ABD şimdi de başımıza "kalkan" geçiriyor

Ne zaman ki devlet ve milletin akl-ı selim sahipleri, başlarını iki elleri arasına alarak Türkiye'nin geleceğine dair "medeniyetimiz, asaletimiz, milli menfaat ve temel ilkelerimiz ekseninde" muhasebe ederler, ancak o zaman, Türkiye'nin başına örülmek istenen çoraplar yırtılabilir.Ecnebinin icazetiyle, izni, faizli parası veya vereceği ma'lul aklıyla ne devlet iflah olur, ne millet!Devlet ve millet, kendi geleceği adına kendi çözümünü bizzat kendi aklı ve kudretiyle üretmelidir.Ankara'nın elinde var mı böyle bir çözüm veya proje? Maalesef yok; keşke olsa!Şayet olsa; bir gün AB üfürüğüyle, diğer gün Amerikan dürtüsüyle, bir başka gün IMF çengeliyle sarsılmazdı devlet ve millet.Ankara sadece çözümden mahrum değil, aynı zamanda "çözümü olan vatan evladını görmek"ten de mahrum? İşin can alıcı noktası burası.

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi Modeli tezi, Sosyal Devlet Milli Devlet projeleri, Türk milletinin çözümsüz olmadığını gösteriyor? Dünya bu çözümleri görüyor; lakin Ankara'dakiler görmezlikten gelerek, devlet ve milletin başına onlarca ecnebi çorabının örülmesine imkan tanınıyor?

Prof. Dr. Baş, dış politikada çok önemli bir gerçeğe dikkat çekiyor; Türkiye olarak vatanımızda, sınırlarımızda, bağımsızlığımızda, milletimizin birlik ve bütünlüğünde gözü olmayan ve hesap kurmayanlarla işbirliği geliştirmemiz şarttır.Bu milli duruş, başkalarına düşmanlık edelim, bizi kabul etmeyenlere savaş açalım demek değildir? Bilakis tedbirli olalım, herkesin kendi menfaatlerini gözettiği arenada biz de milli menfaatlerimizi gözetelim, millet ve devletimizin kaynaklarını ecnebiye peşkeş çekmeyelim demektir. Dolayısıyla bugün, hala Misak-i Milli sınırlarımızı tanımayanlarla, bölgemiz, vatanımız ve milletimizin bütünlüğü üzerinde oynamaya kalkışanlarla işbirliği yapmak, stratejik ortaklıklar kurmak, onlardan akıl almak; bile bile devleti ve milleti yok oluşa sürüklemek olur. Bu işi sağcısı da yapsa, solcusu da yapsa, İslamcısı da yapsa, Atatürkçüsü de yapsa durum değişmez; böyle bir ilkesiz duruşun sonucu hep bu yok oluş olur. AB ile, ABD ve IMF ile sürdürülen işbirliği, bu milli perspektiften değerlendirildiği zaman; böyle bir işbirliğinin millete ve devlete asla hayır getirmediği, getirmeyeceği ayan olur. Türk siyaset tarihinde yaşadığımız binlerce tecrübe, bunun somut göstergesidir.Herkes için, bir musibet bin nasihatten daha evla iken; Ankara'dakiler için trilyonlarca musibet, vız geliyor, tırısss gidiyor.O zaman olan millete oluyor.Son gelişmeleri şöyle bir hatırlayın Allah aşkına? ABD, bölgemize çöreklendi; burnumuzun dibine BOP ekseninde paravan ve manivela olarak kullandığı karton Yahudi Kürdistan Devleti'ni kurdu. Türkiye'yi Kuzey Irak'a izinsiz sokmuyor. Dışişleri Bakanlığı raporunda, Türklüğe hakareti serbest bırakan 301. maddeyi değiştirin diyor. "Suriçi İstanbul"da Vatikan benzeri ekümenik din devleti planları yapan Patrik Bartho'nun taleplerini karşılayın diyor.

Aynı ABD, BOP işgalleri ekseninde İran ve sair komşu devletlerle Türkiye'yi karşı karşıya getiriyor.ABD, füze kalkanı projesiyle, BOP kalkanı Türkiye'nin başına geçiriyor; asırlardan beri birbirlerine fiske dahi dokunmayan İran ile Türkiye'yi füze ve kalkan kapışmasına sürüklüyor.

Komplo filan değil; Pentagon sözcüsü Geoff Morell, ABD'nin Türkiye'yi İran'a karşı kurmak istediği "füze kalkanı" projesine dahil etmek istediğine dikkat çekiyor. Morell, konunun, ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in Ankara ziyaretinde sivil ve askeri yetkililerle görüşüldüğünü kaydediyor.Hükümet, minareye kılıf hazırlarcasına, NATO üyeleri bu kalkan işine evet derlerse, Türkiye, ister istemez boyun eğecek demeye getiriyor. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Türkiye'ye yeni füzelerin yerleştirilmesine ilişkin sorulara, "Bunlar NATO konularıdır" yanıtını veriyor.Sözkonusu Amerikan sistemlerinin en üst kademedeki yetkilisi General Henry Obering, füze kalkanı projesi çerçevesinde "X-Bantlı Seyyar Radar Sistemleri"nin Türkiye'ye yerleştirilmesinin yaralarını seslendiriyor. İşgal planlayıcılarından Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in ajandasında bu gündem başlığı da var. Cheney, hafta başında konunun hassasiyetine ve önemine vurgu yapıyor.

Böyle bir süreçte Ankara'daki sivil ve askeri yetkililerinin, ABD'nin teröre karşıtı çabalarını paylaşıyoruz, nükleer silahlı İran Türkiye için de tehdittir, Pakistan'daki nükleer güç Taliban'ın eline geçmesi elbette önlenmelidir, şeklindeki "dam üstünde saksağan" beyanatlar, Türkiye'nin, ABD'nin bu füze-kalkan oyununa girdiğini gösteriyor. ABD şimdi de, Türkiye'yi İran ile karşı karşıya getirecek tarzda başımıza "kalkan" geçiriyor? Bu süreçte kapı komşumuz İran'ın eli, armut toplamıyor, toplamayacak herhalde!

Bu oyunun ateşi bölgemizin tamamını yakar; ne Türkiye kalır, ne İran? Böylece Amerika'ya açılır meydan.Türk Milleti, bu oyunu ne aklı Amerika'ya tutulmuş devlet erkan ile aşabilir, ne de çözümsüz siyasetçilerle?

Bağımsız Türkiye Partisi'nin lideri, çözümleri ve kadrolarının kıymetini böyle büyük bir musibetten sonra anlamak bir işe yaramayacağına göre; musibetten önce, iş işten geçmeden önce kavrayalım da, devlet ve millet felah bulsun, derim? Başkaca bir çıkış yolu olan varsa, o da beri gelsin.