Başbakan R. T. Erdoğan'ın "devlet içinde devlet" dediği "parelel yapı", kendisinin, bakanlarının ve çocuklarının akçalı işlerini ve dolarlar dolusu ayakkabı kutularını ortalığa saçınca vaveyla kopartmakla yetinmişti. Hükümeti düşürecek türden akçalı rezalet tapeler çığırından çığınca, yandaş medyaya "paralel yapının dinlediği kişiler listesi" servis ediliyor. Erdoğan, "paralel yapı"dan hükümetini, Türk milleti ve devletini hukuk yoluyla kurtarmak yerine, dinleneneler listesinden medet umuyor.Erdoğan ve yakın çevresi, AKP hükümeti ile "paralel yapı"nın 11 yıldan beri işbirliğiyle devlet ve milletin anasını ağlattıkları gözden kaçırmaya çabalıyor. Bunca rezalet ve sefahetten "paralel yapı" elbette sorumlu ve vebal sahibidir; ancak resmen yetki ve sorumluluk sahibi olan AKP hükümeti, onlardan daha fazla sorumlu ve vebal sahibidir. Dolayısıyla AKP ve Erdoğan, paralel yapının tezgahlarının arkasına saklanarak, olan-bitenlerin sorumluluğundan kurtulamaz.Ülkemizde ve İslam coğrafyasında yaşanan bunca mağduriyet ve milyonlarca mağdur, "gizli iktidar" gibi iş gören paralel yapının değil sadece; aynı zamanda iktidarda yetki sahibi görünen AKP hükümetinin eseridir. Hükümet, bu gerçeği idrak ederse, mağdur ettiği insanların haklarını ve itibarlarını iade etmede belki samimi bir adım atar, Arş-ı alayı titreten mazlumların ahıyla irkilip kendine gelir.İnanan bir insan için, bu tablo, Yüce Allah'ın bile hesabını sahibine bıraktığı, ahirete bırakılmayacak çok ağır kul haklarıdır. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın, gazetemizdeki "Farklı hangisi?" başlıklı önceki günkü makalesi, bu gerçeklerin idrak edilmesi bağlamında hayati ve tarihi niteliktedir."Ben doğduğum günden beri dinleniyorum ve akil baliğ olduğumdan beri de yaptıklarımdan mesulüm? Hukuksuz işleri olanlar 'dinlenme'den çekinirler? Bendenizi dinlemişler, dinlememişler şahsım adına bir önemi olamaz? Sayın Başbakan hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya tutunuyor, bendeniz de yarın ölecekmişim gibi hesaba hazırlanıyorum. Benim, onlardan esas farkım da budur" diyor Prof. Dr. Baş? Ve şu sorumluluğa dikkat çekiyor:"İktidarın vebali, dinlediği iddia edilenlerden daha fazladır."İnsanlığa, ahlaka, imana ve adalete sığmayacak şu muameleyi hatırlatıyor Prof. Dr. Baş:"Sayın iktidar şimdi mağduriyet edebiyatı içinde konuşuyor, oysa buna hiç hakkı yoktur. Bu iktidar döneminde evlatlarımın nesebi dahi mahkemelerde dava konusu edilmiştir. Nesep babadan yürür. Yani bir çocuk nesep olarak babasına bağlıdır. Evlatlarımın nesebi tartışma konusu edilmiş ve hukuk tersine çevrilerek anneleri üzerinden "bu çocuk bu kadından mı olmuştur" mantığı ile aile mahremiyetim, nefsi ihtiraslar uğruna çiğnenmiştir. Hatta bu davanın görülebilmesi için o dönemde özel mahkeme ihdas edilmiştir? Şimdi bizim dinlenmemizden bahsediliyor? Cücelerin dinlemesi, bize bir etki yapamaz."Bu sadece bir misal? Hükümet ile kolkola, hatta en hayati kamu alanlarında hükümetten daha etkin hale gelmiş "paralel yapı" maharetiyle bunun gibi binlerce insanlık ve hukukdışı uygulamalar tezgahlandı.Türk milletinin aile televizyonları olan Meltem Medya grubuna trilyonluk haksız cezalar vurdular.10-15 yıllık yatalak hastaları ayağa kaldıran, Erdoğan'ın kendisi de dahil birçok vekilin, bürokratın ve milyonlarca vatandaşımızın fayda gördüğü, adını herkesin adı gibi bildiği bitkisel destek ürünlerinin önünü, binbir türlü entrika ve tezgahlarla kestiler. Sahtecilerin önlerini açtılar. Kimilerini ayarttılar. Hırsız ve sahtekarları musallat ettiler. Ortalığa sahte ve çakma ürünler saçtılar. Taşları bağladılar, köpekleri serbest bıraktılar.Türkiye'deki sivil-asker vatanperver insanlara bu oyunları oynayan "parelel yapı"nın kışkışlaması ve sürüklemesiyle AKP hükümeti, ABD'nin İslam coğrafyasını işgal planı olan BOP'a battı. Ne oldu? Milyonlarca Müslüman can verdi, milyonlar vatan-cüda oldu, yüzbinlerce Müslüman kadının namusu kirletildi? BOP mezalimi Arap baharıyla birlikte kardeş katli ve kaos olarak devam ediyor. Bu işler, hesabı kolay kolay verilecek işler değildir.AKP'nin bundan sonraki yol haritası; sadece hakka ve hukuka kulak vermektir. Hukuk devletini kendine göre dönüştürerek yanlışlarının üstüne şal çekmek değildir? Hukuk devletini koruyarak ve olağanüstü bir performansla işleterek devlet ve milleti "paralel yapı"dan kurtarmak, defterlerini dürmek? Bu süreçte kendi defterlerindeki yanlışlıkları, haksızlıkları ve kul haklarını telafi edecek samimi adımlar atmak, hak ve itibarlarını sahiplerine iade etmektir.Erdoğan ve kurmayları, bu hakların iadesini ahirete bırakmasılar... Bunlar ahirette ödenmez!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019