AB Ankara Temsilcisi Bayan Karen Fogg'un elektronik postalarının ele geçirilip açıklanması meselesi üstü örtülemeyecek, yok farz edilemeyecek, bana ne denilemeyecek, görmezden gelinemeyecek kadar önemli bir olaydır.
Türkiye'nin kimliğini vestiyerde bir çiviye asarak salonda medeniyetleri buluşturmaya soyunan Cem'in AB-Türkiye uyumunun bu kadar çabadan sonra geldiği son noktayı netlikle görebildiğini sanmıyorum.
O Türkiye'nin başına geçmenin hesaplarını yapıyor.
"Medeniyetlerin Uyumu" denilen şeyin, üzerindeki altın yaldız kazınınca değişik bir tür "inanç turizmi" olduğu ortaya çıkmıyor mu?
Peki ama neden Çırağan'da yapıldı da "müze" olan Ayasofya'da gerçekleştirilmedi bu "konferans"? Müzelerde zaten kültürel faaliyetler yapılmıyor mu?
Hayrettir ki Perinçek tarafından ele geçirilen haberleşmeler AB Temsilciliği tarafından yalanlanmamış, "kişilik haklarına tecavüz" olduğu gerekçesiyle ve gereğinin yapılması isteğiyle Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'na şikâyet edilmiştir.
Bırakınız Dışişlerini fakat Türk Devleti şimdi hangi kanunsuzluğu araştıracaktır? Belgelerin ele geçirilmesi "illegal"dir ve suçtur da Viyana Sözleşmesine göre Büyükelçi sıfatıyla Türkiye'de bulunan bir yabancı temsilcinin Türk Devleti aleyhine bir takım komplolar içinde bulunması, gazeteciler, politikacılar, bürokratlar, ilim adamlarından "dostları" ile kendi menfaatleri lehine çalışmalar yapıp kamuoyu oluşturması, devletin iç ve dış politikasına yön vermeye çalışması, hükümetler yıkıp kurmaya kalkışması, suç değil midir?
Bakın ele geçen bu haberleşmelerde neler açığa çıkmıştır:
1. Karen Fogg, Türkiye'de özel bir takım çalışmalar içindedir ve Verheugen'e bağlı olarak çalışmaktadır. 2. Karen Fogg'un çalışma sisteminde, hükümet mensupları, en üst kademe devlet yöneticileri, bazı sendika yöneticileri, "sivil toplum kuruluşu" yöneticileri, bazı emekli generaller, bazı öğretim üyeleri, bazı gazeteciler bulunmaktadır. Hepsinin isimleri ve kod isimleri yazışmalarda anılmaktadır. 3. Karen Fogg, ilişki kurduğu hükümet ve kamu görevlileri aracılığıyla devlet içinden bilgi toplamakta ve bilgi toplama, kamuoyu oluşturma, bilgi sızdırma, yanıltıcı bilgi yayma hükümet kararlarına müdahale, hükümet ve başbakan değiştirme, Türkiye'nin içişlerine karışma, gizli toplantılar düzenleme, tertip ve kışkırtmalar, hatta toplumsal hareketler örgütleme ve para dağıtma gibi yıkıcı ve bölücü faaliyetlerde bulunmaktadır. 4. Karen Fogg, bu yazışmalarında Türkiye Cumhuriyeti devletinin hakkından gelmek gibi hedeflerini açıkça belirtmektedir.5. Verheugen'e bağlı olarak faaliyet gösteren Karen Fogg 2001 yılı Kasım ayından beri "Mini Paket" diye adlandırdıkları TCK 159. ve 312. madde değişikliklerine yön verme ve hatta hükümet değişiklikleri için operasyon yürütmektedir. 6. Mini Paket Operasyonu'nun en önemli unsuru, denetimleri altındaki sendikalar ve sözde "sivil toplum kuruluşları" aracılığıyla bir toplumsal patlama örgütleme gayretleridir.
Fogg'un yazışmalarında son dönemde son derece hassas olduğumuz Kürtçe yayın, Kıbrıs, AGSP, STÖ'lerin kışkırtılması konularında çalışmalar yapıldığı açıkça ortaya çıkmaktadır.
Basını bu aralar dikkatle tarayın kıymetli okuyucular. Fogg'un davranışlarının değil de bu belgelerin nasıl ele geçirildiğinin peşine düşenleri, devlet'in istihbarat teşkilatı olan MİT'i bu haberleşmeleri ele geçirip sızdırdı diye eleştirenleri bir kenara not edin.
Sizi bilmem ama ben bundan böyle o yazışmalarda adı geçen gazeteci, politikacı, bürokrat, ilim adamı ve emekli amirallere "AB ile iş yapan, onun güdümünde ve yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda faaliyetlerde bulunan" kimseler gözüyle bakacağım.
Sonra dönüp mütareke devri İstanbul'unu yeniden gözden geçireceğim, kimler Anadolu'da örgütlenen Kuvayi Milliye için çalışırken, kimlerin İstanbul'daki kukla hükümet etrafında ve ne maksatla kümelendiğini tekrar okuyacağım.
Bunlara o dönemde ne isim verildiğini ve 9 Eylül'den sonra hangi deliğe saklanmak zorunda kaldıklarının altını da ayrıca ve kalın kırmızı kalemle tekrar çizeceğim.
Türkiye'nin kimliğini vestiyerde bir çiviye asarak salonda medeniyetleri buluşturmaya soyunan Cem'in AB-Türkiye uyumunun bu kadar çabadan sonra geldiği son noktayı netlikle görebildiğini sanmıyorum.
O Türkiye'nin başına geçmenin hesaplarını yapıyor.
"Medeniyetlerin Uyumu" denilen şeyin, üzerindeki altın yaldız kazınınca değişik bir tür "inanç turizmi" olduğu ortaya çıkmıyor mu?
Peki ama neden Çırağan'da yapıldı da "müze" olan Ayasofya'da gerçekleştirilmedi bu "konferans"? Müzelerde zaten kültürel faaliyetler yapılmıyor mu?
Hayrettir ki Perinçek tarafından ele geçirilen haberleşmeler AB Temsilciliği tarafından yalanlanmamış, "kişilik haklarına tecavüz" olduğu gerekçesiyle ve gereğinin yapılması isteğiyle Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'na şikâyet edilmiştir.
Bırakınız Dışişlerini fakat Türk Devleti şimdi hangi kanunsuzluğu araştıracaktır? Belgelerin ele geçirilmesi "illegal"dir ve suçtur da Viyana Sözleşmesine göre Büyükelçi sıfatıyla Türkiye'de bulunan bir yabancı temsilcinin Türk Devleti aleyhine bir takım komplolar içinde bulunması, gazeteciler, politikacılar, bürokratlar, ilim adamlarından "dostları" ile kendi menfaatleri lehine çalışmalar yapıp kamuoyu oluşturması, devletin iç ve dış politikasına yön vermeye çalışması, hükümetler yıkıp kurmaya kalkışması, suç değil midir?
Bakın ele geçen bu haberleşmelerde neler açığa çıkmıştır:
1. Karen Fogg, Türkiye'de özel bir takım çalışmalar içindedir ve Verheugen'e bağlı olarak çalışmaktadır. 2. Karen Fogg'un çalışma sisteminde, hükümet mensupları, en üst kademe devlet yöneticileri, bazı sendika yöneticileri, "sivil toplum kuruluşu" yöneticileri, bazı emekli generaller, bazı öğretim üyeleri, bazı gazeteciler bulunmaktadır. Hepsinin isimleri ve kod isimleri yazışmalarda anılmaktadır. 3. Karen Fogg, ilişki kurduğu hükümet ve kamu görevlileri aracılığıyla devlet içinden bilgi toplamakta ve bilgi toplama, kamuoyu oluşturma, bilgi sızdırma, yanıltıcı bilgi yayma hükümet kararlarına müdahale, hükümet ve başbakan değiştirme, Türkiye'nin içişlerine karışma, gizli toplantılar düzenleme, tertip ve kışkırtmalar, hatta toplumsal hareketler örgütleme ve para dağıtma gibi yıkıcı ve bölücü faaliyetlerde bulunmaktadır. 4. Karen Fogg, bu yazışmalarında Türkiye Cumhuriyeti devletinin hakkından gelmek gibi hedeflerini açıkça belirtmektedir.5. Verheugen'e bağlı olarak faaliyet gösteren Karen Fogg 2001 yılı Kasım ayından beri "Mini Paket" diye adlandırdıkları TCK 159. ve 312. madde değişikliklerine yön verme ve hatta hükümet değişiklikleri için operasyon yürütmektedir. 6. Mini Paket Operasyonu'nun en önemli unsuru, denetimleri altındaki sendikalar ve sözde "sivil toplum kuruluşları" aracılığıyla bir toplumsal patlama örgütleme gayretleridir.
Fogg'un yazışmalarında son dönemde son derece hassas olduğumuz Kürtçe yayın, Kıbrıs, AGSP, STÖ'lerin kışkırtılması konularında çalışmalar yapıldığı açıkça ortaya çıkmaktadır.
Basını bu aralar dikkatle tarayın kıymetli okuyucular. Fogg'un davranışlarının değil de bu belgelerin nasıl ele geçirildiğinin peşine düşenleri, devlet'in istihbarat teşkilatı olan MİT'i bu haberleşmeleri ele geçirip sızdırdı diye eleştirenleri bir kenara not edin.
Sizi bilmem ama ben bundan böyle o yazışmalarda adı geçen gazeteci, politikacı, bürokrat, ilim adamı ve emekli amirallere "AB ile iş yapan, onun güdümünde ve yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda faaliyetlerde bulunan" kimseler gözüyle bakacağım.
Sonra dönüp mütareke devri İstanbul'unu yeniden gözden geçireceğim, kimler Anadolu'da örgütlenen Kuvayi Milliye için çalışırken, kimlerin İstanbul'daki kukla hükümet etrafında ve ne maksatla kümelendiğini tekrar okuyacağım.
Bunlara o dönemde ne isim verildiğini ve 9 Eylül'den sonra hangi deliğe saklanmak zorunda kaldıklarının altını da ayrıca ve kalın kırmızı kalemle tekrar çizeceğim.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002