Ahilik ve kültür haftası dolayısıyla esnafın, müşterinin, velhasıl toplumun hâlini incelemeye devam edelim müsaadenizle? Hani bir söz vardır atalarımızın "demir tavında dövülür" diye. Mademki ahilik hakkında tarihten gelen geleneklerimizi kaybettik, mademki ahilik hakkında bir hafta tayin edilmiş, biz de istedik ki sağlıklı bir toplum yapısının oluşması için çok ama çok önemli olan ahilik kültürü hakkında, inceleme ve tespitlerimizi yapamaya devam ederek, toplumsal barış ve toplumsal refah için elimizden gelen gayreti ortaya koyalım. Gayret bizden, tesirini Yüce Allah'tan dileyerek tabii ki? İnsanların genellikle ahlaki yapıları ikinci ve üçüncü şahıslarla olan diyalogları sayesinde meydana çıkar. Onun içindir ki "muamelat" denilen, başkalarıyla ilişkinin önemi hadisi şerifte açıkça beyan edilmiştir. "Kişinin namazı ve orucu sakın bizi zarara uğratmasın, yani onun namazına ve orucuna hemen kanmayınız. Siz o kişinin parayla (dindarlar ve dirhemlerle) olan muamelesine bakınız."Burada kast edilen; insanların dış görünüşüne, makamına, mevkisine, tüccarlığına, esnaflığına, dindarlık kisvesine bürünmesine adlanılmaması istenmiş, çok ciddi bir ilahi uyarı yapılmıştır. Hayatta en fazla zararı kişilerin kendi dost ve akrabalarından görmesi bunun açık delilidir. Hangimiz, insanlara olan güvenimiz ve dış görünüşlerine aldanmamız sayesinde hayatta çok ağır darbeler yemedik ki? Geçtiğimiz yıllarda çok yakın bir esnaf arkadaşım beni çok ciddi bir şekilde aldatarak çok ciddi zararlara uğratmıştı. Muhterem üstadım Prof. Dr. Haydar Baş hocamız olayı duyunca bana şu veciz ifadeyi kullanmıştı. "Evladım, insanları melek olarak görmekten vazgeç. İnsanların insan olduğunu, her an her türlü yanlışı yapabileceğini aklından çıkartma" demişti. Bu söz, her ne kadar kulaklarıma küpe oluşsa da yine insanların görüntülerine aldanmaktan kurtulmakta zorlanmaktayız. Çünkü insanlar ahir zaman alameti olarak, kılık ve taktik değiştirerek birbirlerine zarar vermeye devam etmektedirler. Hikâye edilir: Fatih Sultan Mehmet Han, sık sık tebdili kıyafet ederek Bursa sokaklarında esnafları denetler, toplumun hâlini böylece tahlil ederdi. İstanbul'un fetih faaliyetlerine başladığında yine esnafı denetlemeye çıkar. Alışveriş yapmaya kalkışır. Esnafın birinden birkaç tür mal almak ister. Esnafların sadece bir çeşit mal vererek "ben siftah yaptım diğerini de komşumdan alınız" dediğine şahit olur. Bu manzara karşısında "ben bu halk ile değil İstanbul'u dünyayı bile fethederim" ifadesini kullanır. Şimdi dönüp kendi halimize ve toplumun genel yapısına bir bakalım. Böyle bir esnaf tipine ve müşteri tipine rastlamak mümkün mü? Öyleyse, bırakın toplumsal refah ve mutluluk falan beklemeyi, en küçük bir güzellik ve iyilik beklemek bile sanki hayal gibidir?Peki, dün neden öyleydi de bugün böyle diyecek olursak. Toplumun fertlerinin; esnafıyla, tüccarıyla, müşterisiyle; gönüllerinin, ruhlarının terbiye edildiği ahilik ve benzeri terbiye ocakları mevcuttu da ondan deriz. Vesselam?
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- Şevval orucu ve kurtuluş namazı hakkında / 13.04.2024
- Bayramı fırsat bilmelidir / 09.04.2024
- Elveda ey Ramazan / 08.04.2024
- ‘Oldum’ diyen insan azarmış / 06.04.2024
- Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır / 05.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- Şevval orucu ve kurtuluş namazı hakkında / 13.04.2024
- Bayramı fırsat bilmelidir / 09.04.2024
- Elveda ey Ramazan / 08.04.2024
- ‘Oldum’ diyen insan azarmış / 06.04.2024
- Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır / 05.04.2024