AB Türkiye'yi kabul
edebilecek mi?
AB'nin de Türkiye hakkında büyük çapta tereddütleri mevcuttur. Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz:
1 - Türkiye'nin nüfusu çok büyük görünmektedir,
2 - Türkiye'nin sınırları Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu'daki huzursuz devletlerdir. İleride onlardan sorun oluşabilir,
3 - Türkiye'nin İslam kültürü AB'ye çok ters düşmektedir. Tarihi düşmanlıklar var. Bunun üstesinden gelmek çok güç olacaktır,
4 - Öte yandan ABD ve Türkiye çok yakın ilişkileri var. AB'ye girecek olan Türkiye acaba ABD'nin bir nevi "truva atı" mı olacaktır, ABD güdümünde AB'li Türkiye AB'ye zarar vermez mi? Öte yandan Türkiye, AB'deki İngiltere'den daha büyük "truva atı" olamaz. Demek ki bir tane truva atı zaten AB'nin içinde var!
Bunun yanında başka düşüncelerde mevcuttur. Mesela, İlerde acaba durumlar ters düşerse NATO birliği de bu zayıflatmada kullanılacak mı? Fikirleri ortaya atılmaktadır.
Not: AB de zaten Alman, İngiliz ve Fransız, hatta İtalyan milliyetçilikleri oldukça güçlüdür. Onlar böyle kaldıkça AB'de tam birlik oluşturulması ve siyasi-sosyal-ekonomik ve tam birliktelik, oluşturulması imkansız olmaktadır. En ufak bir sarsıntıda eğer özel menfaatler zedelenirse, parçalanma ihtimali mevcuttur. NATO ve birçok diğer unsurlar ise tamamen ABD'nin güdümündedir. O bakımdan onlar zaten ABD istediği müddetçe birlikte kalabilecektir! Şimdilik durum öyle görülmektedir. İlerideki durumu ise yeni gelişmeler gösterecektir!
AB yolundaki zikzaklar
Bizim sorumlu kimselerimizin bazen kafası kızıyor veya artık yeter demek istiyor ve sert açıklamalarda bulunuyor. Mesela geçen günlerde "biz Türküz, kendi kararımızı kendimiz vereceğiz. Bu karar bizim iç işimizdir. Kimse bizim iç işlerimize karışamaz. AB bizim için olmazsa olmaz değildir" dediler. Bu durum Türkiye'deki, bir haftalık karışıklıklara sebep oldu. Şer güçler çok şaşırdı. Vatanseverler ise hem hayretler içinde kaldı, hem de sevindi.
Sanki kulaklarına inanamadılar. AB'ye girmek için can atanların garibine gitti. Çünkü Türkiye'nin en yüksek idarecilerden biri, bu lafları söylüyor! Demek ki dayatmalar çok büyük, çok yüksek; bıçak kemiğe mi dayandı? Bakalım bunun arakasında neler var diye düşünüldü. Ama çok beklemek gerekmedi, çünkü bir hafta sonra aynı ağzından şu sözler çıktı: "Biz dersimizi iyi çalıştık. Türkiye, AB ile ilgili tüm ödevlerini yerine getirdi. Zina bizim iktidarımız süresinde kesinlikle yasa da çıkmayacak."
İşte bizimkiler böyle Zikzaklar yapabilecek güçtedir. Bu çizgiler bazen bir tarafa bazen ise tam aksi tarafa gidebiliyor! Buna da acaba siyaset mi denmektedir! Eh! ne yapalım zor zamanda insanların içleri de herhalde çok zorlanıyor ve ağızları da bunları ifade etmeye kalkıyor. İnsanlık hali böyle işte! Ama bu tür yönetimler ne kadar huzur ve güven verir o başka mesele. Bunun da hep beraber göreceğiz! Bazı güçler ise şöyle düşünüyor:
Ülkemizde başörtüsü, Kuran Kursları, İHL'ler sorgulanıyor ama "zina" sorgulanamıyor! Eh bu devre de bir olup biter. Biter de o zamana kadar milletin sabrı da biterse o zaman ne olacak. Artık onu da düşünmesi gerekenler düşünsün!
Türkiye AB'ye kayıtsız şartsız teslim mi oluyor?
Başbakan Erdoğan müzakere tarihi almak için AB'nin ileri sürdüğü tüm şartları kayıtsız şartsız kabul etti... Onun karşılığından AB genişlemesinden sorumlu olan Ferheugen de "Masanın üzerinde herhangi bir engel kalmadı" dedi. Böylece Erdoğan'la Ferheugen el sıkışıp bunu kutladılar.
Bununla beraber bazı duyumlar alınmaktadır. AB, bunlara göre de Türkiye'nin önüne yeni paketler koymak için hazırlanmaktadır. Bu paketlerde de özellikle aşağıdaki bazı çok ağır maddeler bulunmaktadır:
1 - Kürkçe resmi dil olacak. Böylece Kürtçe eğitim ve yayıncılıkta serbestçe kullanılacak.
2 - Türk Ordusu küçülecek,
3 - Türk askeri Kıbrıs'tan çekilecek,
4 - Heybeli Ada Ruhban Okulu açılacak,
5 - Kürtlere referandum hakkı tanınacak,
6 - Ayasofya Müzesi kiliseye dönüştürülecek,
7 - Kıbrıs konusunda Rumların istekleri kabul edilecek,
8 - Türkiye, Güney Kıbrıs'ta Ada'nın bütünlüğünü tanıyacak ve ona göre diplomatik münasebetlerini kuracak,
9 - Ermenilerin soykırımı kabul edilecek,
10 - Ermenistan'a sınır kapıları açılacak, uygulanan ambargo kaldırılacak,
11 - Fener Ortodoks Patriği'nin ekümenik haklarını tanıyacak,
12 - Güney Kıbrıs, tüm mallarının tazminatını ödeyecek,
13 - Türk ailesini korumak için almak istediği tüm tedbirlerden vazgeçecek,
14 - Parklarda ve kamu alanlarında insanların alenen aşk yapmalarına engel olunmayacak,
15 - İleride yasalarında Hollanda'da olduğu gibi uyuşturucuyu daha serbest bırakmaya yönelecek,
16 - Lezbiyenlerin ve homoseksüel çiftlerin evlilik istekleri kabul edilecek,
17 - Evlilik dışında kız-erkek karışık olarak bir yerde yaşayabilmeleri kabul edilecek,
18 - "Burası Türkiye" hele "biz Türk'üz" hiç denmeyecek. Biz "AB"liyiz deyecek,
19 - Milliyetçi vatanperver ve ulusçu Atamızın prensiplerinden AB lehine vazgeçilecek,
20 - Başörtüsünden, Kuran kurslarından, dini öğrenimlerinden, ahlaki kuralları öğretmekten ve İHL liselilerin üniversite okumalarından vazgeçilecek,
21 - AB yasalarını kendi yasalarından daha üstün tutacak,
22 - Türk mahkemelerinin kararından Avrupa mahkemelerinin kararı daha üstün tutulacak,
23 - Sonunda da neredeyse, Türk Ekonomisi, Türk Dış Ticaretini, Türk İç ve dış siyasetini, Türk Milli Eğitimini, Türk Adalet Mekanizmasını, Türk Askeri Güçlerini, Türk aile yaşam tarzını ve kalkınması ile sosyal dengelerinin seviyelerini AB isteklerine uygun hale getirmek zorunda kalınabilecek.
edebilecek mi?
AB'nin de Türkiye hakkında büyük çapta tereddütleri mevcuttur. Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz:
1 - Türkiye'nin nüfusu çok büyük görünmektedir,
2 - Türkiye'nin sınırları Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu'daki huzursuz devletlerdir. İleride onlardan sorun oluşabilir,
3 - Türkiye'nin İslam kültürü AB'ye çok ters düşmektedir. Tarihi düşmanlıklar var. Bunun üstesinden gelmek çok güç olacaktır,
4 - Öte yandan ABD ve Türkiye çok yakın ilişkileri var. AB'ye girecek olan Türkiye acaba ABD'nin bir nevi "truva atı" mı olacaktır, ABD güdümünde AB'li Türkiye AB'ye zarar vermez mi? Öte yandan Türkiye, AB'deki İngiltere'den daha büyük "truva atı" olamaz. Demek ki bir tane truva atı zaten AB'nin içinde var!
Bunun yanında başka düşüncelerde mevcuttur. Mesela, İlerde acaba durumlar ters düşerse NATO birliği de bu zayıflatmada kullanılacak mı? Fikirleri ortaya atılmaktadır.
Not: AB de zaten Alman, İngiliz ve Fransız, hatta İtalyan milliyetçilikleri oldukça güçlüdür. Onlar böyle kaldıkça AB'de tam birlik oluşturulması ve siyasi-sosyal-ekonomik ve tam birliktelik, oluşturulması imkansız olmaktadır. En ufak bir sarsıntıda eğer özel menfaatler zedelenirse, parçalanma ihtimali mevcuttur. NATO ve birçok diğer unsurlar ise tamamen ABD'nin güdümündedir. O bakımdan onlar zaten ABD istediği müddetçe birlikte kalabilecektir! Şimdilik durum öyle görülmektedir. İlerideki durumu ise yeni gelişmeler gösterecektir!
AB yolundaki zikzaklar
Bizim sorumlu kimselerimizin bazen kafası kızıyor veya artık yeter demek istiyor ve sert açıklamalarda bulunuyor. Mesela geçen günlerde "biz Türküz, kendi kararımızı kendimiz vereceğiz. Bu karar bizim iç işimizdir. Kimse bizim iç işlerimize karışamaz. AB bizim için olmazsa olmaz değildir" dediler. Bu durum Türkiye'deki, bir haftalık karışıklıklara sebep oldu. Şer güçler çok şaşırdı. Vatanseverler ise hem hayretler içinde kaldı, hem de sevindi.
Sanki kulaklarına inanamadılar. AB'ye girmek için can atanların garibine gitti. Çünkü Türkiye'nin en yüksek idarecilerden biri, bu lafları söylüyor! Demek ki dayatmalar çok büyük, çok yüksek; bıçak kemiğe mi dayandı? Bakalım bunun arakasında neler var diye düşünüldü. Ama çok beklemek gerekmedi, çünkü bir hafta sonra aynı ağzından şu sözler çıktı: "Biz dersimizi iyi çalıştık. Türkiye, AB ile ilgili tüm ödevlerini yerine getirdi. Zina bizim iktidarımız süresinde kesinlikle yasa da çıkmayacak."
İşte bizimkiler böyle Zikzaklar yapabilecek güçtedir. Bu çizgiler bazen bir tarafa bazen ise tam aksi tarafa gidebiliyor! Buna da acaba siyaset mi denmektedir! Eh! ne yapalım zor zamanda insanların içleri de herhalde çok zorlanıyor ve ağızları da bunları ifade etmeye kalkıyor. İnsanlık hali böyle işte! Ama bu tür yönetimler ne kadar huzur ve güven verir o başka mesele. Bunun da hep beraber göreceğiz! Bazı güçler ise şöyle düşünüyor:
Ülkemizde başörtüsü, Kuran Kursları, İHL'ler sorgulanıyor ama "zina" sorgulanamıyor! Eh bu devre de bir olup biter. Biter de o zamana kadar milletin sabrı da biterse o zaman ne olacak. Artık onu da düşünmesi gerekenler düşünsün!
Türkiye AB'ye kayıtsız şartsız teslim mi oluyor?
Başbakan Erdoğan müzakere tarihi almak için AB'nin ileri sürdüğü tüm şartları kayıtsız şartsız kabul etti... Onun karşılığından AB genişlemesinden sorumlu olan Ferheugen de "Masanın üzerinde herhangi bir engel kalmadı" dedi. Böylece Erdoğan'la Ferheugen el sıkışıp bunu kutladılar.
Bununla beraber bazı duyumlar alınmaktadır. AB, bunlara göre de Türkiye'nin önüne yeni paketler koymak için hazırlanmaktadır. Bu paketlerde de özellikle aşağıdaki bazı çok ağır maddeler bulunmaktadır:
1 - Kürkçe resmi dil olacak. Böylece Kürtçe eğitim ve yayıncılıkta serbestçe kullanılacak.
2 - Türk Ordusu küçülecek,
3 - Türk askeri Kıbrıs'tan çekilecek,
4 - Heybeli Ada Ruhban Okulu açılacak,
5 - Kürtlere referandum hakkı tanınacak,
6 - Ayasofya Müzesi kiliseye dönüştürülecek,
7 - Kıbrıs konusunda Rumların istekleri kabul edilecek,
8 - Türkiye, Güney Kıbrıs'ta Ada'nın bütünlüğünü tanıyacak ve ona göre diplomatik münasebetlerini kuracak,
9 - Ermenilerin soykırımı kabul edilecek,
10 - Ermenistan'a sınır kapıları açılacak, uygulanan ambargo kaldırılacak,
11 - Fener Ortodoks Patriği'nin ekümenik haklarını tanıyacak,
12 - Güney Kıbrıs, tüm mallarının tazminatını ödeyecek,
13 - Türk ailesini korumak için almak istediği tüm tedbirlerden vazgeçecek,
14 - Parklarda ve kamu alanlarında insanların alenen aşk yapmalarına engel olunmayacak,
15 - İleride yasalarında Hollanda'da olduğu gibi uyuşturucuyu daha serbest bırakmaya yönelecek,
16 - Lezbiyenlerin ve homoseksüel çiftlerin evlilik istekleri kabul edilecek,
17 - Evlilik dışında kız-erkek karışık olarak bir yerde yaşayabilmeleri kabul edilecek,
18 - "Burası Türkiye" hele "biz Türk'üz" hiç denmeyecek. Biz "AB"liyiz deyecek,
19 - Milliyetçi vatanperver ve ulusçu Atamızın prensiplerinden AB lehine vazgeçilecek,
20 - Başörtüsünden, Kuran kurslarından, dini öğrenimlerinden, ahlaki kuralları öğretmekten ve İHL liselilerin üniversite okumalarından vazgeçilecek,
21 - AB yasalarını kendi yasalarından daha üstün tutacak,
22 - Türk mahkemelerinin kararından Avrupa mahkemelerinin kararı daha üstün tutulacak,
23 - Sonunda da neredeyse, Türk Ekonomisi, Türk Dış Ticaretini, Türk İç ve dış siyasetini, Türk Milli Eğitimini, Türk Adalet Mekanizmasını, Türk Askeri Güçlerini, Türk aile yaşam tarzını ve kalkınması ile sosyal dengelerinin seviyelerini AB isteklerine uygun hale getirmek zorunda kalınabilecek.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006