“Kendim ettim, kendim buldum”

Sofiyim halk içinde tesbîh elimden düşmez,
Dilim ma'rifet söyler gönlüm hiç kabûl etmez!

Boynumda icâzetim riyâ ile taâtim
Endîşem başka yerde gözüm yolum gözetmez!

Söylerim ma'rifeti saluslanırım (hilekârlaşmak) katı   
Miskinliğe gitmeğe gönlümden kibir gitmez!

Hoş dervişim sabrım yok içimde inkârım çok
Kulağımdan gireni hergiz içim işitmez!

Görenler elim öper taca hırkaya bakar,
Şöyle sanırlar beni, zerrece günâh etmez!

Dışımda ibâdâtım sohbetim hoş tâatım,
İç pazara gelince bin yıllık ayyar etmez!

Görenler sofî sanır selâm verir utanır,
Öyle işler başardım el erip de güç yetmez!

Dışım derviş içim boş, dilim tatlı sözüm hoş,
İllâ ben ettiğimi dînin değşiren etmez!

Yunus! Eksikliğini Allah'ına arz'eyle
O'nun keremi çoktur sen ettiğin O etmez...
-Yunus Emre-

"Toprağın hükmü" diye bir yargı vardır Anadolu'da ve bu yargıya binlerce yıllık sorguyla varılmıştır.
İnsan; doğup büyüdüğü, yaşadığı iklimin şartlarına uygun bir bedeni yapıya ve yetiştiği yörenin yazısız yasaları olan ahlâk kurallarına uygun bir karakterle yetişir. Uyum sağlamayan ya meczûptur, ya da toplum tarafından dışlanır.
Şahsen Anadolu toprağının feyz bereketiyle donandığına inananlardanım. Meselâ bu memleketin şimdilerde adına "68 Kuşağı" denilenlerinin gençliklerini ve onların ağabeyleri tescîlli komünistleri hatırlıyorum. Ortaya ilk çıktıklarındaki sol yumruklarını havaya kaldırarak attıkları sloganlarını hatırlıyorum. "Halkız, haklıyız! Putları kıracağız! Tabuları yıkacağız! Bağımsız Türkiye!" diye nara atarlardı!
Bu memleket müşrîk miydi? Putperest miydi veya 68 Kuşağı ve onların ağabeyleri Mücâhid Müslümanlar mıydı?
Bir solcunun, komunistin, marksistin ne işi, ne kavgası olurdu putla, tabuyla?
Son Peygamber Hz. Muhammed Kâbe'deki putları yıkıp; "De ki: Hak geldi, batıl yok oldu" (İsrâ-81) ayetini tebliğ etmedi mi?
1240-1320 yılları arasında yaşayan Yunus Emre'nin yaklaşık 700 yıl evvel yaşadığı coğrafyamızda nelere itirâz ettiğine, nelerden rahatsız olduğuna dikkat eder miyiz?
"Görenler elim öper taca hırkaya bakar,
Şöyle sanırlar beni, zerrece günâh etmez!" tarifli kişi ile imam hatip mezunu, cenâzelerde Kur'ân tilâvet eden, "Ya Allah! Bismillah!"sız kurdelâ kesmeyen, Cuma günleri bulunduğu şehrin trafiğini felç eden, metropollerde trafiği kilitlememek için helikopterle Cuma namazına giden, kilise açılışlarında da "Ya Allah! Bismillah!"ı ihmâl etmeyen; Irak'ta bir milyondan fazla müslümanı katleden, kaçıp camiye sığınan müslümanın kafasına camide kurşun sıkan, yüz binlerce müslüman kadına-kıza tecavüz eden Haçlı askerlerine duâ eden kişi ile ne kadar benziyor farkında mıyız?
"Görenler sofî sanır selâm verir utanır,
Öyle işler başardım el erip de güç yetmez!" dizesindeki fâili yani özneyi ben değil "o" edersek; "Öyle işler başardı ki el erip güç yetmez!" diye okursak BOP Eş Başkanı Başbakanı tarif etmiyor mu?
Allah için, hakkını teslim edelim ki BOP Eş Başkanı'nın yaptıklarını, kolay kolay dinini bu memlekette 700 yıl önce de yapanlar da olmalı ki Yunus;
"Dışım derviş içim boş, dilim tatlı sözüm hoş,
İllâ ben ettiğimi dînin değşiren etmez!" diye tarif ederek tarihe emânet etmiş!
Yunus'un da ilham kaynağı ve taklit ettiği kişi olan Hz. Peygamber’in (s.a.v.); "İdârelerin hayırlısı siz ona, o size sevgi gösteren; fenâsı ise siz ondan o sizden nefret eden ve siz ona o size lânet edendir"
ve "Adâleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır" sözlerinden de gereken dersimizi, payımızı almayacak mıyız?
Dünyevî şatafata, bindirme kıtalardan kalabalıklara, her davranışlarından ve sözlerinden teslîmiyetçilikleri belli olan şahıslara itibâr vermekte, itimât etmekte devam mı edeceğiz?
Sonra da; "Kendim ettim, kendim buldum!" sitemiyle kimi, kime şikâyet edeceğimizi de şaşırarak inleyip duracak mıyız?
Ve asıl dikkat edilmesi gereken BAĞIMSIZ TÜRKİYE PARTİSİ'nin Önder ve kadrosuna neden dikkat etmeyiz? Bu aymaz, bu vurdumduymaz, bu eyyâmcı, takîyyeci toplum, biz miyiz? Bu mudur Türk Milleti?
"Rabbim! Şimdi bizi, içimizdeki o beyinsizlerin yaptıkları yüzünden helâk mi edeceksin?" (A'raf-155)