Yazdığınız ya da yazdırdığınız eser ne kadar kaliteli olursa olsun, oyuncuları da ne kadar ünlüler içinden seçerseniz seçin, tiyatroyu izlesinler diye davet ettiğiniz seyircilerin açlıktan nefesleri kokuyorsa, mide gurultuları tiyatrocuların seslerine baskın çıkıyorsa o seyirci o oyundan ne anlayacak?
Sahneye koyduğunuz oyunu methedip duruyorsunuz, özellikle yarın sahnelenecek olanın dünya çapında olduğunu dillendiriyorsunuz, gelecek haftalarda ve aylarda daha kaliteli tiyatro eserlerinin sahneleneceğinden bahsediyorsunuz ama seyircinin açlığından, susuzluğundan ve muhtelif ihtiyaçlarından haberiniz yok.
Halk, hem dilleriyle hem de hal dilleriyle aç biilaç bırakıldıklarını anlatmaya çalışıyor, zaman zaman insanın tahammül sınırlarını aştığı için sesini yükseltiyor, gücü kalmışsa feryad figan ediyor ama halkın bu çığlığı adeta kayalara çarpıp geri dönüyor.
Dünyanın hiçbir yerinde, yönetici takımının, çeşitli tiyatro oyunları sergileyerek ve sahneleyerek yönetmekte oldukları kitleleri doyurduklarına dair, en tabii ihtiyaçlarını giderdiklerine dair tek bir örnek dahi yoktur, dün de yoktu bugün de yoktur.
Ülke nüfusunun tamamına ait olan kaynakları çarçur ettiğiniz ve yandaşlarınız arasında bol kepçe misali paylaştırdığınız için aç bıraktığınız, işsiz ve aşsız bıraktığınız geniş kitlelere reva gördüğünüz bu haksızlık, bu zulüm ve bu sefalet yetmezmiş gibi, bir de tutup abuk-subuk tiyatrolarınızı izlesinler diye dayatıp duruyorsunuz.
Millet yoklukla, yoksullukla ve dahi yolsuzlukla mücadele etmeye uğraşırken sarfettiği enerjinin kat kat fazlasını harcayarak söz konusu tiyatro ekibine derdini, açlığını, geçim sıkıntısını anlatmak için harcıyor.
Harcıyor harcamasına da, yine de kendisi ve kıymetli zamanı harcanıp gidiyor.
Millet, memleketin dört bir yanından; 'açız, geçinemiyoruz, çocuklarımızı okula aç gönderiyoruz, ev sahibi ile, mal sahibi ile kavgada son aşamadayız, bu gidişle çadır kuracak yer dahi bulamayacağız' diye feryad ediyor, yönetici takımı, iktidar ve ortakları, her yeni günde yeni yeni tiyatro eserleriyle halkın karşısına çıkıyorlar.
Birileri, bu yüksek yüksek tepelerde oturan 'istakoz ve Rolex ashabına' aç karınla, guruldayan mide ile tiyatro seyretmekten hiç kimsenin asla hoşlanmadığını lütfen anlatsınlar.
Bunca derdin, bunca sıkıntının arasında bu çilekeş halkın çektiğine bakın ki, her yeni günde, hem de aç karnına, yeni yeni tiyatro sahneleri seyretmek mecburiyeti ile karşı karşıyalar.
- Soru dağları kardan olsaydı… / 05.12.2024
- Haramilere haramdan bahsetmek beyhudedir / 03.12.2024
- Hüzün Irmağı / 30.11.2024
- Çayırhan’da bir Genel Başkan: Hüseyin Baş / 27.11.2024
- Malum parti gruplarının oylarıyla reddedildi / 26.11.2024
- Yılından ne anladık ki gününden ne anlayalım? / 24.11.2024
- Duyurun her yana bu feryadımı / 23.11.2024
- Enflasyona ezdirilmeyenlerden misiniz? / 22.11.2024
- Kâr muhafızlarının iktidarı / 21.11.2024