AB'de yeni gelişmeler (2. devre başlıyor) - 9

İnsan Hakları Danışma Kurulu (BHDK) Raporu

Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu çeşitli kişilerden oluşur. Kurul'da bilim adamları sivil toplum temsilcileri, değişik uzmanlar gibi çok farklı fikirli insanlar mevcuttur. Kurul sadece bir danışma organıdır. Karar ve icra yetkisi ise yoktur.

Bu kurul beklenmedik anda, beklenmedik şekilde ve beklenmedik muhteviyatta, bir basın toplantısı yaptı ve zehir zemberek bir beyanatta bulundu. Oluşan skandal dolayısıyla bu kurul birdenbire ilk plana çıkıverdi. Birkaç gün tüm kamuoyunu meşgul etti. Çünkü raporun içeriğinde Türklük ve Türk Devleti adına bazı utanç verici durumların söz konusu olduğu alenen görüldü.

Bunun yanında bu kurul farklı fikirli insanlardan oluşur. Kurul Başkanı Anayasa Prof. Kaboğlu raporunu okuyamadı. Okuma esnasında olaylar oldu ve rapor yırtıldı. Kurul üyeleri raporun içeriğine karşı geldiler. Raporda yazılanların kendi adlarına okunmasını istemediler. Kendi fikirlerinin değişik olduğunu ve başkanın bir nevi zorbalık yaptığını ileri sürdüler. Raporu tanımadıklarını da ilave ettiler. Ayrıca kurulun yeniden toplanmasını da istediler!

Basın toplantısı esnasında, Kaboğlu her şeyin usulüne uygun olduğunu ve raporun oylandığını ve ekseriyetle kabul edildiğini iddia etti. Ama kaç kişinin katıldığını ve kaç muhalifin bulunduğunu da söylemedi.

Bunun yanında Kurul Başkanı İbrahim Kaboğlu okuduğu raporda Türkiyeliliği savunuyor. Kurulda O'na karşı çıkanlar da vardı. Kaboğlu raporu okuduğu zaman bir muhalif üye Fahrettin Yokuş (Kamu Sen Genel Sekreteri), raporu elinden alıp yırtıyor, Kaboğlu da fiziksel şiddete uğradım diyordu.

Daha sonra Kaboğlu Atatürk'e atfen şu açıklamaları yaptı:

"Atatürk hiç Türk Devleti demedi. Türkiye Devleti dedi! Türkiye ahalisi Türkiye Cumhuriyeti dedi!"

Atatürk istismar

edilmek isteniyor

Bir Anayasa Profesörü, Türkiye Kurucu belgeleri hakkında bu kadar bilgisiz olamaz!

Demek ki Kaboğlu Atamızın kitaplarını okumamış Nutuk kitabını görmemiş, incelememiş... Atamız bu kitaplarındaki konuşmalarında "Yeni Türk devletidir! Yeni Türk Cumhuriyeti'dir!" sözlerini kullanmıştır.

Atamızın demeçleri arasında bir çok defa tekrar edilen konuşmalarında sıkça "Milletimiz yeni bir Devlet vücuda getirmiştir ki onun da adı Türk Cumhuriyeti'dir! Türk Devletidir" demiştir.

Atatürk Lozan'dan sonra Türk kelimesini daha da çok vurgulamaya başlamıştır. Onun için Kaboğlu'nun Türkiyelilik konusunu yaymaya çalışırken Atatürk'ün şahsından başlaması ve O'nu istismar etmesi çok hatalıdır. Yaptığı bu iddia hem bilime, hem de etik kurallara aykırıdır.

Kaboğlu herhalde aşırı Kürt Milliyetçilerine ve aynı zamanda bazı azınlıklara uygun yeni bir "üst kimlik" oluşturmaya çalışmaktadır. Ama bu kadar da spekülatif ve aşırı davranması çok fazla dikkat çekicidir. Aynı zamanda da çok kırıcı ve iticidir. Türk kimliğini rencide edici davranışlar çok sakıncalı ve zararlı sonuçlar verebilir!

"Hepimiz Bizans'ın

çocuklarıyız"

Fransa Cumhurbaşkanı Jack Chirac'ın beyanatı hem şaşkınlık hem de ilginç bir ortam oluşturdu. Tarihe bakılırsa bir Cumhurbaşkanı'nın tarih bilgisinden uzak bir beyanat olarak değerlendirilebilir. Bunun dışında bu konuşması başka şekilde değerlendirilmeye, mesela Avrupa halkların stratejik, siyasi, demokratik ve ekonomik boyutlarına uygun düşebilecek düşüncelere varılabilir. Jack Chirac herhalde "şimdiki İstanbul ve Anadolu topraklarında olan Türkiye'nin yerinde bir zamanlar Avrupalı olduğuna hiç itiraz edilmeyen bir devlet - bir Bizans vardı. O zamanlar Anadolu ve İstanbul'da yaşayanlar Avrupalı sayılırdı da şimdi neden sayılmasın" demek istemektedir.