Bizimkilerin eş başkanlığını yapmakla övündüğü ABD-İsrail ikilisinin Büyük Ortadoğu Projesi ortaya çıktığı ilk günden bu yana taktiksel değişikliklere uğruyor.
Yine öyle oldu ve Biden yeni dış politika yaklaşımlarını ilan etti.
Taktik değişikliği hedefin değiştiği anlamına gelmiyor elbette.
Neydi hedef; 22 İslam ülkesinin sınır ve rejimlerini ABD-İsrail çıkarları doğrultusunda değiştirmek. Bu yönde ilk sinyal dönemin ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı olan (7 Ağustos 2003) Condoleezza Rice'nin The Washington Post gazetesinde yayınladığı "Ortadoğu'yu değiştirmek" başlıklı yazıda verilmiş, sonrasında plan farklı makamlardaki ABD yetkililerince açık edilmişti. Zaten en büyük kanıt zaman oldu. O günden bugüne yaşananlara bakınca fazla söze gerek kalmıyor.
* * *
Evet… ABD hedefe giden yolda taktiksel manevralar yapabilir. Nitekim Nisan 2009'da İstanbul'da üniversite öğrencilerinin sorularını cevaplayan Barack Obama, "Bush'tan farkınız ne olacak, Ortadoğu ve İran konusundaki politikanız nasıl şekillenecek?" sorusuna, "Kişilik olarak Bush'tan farklıyım ama ABD'nin politikaları değişmez" şeklinde cevap vermişti.
O gün bu sözleri söyleyen Obama'nın yardımcısı Joe Biden bugün ABD Başkanı ve ABD'nin herkesçe malum olan sömürü planı bir kez daha ambalaj değiştirerek yeniden sahneye kondu.
* * *
Biden Ulusal Güvenlik Strateji Belgesini açıkladı.
Yeni belgede eskilerden farklı olarak Çin, Hindistan, Rusya ve Avrupa vurgusu yapılıyor. Trump döneminde Çin ile girilen ticaret savaşlarından hep yenilgi ile ayrılan ABD artık bu durumu değiştirmek istiyor. Bunun için de elindeki tüm argümanları ortaya koymaya hazırlanıyor. Bu konu milli paraya kadar uzanan ayrı bir yazı konusu olduğu için detaya girmeyelim, biz dönelim Ortadoğu'ya…
ABD'nin yeni Ulusal Güvenlik Strateji Belgesinde şu ifadeler yer alıyor;
1- Bölgenin sorunlarına çözümün askeri güç kullanmak olduğuna inanmıyoruz ve Orta Doğu'da Amerikan menfaat ve değerlerine ters politikalar izleyen ki ortaklarımıza açık çek vermeyeceğiz. Bu yüzdendir ki Yemen'deki saldırılara verilen ABD desteğini çektik.
2- ABD nihayetsiz savaşlara artık trilyonlarca dolar harcamayacak
3- Afganistan'ın yeniden ABD'ye yönelik terör saldırılarının güvenli limanı olmamasını sağlarken sorumlu bir şekilde ABD'nin Afganistan'daki en uzun savaşını bitireceğiz. Diğer yerlerde, hasımlarımızı caydırıp menfaatlerimizi savunurken, en güçlü askeri varlığımız Hint-Pasifik bölgesi ve Avrupa'da olacak.
4- Orta Doğu'da terör ağlarını bozmak, İran'ın saldırganlığını caydırmak ve diğer önemli ABD menfaatlerini korumak için gerekli miktarda kuvvet bırakacağız.
ABD'nin 4 maddede özetleyebileceğimiz yeni dış politika anlayışı bu şekilde.
Peki, bu ne demek?
Şu demek; Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kaldığı yerden devam edecek ama bunun için ABD artık parasını ve askerini kullanmayacak.
ABD tıpkı Obama döneminde olduğu gibi Arap Baharı benzeri olaylarla bölgede iç savaşı körükleyecek. Bunun için de Şii- Sünni meselesi hiç olmadığı kadar kaşınacak ve İslam dünyası sonu gelmez bir mezhep çatışmasının içine sokulmaya çalışılacak.
ABD, BOP yolunda kendine yeni eş başkanlar türetecek. Bazı ülkeleri parlatırken bazılarını terörist ilan edip iç karışıklıklarla parçalamaya çalışacak. Bu anlamda ilk hedef ülke İran gibi görünse de Washington'un sadık dostu Suudi Arabistan için de çanların çaldığını söyleyebiliriz. ABD'nin bu ülkeyi 4'e bölge planını hatırlatırım.
* * *
Evet… ABD'nin yeni Ulusal Güvenlik Strateji'nden benim naçizane çıkarımlarım bu şekilde. Peki, yeni dönemde Türkiye'yi neler bekliyor?
Bu konuyu da detaya girmeden kısaca özetleyecek olursak;
1- ABD Türkiye'yi S-400'lerden dolayı şuana kadar sadece 3 ülkeyi (Kuzey Kore, Rusya, İran) dahil ettiği hasım ülke kategorisine aldı ve yaptırıma başladı. S-400'leri elinizden çıkarın baskısı giderek yoğunlaşıyor. Bu baskı Ankara'yı Girit Modeli önerisinden geri adım atmak zorunda bıraktı.
2- Suriye'nin kuzeyinde tıpkı Irak'ın kuzeyinde olduğu gibi bir terör devleti kurmak isteyen ABD terör örgütü PKK-YPG'ye desteğini pervasızca artırarak sürdürüyor.
Tüm bunları yapan ABD bir yandan da Türkiye ile bölgede ortak çıkarlara sahip olduklarını söylüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Prince önceki gün, "Türkiye ile ortak çıkarlarımız var. Türkiye ile özellikle Suriye bağlamında ortak çıkarlarımız var. Türkiye ile Suriye'deki ortak çıkarlarımızı gerçekleştirebilmek amacıyla yapıcı bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz" dedi.
Yazımızı şu soru ile bitirelim;
Bizi düşman ülke ilan edip yaptırım uygulayan, sınırlarımızın hemen dibinde terör devleti kurmaya çalışan ABD ile ne tür bir ortak çıkarımız olabilir?
Saygılar…
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021