AKP-PKK süreci Anayasa ve yasalara aykırı bir süre. olarak işletiliyor.
AKP hükümeti ve Baflbakan R. T. Erdoğan, sürecin hukuk dışı olduğunun farkında olmalı ki, maşa kullanıyor.
Maşa olarak kullanılan ukala takımın (akil insanlar) i’rabda mahalli yok…
Hukukta, yasada yeri yok! Hatırlayın, AKP’nin Oslo’da PKK ile görüşme sürecinin hukukta yeri olmadığı için savcılık, MİT müsteşarı başta olmak üzere ilgililer hakkında dava açma teşebbüsünde bulundu.
Erdoğan, bir gece yarısı “kişiye özel yasa” çıkartarak sıyrılıverdi.
AKP-PKK ve Apo müzakerelerinin de aynı şekilde hukukta yeri yoktur. Adalet Bakanı da bunu bilmektedir. Nitekim bakan “bu suçsa, ben bu suçu işliyorum” diyebilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti devleti,
Anayasa’daki ifadesiyle “hukuk devleti” ise ve “hukukun üstünlüğü” esası var ise; hiç kimsenin, bu suçsa ben bu suçu işliyorum, deme lüksü yoktur. Yürütülen süreç, sadece AKP ve maşa olarak kullandığı ukala takım açısından değil, BDP açısından da “hukuk dışı” ve “yasalara aykırı” olarak işletiliyor. Eğer bağımsız yargı kararı ile Apo “terörist başı” ve PKK “terör örgütü” ise; ne AKP, ne de BDP, ne de ukala takım, yürürlükteki yasa ve hukuka göre bu süreci yürütemezler. Sürece ilişkin yeni bir yasal düzenleme gerekir. AKP ve BDP, şayet 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununa tabi parti iseler… AKP-PKK süreci, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 80, 81, 82 ve 83. maddelerini kısmen veya tamamen ihlal etmektir. Bu ihlaller, söz konusu partileri temelli kapatılmasını gerektirecek bir ihlal ve gerekçedir. Türk hukukuna göre PKK bir terör örgütü ise, hiçbir parti veya ukala takım, PKK’ye kuryelik yapamaz. Bağımsız yargının hakkında idam kararı verdiği ve yasal olarak terör örgütü başı diye nitelediği Apo’ya sözcülük yapamazlar. Terör örgütü ve terörist başının görüş, fikir ve taleplerini halka dayatamaz, yayamazlar. Türk milletine hazmettiremezler! Böyle bir fiil, bizzat yasaları ihlaldir, suçtur. AKP-PKK süreci hem hukuk dışı, hem de haksız ve adaletsiz bir süreçtir. İşin hukuk dışılığına değindik. Haksız ve adaletsiz bir süreç oluşuna gelince… BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, Veda Hutbesi’nde İnsan Hakları adlı doktora tezinde, adaleti şöyle tanımlar: Adalet, haklıya hakkını vermek, haksıza da haddini bildirmektir. Bu tarif, adaletin evrensel, tabii ve öz tarifidir. Bu tarif perspektifinden AKP-PKK sürecine bakıldığında görünen şu ki; gelişmeler, haksıza hak vermek, haklıyı da ezip geçmek sürecidir. Böyle bir sürece hiçbir vicdan, adalet diyemez, dese dese zulmün ta kendisi diyebilir. Böyle bir zulme, hiçbir vicdan ehli rıza gösteremez, göstermez. AKP’nin maşa olarak kullandığı ukala takım da gittiği her yerde büyük tepki alır, kendi söyler kendi oynar. Vicdanlarına danışsalar, demeyeceğim; ama AKP, BDP ve ukala takım ilgili yasalara yeniden şöyle bir göz atsalar… Yoksa onlar da, Adalet Bakanı Sadullah Ergin gibi, “bu iş suç ise, ben bu suçu işliyorum” mu demektedirler?! Demesinler, yanlışlarından vazgeçsinler; kendileri de kurtulsun, Türk milleti ve devleti de… Aksi halde, keser döner sap döner, gün gelir hesap döner!
AKP hükümeti ve Baflbakan R. T. Erdoğan, sürecin hukuk dışı olduğunun farkında olmalı ki, maşa kullanıyor.
Maşa olarak kullanılan ukala takımın (akil insanlar) i’rabda mahalli yok…
Hukukta, yasada yeri yok! Hatırlayın, AKP’nin Oslo’da PKK ile görüşme sürecinin hukukta yeri olmadığı için savcılık, MİT müsteşarı başta olmak üzere ilgililer hakkında dava açma teşebbüsünde bulundu.
Erdoğan, bir gece yarısı “kişiye özel yasa” çıkartarak sıyrılıverdi.
AKP-PKK ve Apo müzakerelerinin de aynı şekilde hukukta yeri yoktur. Adalet Bakanı da bunu bilmektedir. Nitekim bakan “bu suçsa, ben bu suçu işliyorum” diyebilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti devleti,
Anayasa’daki ifadesiyle “hukuk devleti” ise ve “hukukun üstünlüğü” esası var ise; hiç kimsenin, bu suçsa ben bu suçu işliyorum, deme lüksü yoktur. Yürütülen süreç, sadece AKP ve maşa olarak kullandığı ukala takım açısından değil, BDP açısından da “hukuk dışı” ve “yasalara aykırı” olarak işletiliyor. Eğer bağımsız yargı kararı ile Apo “terörist başı” ve PKK “terör örgütü” ise; ne AKP, ne de BDP, ne de ukala takım, yürürlükteki yasa ve hukuka göre bu süreci yürütemezler. Sürece ilişkin yeni bir yasal düzenleme gerekir. AKP ve BDP, şayet 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununa tabi parti iseler… AKP-PKK süreci, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 80, 81, 82 ve 83. maddelerini kısmen veya tamamen ihlal etmektir. Bu ihlaller, söz konusu partileri temelli kapatılmasını gerektirecek bir ihlal ve gerekçedir. Türk hukukuna göre PKK bir terör örgütü ise, hiçbir parti veya ukala takım, PKK’ye kuryelik yapamaz. Bağımsız yargının hakkında idam kararı verdiği ve yasal olarak terör örgütü başı diye nitelediği Apo’ya sözcülük yapamazlar. Terör örgütü ve terörist başının görüş, fikir ve taleplerini halka dayatamaz, yayamazlar. Türk milletine hazmettiremezler! Böyle bir fiil, bizzat yasaları ihlaldir, suçtur. AKP-PKK süreci hem hukuk dışı, hem de haksız ve adaletsiz bir süreçtir. İşin hukuk dışılığına değindik. Haksız ve adaletsiz bir süreç oluşuna gelince… BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, Veda Hutbesi’nde İnsan Hakları adlı doktora tezinde, adaleti şöyle tanımlar: Adalet, haklıya hakkını vermek, haksıza da haddini bildirmektir. Bu tarif, adaletin evrensel, tabii ve öz tarifidir. Bu tarif perspektifinden AKP-PKK sürecine bakıldığında görünen şu ki; gelişmeler, haksıza hak vermek, haklıyı da ezip geçmek sürecidir. Böyle bir sürece hiçbir vicdan, adalet diyemez, dese dese zulmün ta kendisi diyebilir. Böyle bir zulme, hiçbir vicdan ehli rıza gösteremez, göstermez. AKP’nin maşa olarak kullandığı ukala takım da gittiği her yerde büyük tepki alır, kendi söyler kendi oynar. Vicdanlarına danışsalar, demeyeceğim; ama AKP, BDP ve ukala takım ilgili yasalara yeniden şöyle bir göz atsalar… Yoksa onlar da, Adalet Bakanı Sadullah Ergin gibi, “bu iş suç ise, ben bu suçu işliyorum” mu demektedirler?! Demesinler, yanlışlarından vazgeçsinler; kendileri de kurtulsun, Türk milleti ve devleti de… Aksi halde, keser döner sap döner, gün gelir hesap döner!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019