Seçim yaklaşıyor, gündem hareketli. Siyasi partiler seçim çalışmalarından çok, birbirleriyle olan atışmalarıyla gündemdeler. Aynı partiye mensup olanlar dahi, birbirilerini deşifre edip, aslında var olan oyunları, hak ve adalet için değil de, menfaatleri için ortaya çıkarıyorlar.Kimse sorundan ve çözümden bahsetmiyor. Yaşanan kriz ve buhran o kadar monotonlaşmış ki, insanlar artık bu durumu rutin olarak görüyor. Dolayısıyla "böyle gelmiş, böyle gider mantığıyla" geleceğe dair hiçbir beklenti ve ümit beslemiyorlar.Gözlerini karanlığa öylesine alıştırmışlar ki, aydınlıktan kaçar olmuşlar.Fakat her gecenin sonunda güneşin doğup, aydınlanmanın olacağı aşikâr ve mutlaktır.Geçen gün dokuzuncusu düzenlenen "Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi" bize artık güneşin doğduğunu ve bu aydınlanmanın dünyayı kuşatacağını ispatladı. Kongreyi izlerken, aklıma Türkçe dersinde gördüğümüz "5N,1K" soruları geldi. Her sorunun sonunda "Prof. Dr. Haydar Baş" cevabına ulaştım.Ne? Ne zaman? Nerede? Nasıl? Ne için? Kim?Çözüm neydi? Milli Ekonomi Modeli?Bu çözüm nasıl kurtuluş reçetesi olarak kullanılacaktı? Sosyal Devlet-Milli Devlet anlayışıyla?Peki, BRICS ülkelerinde uygulanmaya başlayan bu çözüm, ne için, kendi ülkemizde uygulanmadı, uygulanmıyor? İşte bunun cevabı çok acı! Çünkü dünyayı aydınlatan ve yüzyılların en büyük tezi olan bu modelin sahibini, kendi halkından saklıyorlar. Medya kuruluşları onu tek bir kare dahi göstermeyerek, bu tezi gündem etmemek ve görmezden gelmek için can çekişiyor.Peki, ne zamana kadar görmezden gelip, kaçacaklarını sanıyorlar? Dünya uyandı. Birçok ülke çözümün bu modelle olacağını gördü, bu adreste birleşmeye başlıyor. Nereye kadar bundan kaçabilirler ki?Artık tüm sorular, "Prof. Dr. Haydar Baş" cevabıyla aydınlanıyor. Tüm çıkmazlar onun varlığıyla, sonsuzlaşıyor.O zaman 1K sorusunu sormanın tam zamanı! Kimdir Prof. Dr. Haydar Baş?Buna verilecek en kısa cevap dahi, sayfalar dolusu makaleler oluşturur. Ama biz âcizane bir özetle tarif edersek; vatanını, milletini ve tüm insanlığı benliğinden üstün gören, hayatını bu değerlere adayan, her çalışmasının sonunda bu değerlere ne kadar faydam var diyerek, kendini sorgulayan, dik duruşuyla, kendinden emin oluşuyla, söylediği ve savunduğu her sözünü kaynaklarla ispat edişiyle, yorulmadan, yılmadan mücadele eden, bu meziyetleri Hak'tan alan, imanıyla şaha kalkan kişidir, Prof. Dr. Haydar Baş."Korkmaz İbrahim olan, Nemrut'un ateşinden" diyerek, cesaretine hayran olunan kişidir, Prof. Dr. Haydar Baş."Ben bu yola çıkmadan başıma kına yakıp geldim" diyerek, teslimiyetine gıpta edilen kişidir Prof. Dr. Haydar Baş."Ben sizden oy dilenmeye gelmedim, sizi kurtarmaya geldim" diyerek, asaletine imrenilen kişidir, Prof. Dr. Haydar Baş."Ben bu işi yaparım" diyerek, kendinden eminliğine, emin eyleyen kişidir, Prof. Dr. Haydar Baş. Bu güneş doğdu. Artık karanlıklar kaybolacak. Ve tüm dünya bu güneşle aydınlanacak. Bu güneşin adıdır, Prof. Dr. Haydar Baş?
Behiye Alioğlu / diğer yazıları
- Egoist miyiz? / 04.07.2019
- Çok komik / 18.01.2019
- Kilis'ten İzmir'e bir tümevarım / 25.05.2017
- Mekanikleşen kadın / 10.03.2017
- Her çocuk bizimdir / 22.02.2017
- İçindeki mutlu dünyanı keşfet! / 23.11.2016
- Gitmek mi zor kalmak mı? / 25.09.2016
- İlmin amacı / 23.08.2016
- Annenin görevi nedir? / 06.08.2016
- Yaklaşan kamp heyecanı / 28.06.2016
- Çok komik / 18.01.2019
- Kilis'ten İzmir'e bir tümevarım / 25.05.2017
- Mekanikleşen kadın / 10.03.2017
- Her çocuk bizimdir / 22.02.2017
- İçindeki mutlu dünyanı keşfet! / 23.11.2016
- Gitmek mi zor kalmak mı? / 25.09.2016
- İlmin amacı / 23.08.2016
- Annenin görevi nedir? / 06.08.2016
- Yaklaşan kamp heyecanı / 28.06.2016