29 Haziran 1915 Sığındere vuruşması

28-29 Haziran gecesinde Sığındere'deki Türk birliklerine komutan olarak Faik paşa atanır. 5. Ordu Komutanı Liman Paşa hemen saldırı emrini verir. Fakat Faik Paşa, Liman Paşa'ya saldırıya hazırlanıyorum diye cevap verir. Hemen saldırıya geçmez.Faik Paşa hemen saldırıya geçemezdi. Çünkü daha önce bu şekilde yapılan saldırılarda Türk birlikleri çok ağır kayıplar vermişti. Hemen saldırıya geçmemesinin birinci sebebi budur. Sığındere'ye geceleyin yeni takviye birlikler gelmişti. Bu asker ve subaylar çevreyi bilmiyordu. Planı bilmiyorlardı. Faik Paşa, hiç olmazsa bu birliklerin saldırıda bulundukları araziyi gündüz gözü ile görmelerini istedi. 28-29 Haziran gecesi yapılan saldırıda 11. Tümen birlikleri karışmıştı. Askeri bir düzen kalmamıştı. Saldırı yapmak için önce askeri düzenin sağlanması, birliklerin, plana göre yerleştirilip, görevlendirilmesi gerekiyordu.Faik Paşa gerekli askeri hazırlıkları yaptıktan sonra 29 Haziran sabahı saldırıya başlar. Saldırının amacı: Kaybedilen Türk siperlerini geri almaktır. Saldırıda Çanakkale Ruhu ile coşan, vatanı için öldürmeyi düşünürken ölümü göze alabilen Türk askeri karşısında İngilizler geri çekilir. Siperlerimizi tekrar geri alırız. Ama İngiliz askerinin yenilerek geri çekilmesinden sonra başlayan donanma ateşi ile yeniden ağır kayıplar verilmeye başlanır. Faik paşa kıyımı önlemek için saldırıyı durdurur. Liman Paşa kayıp verilse dahi saldırının devamını ister.Halbuki her saldırının bir amacı veya hedefi vardır. Ateş üstünlüğüne karşı yapılan saldırının hedefi ancak daha da önceleri olduğu gibi askerin kırımıdır. Bu nedenle saldırıya devam etmez. Askeri saldırıya hazırlayabilmek için gerekli hazırlıkları yapmaya başlar. Çünkü onun da bir komutan olarak askerine karşı sorumlulukları vardır. Bunların en önemlisi ise askerini korumaktır. Çünkü bu ordunun, 29 Haziran sabahı yaptığı saldırı ile verdiği kayıp 7900 şehittir.İngiltere, Çanakkale Savaş'ları devamınca Yunanistan'ı Emperyalist bir amaçla Osmanlıya karşı kullanmak ister. Venizelos taraf olduysa da,Kral ve Yunan Ordusu bu düşünceye karşıdır. Daha ziyade yansız bir politika izlerler. Yunan denizcilerini taşıma işlerinde kullanıp kendi yanlarına çekmeye çalışırlar. Yunan gençlerinden kurdukları ve silahlandırdıkları çeteleri Batı Anadolu kıyılarına çıkartarak Türk halkına rahatsızlık verdirirler. Fakat bazı Yunan denizcileri de, yüksek para karşılığı Türk'ler ve Almanların mallarını taşıyorlardı. Bu durumu yakalayan İngiliz amiralliği bütün Yunan Gemilerini Mondros limanında toplayarak sadece bizim için çalışacaksınız diyerek baskı yaparlar. Yunan Hükümeti de 29 Haziran 1915'de Osmanlı hükümetine bir nota gönderir: "Osmanlı ve Alman mallarını taşıyan Yunan Gemilerinin hepsinin İngiliz Amiralliği tarafından tutuklandı. Şimdi Mondros'talar. İngiliz'in amacı baskıda bulunarak halkı, barışta kalmak isteyen Hükümetten soğutmak istiyor."Yukarıdaki belgede görüldüğü gibi İngiltere gibi ayni emperyalist mayadan yoğrulmuş bulunan Amerika ve Avrupa Birliğine üye devletler 1915'de olduğu gibi, bizim iç işlerimize karışmaya kalkıyorlar. Üstelik de resmen tehdit ediyorlar. Bu tehditlerin hepside Atatürk Milliyetçilerine vız gelir. Mustafa Kemal Atatürk Türk bağımsızlık savaşı sonunda altı temel ilke üzerinde tam bağımsız milli bir devlet kurmuştur. Bu temel ilkeler şunlardır: Cumhuriyetçilik-Milliyetçilik-Laiklik-Halkçılık-Devletçilik-İnkılapçılık'tır. Bu temel ilkelerden bazıları uygulanmadığı zaman Türkiye siyasi ve ekonomik bunalıma girer. Mevcut Ak Parti Hükümeti bu ilkelerin hiç birisini uygulamamıştır. Bu nedenle ülkem bunalım içindedir. Bu bunalımı hukuki kurumlarımızla kendi kendimize aşmaya çalışıyoruz. Kimse karışamaz.