AKP'de il ve ilçe teşkilatlarına atama yapma yetkisi Başbakan Davutoğlu'ndan alınarak MKYK'ya verilmesinden sonra ortalığa dökülen Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasındaki çekişme, Pelikan Dosyası adıyla yayınlanan raporla iyice ayyuka çıktı.
AKP Genel Başkanı olarak yetkileri fena tırpan yemiş, yetkilerini MKYK'ya devretmiş genel başkanlığı adeta sözde kalmış olan Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM grup toplantısında dün yaptığı konuşmada, "Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terk etmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim" ifadelerini kullandı.
Bu açıklama 'çeker giderim, ona göre' anlamına geliyor.
Faili meçhul Pelikan Dosyası'ndaki iddialara bakılırsa Erdoğan ile Davutoğlu arasında yaşanan çatışma yüzeysel değil, iyice derinleşmiş durumda. Dolayısıyla bu resti çekerek, geri adım atmayacağı işaretini veren Davutoğlu, seçeneksiz olmadığının işaretlerini veriyor gibi duruyor.
Yıllarca beraber yürüdükleri cemaatçi eski vekillerin pusuda bekledikleri bir konjonktürde Davutoğlu'nun bu çıkışı karşı cepheye geri adım attırır mı bekleyip göreceğiz.
Eğer çekişme daha da kızışırsa aralarında cemaatçilerin de olduğu dışlanmış, küskün eski AKP'lilerle bir parti hazırlığı hızla gündeme gelebilir. Böyle bir şey de elbette erken seçimi gündeme getirecektir.
Bana öyle geliyor ki, bu ayrılığın asıl nedeni Suriye başta olmak üzere dış politikadaki yaşanan iflaslardır.
Hükümeti nasıl birkaç yıldır yaşanan her türlü problemin, azan terörün ve hatta Ergenekon kumpasının bile bütün suçunu cemaatin üstüne yıkmaya çalışıyorsa, dış politikadaki fiyasko için de bir şamar oğlanına ihtiyaç vardı.
Şimdi yapılacak olan şey AKP hükümetleri döneminde yapılan yanlışların neticesi olarak bugün Türkiye'nin dış politikada yaşadığı hezimetin bütün faturası Davutoğlu'na kesilecek.
Başta Suriye olmak üzere bütün yapılanların sorumluluğu Başbakan Ahmet Davutoğlu'na yıkılacak. Ve hatta düşürülen Rus uçağının bile sorumlusu olarak Davutoğlu ilan edilirse şaşırmam.
Kötü mü olur?
Bence olmaz.
Çünkü her ne kadar Türkiye'nin Suriye ve Rusya konusunda yaşadığı sorunlar başta olmak üzere dış politikadaki fiyaskolar hususunda Davutoğlu tek başına sorumlu olmasa da bu yanlışların önemli ortaklarındandı.
Belki Türkiye'yi yönetenlerde aynı tas aynı hamam durumu devam edecek ama Suriye ve Rusya'yla yeni bir sayfa açmak için bir Davutoğlu'nu feda etmek iyi bir alışveriş olsa gerektir.
AKP Genel Başkanı olarak yetkileri fena tırpan yemiş, yetkilerini MKYK'ya devretmiş genel başkanlığı adeta sözde kalmış olan Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM grup toplantısında dün yaptığı konuşmada, "Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terk etmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim" ifadelerini kullandı.
Bu açıklama 'çeker giderim, ona göre' anlamına geliyor.
Faili meçhul Pelikan Dosyası'ndaki iddialara bakılırsa Erdoğan ile Davutoğlu arasında yaşanan çatışma yüzeysel değil, iyice derinleşmiş durumda. Dolayısıyla bu resti çekerek, geri adım atmayacağı işaretini veren Davutoğlu, seçeneksiz olmadığının işaretlerini veriyor gibi duruyor.
Yıllarca beraber yürüdükleri cemaatçi eski vekillerin pusuda bekledikleri bir konjonktürde Davutoğlu'nun bu çıkışı karşı cepheye geri adım attırır mı bekleyip göreceğiz.
Eğer çekişme daha da kızışırsa aralarında cemaatçilerin de olduğu dışlanmış, küskün eski AKP'lilerle bir parti hazırlığı hızla gündeme gelebilir. Böyle bir şey de elbette erken seçimi gündeme getirecektir.
Bana öyle geliyor ki, bu ayrılığın asıl nedeni Suriye başta olmak üzere dış politikadaki yaşanan iflaslardır.
Hükümeti nasıl birkaç yıldır yaşanan her türlü problemin, azan terörün ve hatta Ergenekon kumpasının bile bütün suçunu cemaatin üstüne yıkmaya çalışıyorsa, dış politikadaki fiyasko için de bir şamar oğlanına ihtiyaç vardı.
Şimdi yapılacak olan şey AKP hükümetleri döneminde yapılan yanlışların neticesi olarak bugün Türkiye'nin dış politikada yaşadığı hezimetin bütün faturası Davutoğlu'na kesilecek.
Başta Suriye olmak üzere bütün yapılanların sorumluluğu Başbakan Ahmet Davutoğlu'na yıkılacak. Ve hatta düşürülen Rus uçağının bile sorumlusu olarak Davutoğlu ilan edilirse şaşırmam.
Kötü mü olur?
Bence olmaz.
Çünkü her ne kadar Türkiye'nin Suriye ve Rusya konusunda yaşadığı sorunlar başta olmak üzere dış politikadaki fiyaskolar hususunda Davutoğlu tek başına sorumlu olmasa da bu yanlışların önemli ortaklarındandı.
Belki Türkiye'yi yönetenlerde aynı tas aynı hamam durumu devam edecek ama Suriye ve Rusya'yla yeni bir sayfa açmak için bir Davutoğlu'nu feda etmek iyi bir alışveriş olsa gerektir.
Orhan Dede / diğer yazıları
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023