AB'nin kimliği bu

50 yıl bekledik. Bizi niçin beklettiklerini sorduğumuzda bu sorunun cevabını AB'li dostlarımızdan alamadık. AB'ye Hıristiyan kulübü olarak bakamayız. Bu sözler Sayın Başbakan Erdoğan'a ait. AB bir Hıristiyan kulübüdür, diyen bir ekolün içinden çıkan ve belki de geçmişte kendisinin de söylediği/desteklediği bu sözün şimdi tam tersini söylüyor olması ne kadar ilginç değil mi? Bir oluşumun kendisini ortaya koyan medeniyetin izlerini taşımasından daha doğal bir şey olamaz. AB bundan dolayı onu ortaya koyan medeniyetin, yani Batı medeniyetinin izlerini üzerinde taşımaktadır. Daha açık konuşursak AB, bir Hıristiyan kulübüdür. Erdoğan ne derse desin AB'nin bu kimliği ceket değiştirir gibi değişmez. İsteseler de değiştiremezler. Şimdiki Papa 16. Benedict henüz papa olmamışken kardinalken şöyle demişti: "Türkiye kendisine Avrupa Birliği'nde değil, Müslüman ülkeler arasında yer arasın." Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'den daha açık konuşan AB liderine rastlamak pek mümkün değil. Sarkozy, "Bu güne kadar Avrupa ülkelerinin liderleri Türkiye'ye evet derken hep hayırı kastettiler. Ben Türkiye'ye hayır diyorum ve hayırı kastediyorum" demişti. Sorularımız cevapsız kaldı diyen Sayın Başbakan'ın hükümeti Sarkozy'nin bu sözlerini 'şahsi görüşü' şeklinde değerlendirdi. İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Strow da Sarkozy'den aşağı kalmayan bir açıklıkta konuşmuş ve Türkiye'den ötürü, "Ayıyı vurmadan postunu yüzmeyelim" demişti. Adamlar daha açık nasıl konuşabilirler? Biz anlamak istemezsek bu açık seçik konuşmaları bile anlayamayız. Ne demiş atalarımız: "Kimse görmek istemeyen kadar kör, duymak istemeyen kadar sağır olamaz."