Çanakkale Savaşlarının 90. yıldönümü törenleri sırasında o sırada Çanakkale'de bulunan Avustralya Başbakanı John Howard ve Yeni Zelanda Başbakanı Helen Clark, çoğunlukla Anzak askerlerinin öldüğü kıyı şeridinin kendilerine verilmesini istemişti. Söz konusu teklif Çanakkale'nin burada savaşan 7 ülke tarafından ortak bir yönetimle yeniden ele alınmasını içeriyordu. Teklif, Gelibolu Yarımadası'nın, savaşta büyük kayıplar veren Türkiye, İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda, Fransa, Kanada ve Hindistan arasında oluşturulacak ortak bir Uluslararası Platform tarafından dönüşümlü olarak yönetilmesini ve projenin ikinci safhasında ise, bu ülkelerin en fazla kayıp verdiği bölgeleri kendi gelenek ve göreneklerine göre dizayn etmesi oluşturuyor. 28.04.2005 tarihinde bu köşede bu teklifi değerlendirmiştik ve böyle giderse bu teklifler devam edecektir demiştik.Çok geçmedi yeni bir teklif bu sefer AB cenahından geldi.Mayıs ayının üçüncü haftası "İmtiyazlı ortaklık" formülünün savunucularından Fransa'nın eski Adalet ve Kültür Bakanlarından Jacques Toubon, "Boğazlarda mevcut uluslar arası anlaşmalarının ötesine gidilmesini, Türkiye'nin dış sınırlarının ortaklaşa kontrol edilmesini teklif etti."Halen Avrupa Parlamentosu'nun sağ kanadında yer alan Toubon'un teklifi yalnızca boğazları içermiyor. Türkiye için tam bir ekonomik kayıplar silsilesine dönmüş olan Gümrük Birliği'nin ötesine gidilerek Türkiye, Birliğin ticaret politikasına tek taraflı olarak entegre edilmelidir diyor.Toubon, "AB ile Türkiye arasındaki bir anlaşma yapılarak Türkiye'nin dış sınırlarının ortaklaşa gözetlenmesine olanak sağlanmalı" diye başka bir teklif de getiriyor.Bu teklifleri getirecek kadar haddini bilmeyen AB'ye maalesef cesareti bizim siyasilerimiz vermektedir. Her zaman söylediğimiz gibi böyle giderse dudak uçuklatacak yeni tekliflerin AB ve başkalarından gelmesine şaşırmamak gerekir.Maalesef Türkiye'nin saygınlığı zedelenmiştir. Oysa bu saygınlık kolay kazanılmamıştı. Atatürk döneminde genç Türkiye cumhuriyeti bugünkünden siyasi, ekonomik ve askeri açıdan çok daha zayıf olmasına rağmen saygınlığı ise günümüzle kıyaslanmayacak kadar yüksekti.Devlet olarak çok borcunuz olabilir, ekonominiz zayıf olabilir bunlar çok büyük dezavantajlardır ama bunlara rağmen siyasilerin ortaya koyacakları doğru ve yerinde bir duruş sayesinde saygınlığınız ve itibarınız hiçbir zaman düşmez bilakis yükselir.Ardı arkası kesilmeyen bu taleple dur demenin zamanı artık gelmedi mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024