AKP’nin “cami ile imtihanı”

Başbakan R. T Erdoğan, grup konuşmasında arşiv belgeleriyle konuştu.
CHP’nin günah galerisini açtı. Kemal Kılıçdaroğlu’na polemik yolu açtı.
Kendisi farkında mı bilmiyorum; kürsüden gösterdiği belgeler, Erdoğan’a büyük bir görev ve tarihi bir mesuliyet yükledi.
Erdoğan, kendi iktidarının “cami ile imtihanı”nı bizzat başlatmış oldu.
Erdoğan’ın gruptaki arşiv sunumuna göre;
1926-1950 arasında 513 cami,
çoğunun üzerinde cami olan 327 arsa,
Bin 70 mescit satıldı.
Türbe, mezarlık, imaret, darüşşifa ve benzeri çok sayıda tarihi eser olmak üzere toplamda 3 bin 411 adet hayrat vakıf taşınmazının satışı gerçekleştirilmiş… Bu hayratlardan bazısı, Gaziantep gibi vilayetlerde, CHP’ye devredilmiş!
Resmi cetvellerde istatistikleri var, adları, adresleri, satış veya devredilmelerine dair düzenlemeler belli…
Erdoğan, yüzlerce sayfalık belgenin varlığından söz ediyor.
Ancak bu mesele, AKP hükümeti için sadece “siyasi polemik” malzemesi olarak kalmaz.
Çünkü Erdoğan ve hükümeti, ülkedeki gayr-ı müslim azınlıkların tüm mal varlıklarının iade edilmesine dair düğmeye bastı, çok yol aldı.
Rumların tapularını iade ediyor.
Ermenilerin işlerini hallediyor.
Musevilerin problemlerine neşter vuruyor.
Süryanilerin öyle… Ne kadar gayr-ı müslim azınlık varsa, Erdoğan’ın söz konusu ettiği dönemde Hazine ve Vakıflara intikal etmiş bütün gayr-ı menkuller, kiliseler, şapeller vs. iade ediliyor.
Azınlıklara ait vakıfların Türkiye’de toplam 2 bin 419 parça malı bulunuyor:
Kilise-şapel - 284 , Havra-sinagog – 47, İşyeri – 622, Mesken – 824, Hastane – 4, Okul – 74, Arsa-zeytinlik – 522, Diğer – 42.
AB bastırıyor, ABD istiyor; gayr-ı müslim azınlıkların söz konusu malları iade ediliyor.
 AKP hükümeti cezasını bile ödüyor!
AB kriterlerine uyum bahanesiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi olan Lozan Anlaşması tartışmaya açılınca; Gayr-ı müslim azınlıklar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidiyor.
 Türk hükümeti, AİHM-Strasburg Mahkemesi’ne, son yıllarda azınlık vakıfları konusunda yasal düzenlemelere gidildiğini, 116 cemaat vakfının 2 bin 234 gayrı menkul hakkında kayıt başvurusunda bulunduğunu ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bu başvuruların 434’üne olumlu cevap verdiğini bildirerek savunma yapıyor.
8 Ocak 2007’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’ye, hakkında dava açan Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı’na mahkeme masrafları da dahil 910 bin Euro tazminat ödeme cezası veriyor.
AB sevdasıyla ne pahasına olursa olsun, AKP hükümeti, Lozan anlaşması çerçevesinde Hazine’ye veya Vakıflara intikal etmiş gayr-ı Müslim azınlıkların mal varlıklarını tüm hızıyla iade ediyor.
Dahası var… Fatih Camii ve Ayasofya’nın bile altı oyuluyor.
Nitekim Fatih Camii’nin bulunduğu yerde eskiden patrikliğin yerinin varlığından söz ediliyor. İş o boyuta geldi ki Fatih Camii’nin bazı bölümlerinin yıkılarak ya da değiştirilerek yeniden patrikhaneye verilmesinin projeleri hazırlanıyor.
22 Mart 2006 tarihinde Papa Sale adlı bir Kilise Tarihçisi Cizvit papaza ‘Türkiye raporu’ yazdıran Papalık, Avrupa Birliği’nin önüne koyduğu bu raporda, Türkiye’den Ayasofya ile ilgili taleplerini somutlaştırıyor.
AKP hükümeti, hepsini halledecek, hallediyor… Erdoğan ve ekibi, gayr-ı müslim azınlıkların işlerini görmeye kararlı, azınlıklara hizmette kusur etmiyor!
Gayr-ı Müslimlerin her türlü işin halleden AKP hükümeti ve Erdoğan, Türk milletinin satılmış, el konulmuş veya kapatılmış camilerine sıra geldiğinde; bunu polemiklerle geçiştiremez, grup kürsüsünden istatistik cetvelleri sallayarak kapatamaz.
Erdoğan’ın son çıkışı, bizzat “cami ile imtihanları”dır, “Kur’an kurslarıyla imtihanları”dır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tarafıma, Necdet Bal imzasıyla gönderdiği B.02.1.DİB.0.063–622–02–123 sayı ve 18/10/2010 tarihli resmi bilgi notunda, 2010 yılı itibariyle 1711 Kur’an kursunun kapanmıştır. Son durumu bilmiyorum.
Başbakan’ın arşiv cetvellerini gösterdiği 3411 cami ve sair taşınmaz hayratı, kendi iktidarlarında kapanmış 1711 Kur’an kursuna ekleyelim… Bundan böyle, bütün bu hayrat ve vakıfları Müslüman millete iade etmek, Erdoğan ve AKP hükümetinin boynunun borcu olmuştur!
Yanı sıra Erdoğan’ın imtihanlarından biri de, Balkanlar’da Viyana kapılarına kadar serpilmiş, Kurtuba Camii ile İspanya’ya kadar uzanmış Avrupa Birliği ülkelerinde Müslüman ecdadımızın ve oralardaki can kardeşlerimizin cami ve hayratlarının davasını görmektir, AİHM’den söke söke almaktır.
CHP’nin de, son zamanlarda seslendirilen dinimiz ve halkımızın değerleriyle barışma arzusunda samimiyetinin ifadesi, bu bağlamda AKP’ye katkı sağlamak, AKP’yi zorlamaktır.
AKP ve Erdoğan, şayet bunları icraata koyarsa; arşiv belgelerini sallamasında bir samimiyet var denebilir.
Aksi halde, tarih, AKP grubundaki bu çıkışı, din istismarının daniskası olarak kayda geçer. Bu hal, CHP’yi bitirdiği gibi, onları da bitirmeye yeter!