ABD siyaseti depremin eşiğinde
Trump'ın imzaladığı yasa, Epstein'ın gizli kayıtlarını açıyor. Amerikan elitinin en karanlık sırrı artık saklanamayacak. 2025'in en büyük depremi başladı; ya bataklık kuruyacak ya da herkes birlikte batacak
20.11.2025 16:38:00 / Güncelleme: 20.11.2025 16:42:57
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





ABD Başkanı Donald Trump'ın Jeffrey Epstein dosyalarının tamamının kamuoyuyla paylaşılmasını zorunlu kılan yasayı imzalaması, sadece bir haber değil, adeta bir siyasi nükleer bomba oldu. Yıllardır "kısmi" dökümlerle idare ettiğimiz bu dosya, artık tamamen açılacak. Bu, sadece bir cinsel suç skandalı değil; Amerikan elit tabakasının en karanlık bağlantılarının gün yüzüne çıkacağı bir süreç demek.
Neden tam da şimdi?
Trump'ın ilk döneminde Epstein'ın 2019'daki "intiharı" sonrası dosyalar kısmen açılmış, ancak Clinton, Prens Andrew, Bill Gates gibi isimler hep "hafif" sıyrılmıştı. İkinci döneminde ise Trump, "şeffaflık" kartını en sert şekilde oynuyor. Kongre'deki Cumhuriyetçi çoğunluk bu yasayı hızla geçirdi; Demokratlar ise büyük ölçüde sessiz kaldı. Çünkü dosyaların içinde en çok korktukları şey, kendi partilerinin en büyük isimlerinin de yer alması.
Trump bunu hem siyasi intikam hem de "bataklığı kurutma" vaadinin en büyük kanıtı olarak sunuyor. Anketler gösteriyor ki, halkın yüzde 68'i dosyaların tamamen açılmasını istiyor. Trump bu talebi karşılayarak tabanını konsolide ediyor.
Dosyalarda ne olabilir?
Bugüne kadar yayınlanan kısımlarda bile Epstein'ın adası Little St. James'e giden uçak manifestolarında Bill Clinton 26 kez, Prens Andrew defalarca, Alan Dershowitz, Kevin Spacey, Naomi Campbell gibi isimler yer alıyordu. Ancak asıl bomba, FBI'ın elindeki "şantaj kayıtları".
Epstein'ın evlerinde bulunan gizli kameralar, CD'ler ve hard disklerdeki materyaller olduğu uzun zamandır iddia ediliyor. Ghislaine Maxwell davasında bile bu kayıtların çoğu "mağdur mahremiyeti" gerekçesiyle gizli tutulmuştu. Şimdi bu gerekçe kalkıyor. Eğer bu kayıtlarda gerçekten üst düzey siyasetçi, iş insanı, bilim insanı veya kraliyet üyesinin çocuk istismarı görüntüleri varsa, 2026 ara seçimlerinden önce ABD siyaseti yeniden şekillenecek.
En büyük tehlike kurumsal güvenin çökmesi
Epstein skandalı sadece bireysel suçlar değil, aynı zamanda istihbarat bağlantılarını da içeriyor. Epstein'ın Mossad ve CIA ile ilişkisi olduğu iddiaları yıllardır dolaşıyor. Dosyalar açıldığında, "derin devlet" tartışması somut delillere dönüşebilir. Bu da Trump'ın en büyük kozu olacak.
Öte yandan, eğer dosyalar "beklenenden daha az" şey içeriyorsa, bu sefer de Trump "kontrollü yayın" yapmakla suçlanacak. Her iki senaryoda da kazanan yine Trump gibi görünüyor; çünkü gündemi tamamen o belirliyor.
Türkiye açısından ne anlama geliyor?
Türkiye'den de Epstein'ın uçak manifestosunda adı geçen iş insanları ve siyasetçiler olduğu yıllardır konuşuluyor.
Özellikle 2000'li yılların başında Türkiye'den bazı tanınmış isimlerin Epstein'ın çevresinde görüldüğü iddiaları vardı. Dosyalar tamamen açılırsa, bu isimler de gün yüzüne çıkabilir. Bu da Türkiye'de yeni bir "elit skandalı" tartışması başlatabilir. Daha önemlisi, küresel çapta güven kaybeden Batı kurumlarına karşı Türkiye'deki "Batılılaşma eleştirisi" daha da güçlenebilir.
Epstein dosyalarının tamamen yayınlanması, sadece bir skandalın aydınlatılması değil; Amerikan elit tabakasının çıplak bırakılması olacak. Bu süreç ya büyük bir temizlikle sonuçlanacak ya da tam bir kaosa dönüşecek. Ancak şurası kesin: 2025'in en büyük hikayesi bu dosyalar olacak. Trump, bu hamleyle hem siyasi rakiplerini saf dışı bırakıyor hem de "sistemi değiştireceğim" vaadini en somut şekilde yerine getiriyor. Tarih, 20 Kasım 2025'i "Amerikan siyasetinde şeffaflık devriminin başladığı gün" olarak yazabilir. Ya da tam tersine, en büyük illüzyonun bittiği gün olarak.
Neden tam da şimdi?
Trump'ın ilk döneminde Epstein'ın 2019'daki "intiharı" sonrası dosyalar kısmen açılmış, ancak Clinton, Prens Andrew, Bill Gates gibi isimler hep "hafif" sıyrılmıştı. İkinci döneminde ise Trump, "şeffaflık" kartını en sert şekilde oynuyor. Kongre'deki Cumhuriyetçi çoğunluk bu yasayı hızla geçirdi; Demokratlar ise büyük ölçüde sessiz kaldı. Çünkü dosyaların içinde en çok korktukları şey, kendi partilerinin en büyük isimlerinin de yer alması.
Trump bunu hem siyasi intikam hem de "bataklığı kurutma" vaadinin en büyük kanıtı olarak sunuyor. Anketler gösteriyor ki, halkın yüzde 68'i dosyaların tamamen açılmasını istiyor. Trump bu talebi karşılayarak tabanını konsolide ediyor.
Dosyalarda ne olabilir?
Bugüne kadar yayınlanan kısımlarda bile Epstein'ın adası Little St. James'e giden uçak manifestolarında Bill Clinton 26 kez, Prens Andrew defalarca, Alan Dershowitz, Kevin Spacey, Naomi Campbell gibi isimler yer alıyordu. Ancak asıl bomba, FBI'ın elindeki "şantaj kayıtları".
Epstein'ın evlerinde bulunan gizli kameralar, CD'ler ve hard disklerdeki materyaller olduğu uzun zamandır iddia ediliyor. Ghislaine Maxwell davasında bile bu kayıtların çoğu "mağdur mahremiyeti" gerekçesiyle gizli tutulmuştu. Şimdi bu gerekçe kalkıyor. Eğer bu kayıtlarda gerçekten üst düzey siyasetçi, iş insanı, bilim insanı veya kraliyet üyesinin çocuk istismarı görüntüleri varsa, 2026 ara seçimlerinden önce ABD siyaseti yeniden şekillenecek.
En büyük tehlike kurumsal güvenin çökmesi
Epstein skandalı sadece bireysel suçlar değil, aynı zamanda istihbarat bağlantılarını da içeriyor. Epstein'ın Mossad ve CIA ile ilişkisi olduğu iddiaları yıllardır dolaşıyor. Dosyalar açıldığında, "derin devlet" tartışması somut delillere dönüşebilir. Bu da Trump'ın en büyük kozu olacak.
Öte yandan, eğer dosyalar "beklenenden daha az" şey içeriyorsa, bu sefer de Trump "kontrollü yayın" yapmakla suçlanacak. Her iki senaryoda da kazanan yine Trump gibi görünüyor; çünkü gündemi tamamen o belirliyor.
Türkiye açısından ne anlama geliyor?
Türkiye'den de Epstein'ın uçak manifestosunda adı geçen iş insanları ve siyasetçiler olduğu yıllardır konuşuluyor.
Özellikle 2000'li yılların başında Türkiye'den bazı tanınmış isimlerin Epstein'ın çevresinde görüldüğü iddiaları vardı. Dosyalar tamamen açılırsa, bu isimler de gün yüzüne çıkabilir. Bu da Türkiye'de yeni bir "elit skandalı" tartışması başlatabilir. Daha önemlisi, küresel çapta güven kaybeden Batı kurumlarına karşı Türkiye'deki "Batılılaşma eleştirisi" daha da güçlenebilir.
Epstein dosyalarının tamamen yayınlanması, sadece bir skandalın aydınlatılması değil; Amerikan elit tabakasının çıplak bırakılması olacak. Bu süreç ya büyük bir temizlikle sonuçlanacak ya da tam bir kaosa dönüşecek. Ancak şurası kesin: 2025'in en büyük hikayesi bu dosyalar olacak. Trump, bu hamleyle hem siyasi rakiplerini saf dışı bırakıyor hem de "sistemi değiştireceğim" vaadini en somut şekilde yerine getiriyor. Tarih, 20 Kasım 2025'i "Amerikan siyasetinde şeffaflık devriminin başladığı gün" olarak yazabilir. Ya da tam tersine, en büyük illüzyonun bittiği gün olarak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.

















































































