedbiri de alınmış ve Ravlenson'un tehdidi hesap harici tutulmamıştı. Ayrıca Recep Zühtü (eski milletvekillerinden) Cevat Abbas (Paşa'nın yaveri ve merhum Bolu Mebusu), Şevket (Bilecik eski Mebusu) Beyler de ayrıca kapıda muhafız olarak yer almış bulunuyorlardı. En önce yoklama yapıldı."
Yalnız Elaziz ve Diyarbekir delegeleri yoktu. 57 delege hazır bulundu.
Erzurum Kongresi'ne katılan din adamları ise şöyleydi:
Erzurum Kongresi'nin açılış ve kapanış duasını yapan Şiran Delegesi Müftü Hasan Efendi, Müftü Hacı Hafız Mehmet Cemil ve Müderris Hafız Cemil Efendiler, Erzincan Delegesi Meşahiyten Hacı Fevzi Efendi, Sivas Delegesi Müderris Fazullah Efendi, Kuruçay Delegesi Müftü Şevki Efendi, Of Delegesi Müftü Yunus Efendi, Kelkit Delegesi Müftü Osman Efendi, Rize Delegesi Hoca Necati Efendi, Diyarbakır Delegesi Müftü Hacı İbrahim Efendi."
7 Ağustos 1919'da kongre reisi Mustafa Kemal Paşa tarafından kongrenin sonunda söylenen nutkun tamamı Kansu'nun hatırlarında vardır.
Bir bölümünü vereceğimiz bu nutuk, tarihî değerdedir. Zira kurtuluşun ilk ciddi adımı bu nutukla olacaktır:
"… Gün geçtikçe artan bir şiddetle hukuk-u hilafet ve saltanat, haysiyet-i hükûmet, izzet-i nefs-i millîmiz tecavüz ve taaddilere uğradı. Teba-i Osmaniye'den olan Rum ve Ermeni anasırı gördükleri teşvik ve müzaheretin netayiciyle, namus-u millîmizi cerihedar edecek taşkınlıklardan başlıyarak nihayet hazin ve kanlı safhalara girinceye kadar küstahane tecavüzata koyuldular…
(…) Onların tatbikatına, İtilaf Devletleri'nce başlanmıştır. İnkisam-ı vatan mevzuu bahis ve karar olarak vilayât-ı şarkiyemizde Ermenistan ile Adana ve Kozan havalisinde Kilikya nam Ermenistan, garbi Anadolu'nun İzmir ve Aydın havalisinde Yunanistan, Trakya'da payitahtımızın kapısına kadar kezalik Yunanistan, Karadeniz sahillerinde Pontus krallığı ve ondan sonra kalan bakıye-i aksam-ı vatanda da ecnebi işgal ve himayesi başlamıştır.
(…) Bu tatbikat bu anda gözümüzün önünde hazin bir sûrette cereyan ediyor: İzmir, Aydın, Bergama, Manisa ve havalisinde şimdiye kadar binlerle anaların, babaların, kahramanların, çocukların revan olan hun-u paki, Aydın gibi Anadolu'nun en güzide bir şehrinin Yunanlıların zalim ve ateşin tahribatına kurban olduğu, muhtelif aksam-ı memleketin İtalyan ve saire işgali altına alınışı ve dahile doğru elim bir sûrette muhaceret yapılması, elbette gayret-i İlahiye ve gayret-i milliyeye dokunmuştur.
(…) Müdafaa-i Hukuk-u Milliye ve Muhafaza-i Hukuk-u Milliye ve Müdafaa-i Vatan ve Müdafaa-i Hukuk-u Milliye ve Redd-i İlhak gibi muhtelif namlarla fakat aynı mukaddesatın temin-i sıyaneti için tebarüz eden millî cereyan, bütün vatanımızda artık bir elektrik şebekesi haline girmiş bulunuyor.
Efendiler! Vaziyet-i umumiye ve hususiye hakkında cümlenizce malum olan bazı hususatı burada tekrar hatırlatmayı faydadan hali bulmuyorum:
1- Dört aydan beri Mısır'da istiklal-i millînin temin ve istirdadı için pek kanlı vakayi ve ihtilalat devam ediyor, nihayet İngilizler tarafından bittevkif Malta'ya götürülmüş olan murahhaslar tahliye olunmuş ve Paris Sulh Konferansı'na azimetlerine muvafakate mecbur olmuşlardır.
2- Hindistan'da istiklal için vasi mikyasta ihtilaller oluyor. Maksad-ı millîlerine vüsul için bankalar, Avrupa müessesatı, demiryolları bombalarla tahrip ediliyor.
Afganistan ordusu da İngilizlerin milliyeti imha siyasetine karşı harbediyor. İngilizlerin bel bağladıkları hudut kabailinin dahi Afganilere iştirak ettiğini ve bu yüzden İngiliz askerlerinin dahile çekilmeğe mecbur olduğunu İngiliz gazeteleri itiraf etmişlerdir.
3- Suriye'de ve Irak'ta İngilizlerin ve ecnebilerin tahakküm ve idaresinden tekmil Arabistan hali galeyandadır. Arabistan'ın her yerinde ecnebi boyunduruğu reddolunuyor. Yalnız refah ve saadet-i memleket için ecnebilerin iktisadî, ümranî, medenî vesaitinden muavenete rıza gösteriliyor. Bağdat ve Şam içtima-ı umumileri her tarafa bu kararı neşretmiştir.
4- Ahiren, devletler arasında hâsıl olan rekabet münasebetiyle İngilizlerin Kafkasya'dan kamilen çekilmesine karar verilmiş ve tatbikat bir müddetten beri başlamıştır. İtalyan kuvvetlerinin Batum tarikıyle Kafkasya'ya gelmesi mukarrer ise de İtalyanlar Kafkasya'daki ahval-i dahiliye münasebetiyle bu kararın tatbikinden korkuyorlar.
5- İstiklal-i millîlerini tehlikede gören ve her taraftan istilaya maruz kalan Rus milleti bu tahakküm-ü umumiye karşı bütün efrad-ı milletinin kudret-i müşterekesiyle çarpışıp umumun malumu olduğu veçhile bu kuvvet kendi memleketleri dahilinde galebe çalmış ve kendi üzerine musallat olan milletleri de daire-i nüfuz ve sirayetine almakta bulunmuştur.
6- Şimdi Kafkas, Azerbaycan ve Gürcistan birbirleriyle ittihad ederek mevcudiyet-i millîyeleri aleyhine yürümek isteyen Denikin ordusunu harben tazyik ve Karadeniz sahiline sürmüştür.
7- Ermenistan'a gelince… Bir fikr-i istila perverde eden Ermeniler, Nahcivan'dan Oltu'ya kadar bütün ahali-i İslamiyeyi tazyik ve bazı mahallerde katliam ve yağmagerlikte bulunuyorlar…" devam edecek (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Yani Vilayet-i Şarkıyye delegelerinin kongresi idi ve Mustafa Kemal bu delegeler arasında bulunmamaktaydı. Dahil olabilmesi için cemiyetin kurucusu Hoca Raif Efendi devreye girdi:
"… Hoca Raif Efendi'nin başkanlığında bulunan Erzurum Vilayat-ı Şarkıyye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti'nin bir içtimaı sonunda Mustafa Kemal Paşa'dan bir tezkere ile heyet-i faale reisliğini kabul etmesi rica edilmiş ve kendisine beş iş arkadaşı da gösterilmişti.
Bu beş arkadaş: Hoca Raif Efendi (Heyet-i Temsiliye azası ve Erzurum Milletvekili), emekli binbaşı Süleyman, Kazım, Necati (Erzurum'da çıkan Albayrak gazetesi müdürü), Dursun Beyzade Cevat (maarifçi ve halen Erzurum Milletvekili) beylerdi.
Hüseyin Rauf Bey de heyet-i faale ikinci reisliğine seçilmişti. Heyet-i faaleyi bu şekilde seçen cemiyet, İstanbul'da bulunan umumi merkeze de bir telgraf çekerek kongrede umumi merkez adına rey, mütalaa, hak ve yetkilerinin Mustafa Kemal Paşa'ya verilmesini rica etmişti.
Bütün bu hareket ve teşebbüslere önayak olan Hoca Raif Efendi ile vatansever arkadaşları idi.
"… Mütevazı mektep binasının salonu güzel hazırlanmış, bir de kürsü yapılmıştı. Delegeler mektep sıralarında oturuyorlardı.
Her türlü emniyet tedbiri de alınmış ve Ravlenson'un tehdidi hesap harici tutulmamıştı. Ayrıca Recep Zühtü (eski milletvekillerinden) Cevat Abbas (Paşa'nın yaveri ve merhum Bolu Mebusu), Şevket (Bilecik eski Mebusu) Beyler de ayrıca kapıda muhafız olarak yer almış bulunuyorlardı. En önce yoklama yapıldı."
Yalnız Elaziz ve Diyarbekir delegeleri yoktu. 57 delege hazır bulundu.
Erzurum Kongresi'ne katılan din adamları ise şöyleydi:
Erzurum Kongresi'nin açılış ve kapanış duasını yapan Şiran Delegesi Müftü Hasan Efendi, Müftü Hacı Hafız Mehmet Cemil ve Müderris Hafız Cemil Efendiler, Erzincan Delegesi Meşahiyten Hacı Fevzi Efendi, Sivas Delegesi Müderris Fazullah Efendi, Kuruçay Delegesi Müftü Şevki Efendi, Of Delegesi Müftü Yunus Efendi, Kelkit Delegesi Müftü Osman Efendi, Rize Delegesi Hoca Necati Efendi, Diyarbakır Delegesi Müftü Hacı İbrahim Efendi."
7 Ağustos 1919'da kongre reisi Mustafa Kemal Paşa tarafından kongrenin sonunda söylenen nutkun tamamı Kansu'nun hatırlarında vardır.
Bir bölümünü vereceğimiz bu nutuk, tarihî değerdedir. Zira kurtuluşun ilk ciddi adımı bu nutukla olacaktır:
"… Gün geçtikçe artan bir şiddetle hukuk-u hilafet ve saltanat, haysiyet-i hükûmet, izzet-i nefs-i millîmiz tecavüz ve taaddilere uğradı. Teba-i Osmaniye'den olan Rum ve Ermeni anasırı gördükleri teşvik ve müzaheretin netayiciyle, namus-u millîmizi cerihedar edecek taşkınlıklardan başlıyarak nihayet hazin ve kanlı safhalara girinceye kadar küstahane tecavüzata koyuldular…
(…) Onların tatbikatına, İtilaf Devletleri'nce başlanmıştır. İnkisam-ı vatan mevzuu bahis ve karar olarak vilayât-ı şarkiyemizde Ermenistan ile Adana ve Kozan havalisinde Kilikya nam Ermenistan, garbi Anadolu'nun İzmir ve Aydın havalisinde Yunanistan, Trakya'da payitahtımızın kapısına kadar kezalik Yunanistan, Karadeniz sahillerinde Pontus krallığı ve ondan sonra kalan bakıye-i aksam-ı vatanda da ecnebi işgal ve himayesi başlamıştır.
(…) Bu tatbikat bu anda gözümüzün önünde hazin bir sûrette cereyan ediyor: İzmir, Aydın, Bergama, Manisa ve havalisinde şimdiye kadar binlerle anaların, babaların, kahramanların, çocukların revan olan hun-u paki, Aydın gibi Anadolu'nun en güzide bir şehrinin Yunanlıların zalim ve ateşin tahribatına kurban olduğu, muhtelif aksam-ı memleketin İtalyan ve saire işgali altına alınışı ve dahile doğru elim bir sûrette muhaceret yapılması, elbette gayret-i İlahiye ve gayret-i milliyeye dokunmuştur.
(…) Müdafaa-i Hukuk-u Milliye ve Muhafaza-i Hukuk-u Milliye ve Müdafaa-i Vatan ve Müdafaa-i Hukuk-u Milliye ve Redd-i İlhak gibi muhtelif namlarla fakat aynı mukaddesatın temin-i sıyaneti için tebarüz eden millî cereyan, bütün vatanımızda artık bir elektrik şebekesi haline girmiş bulunuyor.
Efendiler! Vaziyet-i umumiye ve hususiye hakkında cümlenizce malum olan bazı hususatı burada tekrar hatırlatmayı faydadan hali bulmuyorum:
1- Dört aydan beri Mısır'da istiklal-i millînin temin ve istirdadı için pek kanlı vakayi ve ihtilalat devam ediyor, nihayet İngilizler tarafından bittevkif Malta'ya götürülmüş olan murahhaslar tahliye olunmuş ve Paris Sulh Konferansı'na azimetlerine muvafakate mecbur olmuşlardır.
2- Hindistan'da istiklal için vasi mikyasta ihtilaller oluyor. Maksad-ı millîlerine vüsul için bankalar, Avrupa müessesatı, demiryolları bombalarla tahrip ediliyor.
Afganistan ordusu da İngilizlerin milliyeti imha siyasetine karşı harbediyor. İngilizlerin bel bağladıkları hudut kabailinin dahi Afganilere iştirak ettiğini ve bu yüzden İngiliz askerlerinin dahile çekilmeğe mecbur olduğunu İngiliz gazeteleri itiraf etmişlerdir.
3- Suriye'de ve Irak'ta İngilizlerin ve ecnebilerin tahakküm ve idaresinden tekmil Arabistan hali galeyandadır. Arabistan'ın her yerinde ecnebi boyunduruğu reddolunuyor. Yalnız refah ve saadet-i memleket için ecnebilerin iktisadî, ümranî, medenî vesaitinden muavenete rıza gösteriliyor. Bağdat ve Şam içtima-ı umumileri her tarafa bu kararı neşretmiştir.
4- Ahiren, devletler arasında hâsıl olan rekabet münasebetiyle İngilizlerin Kafkasya'dan kamilen çekilmesine karar verilmiş ve tatbikat bir müddetten beri başlamıştır. İtalyan kuvvetlerinin Batum tarikıyle Kafkasya'ya gelmesi mukarrer ise de İtalyanlar Kafkasya'daki ahval-i dahiliye münasebetiyle bu kararın tatbikinden korkuyorlar.
5- İstiklal-i millîlerini tehlikede gören ve her taraftan istilaya maruz kalan Rus milleti bu tahakküm-ü umumiye karşı bütün efrad-ı milletinin kudret-i müşterekesiyle çarpışıp umumun malumu olduğu veçhile bu kuvvet kendi memleketleri dahilinde galebe çalmış ve kendi üzerine musallat olan milletleri de daire-i nüfuz ve sirayetine almakta bulunmuştur.
6- Şimdi Kafkas, Azerbaycan ve Gürcistan birbirleriyle ittihad ederek mevcudiyet-i millîyeleri aleyhine yürümek isteyen Denikin ordusunu harben tazyik ve Karadeniz sahiline sürmüştür.
7- Ermenistan'a gelince… Bir fikr-i istila perverde eden Ermeniler, Nahcivan'dan Oltu'ya kadar bütün ahali-i İslamiyeyi tazyik ve bazı mahallerde katliam ve yağmagerlikte bulunuyorlar…" devam edecek (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.