Al-i Muhammed’in yücelik ve azameti zuhur edecektir
Şeyh Süleyman el-Hanefî “Yenâbiu'l-Mevedde”de şöyle yazar: “Büyük şeyh Abdurrahman Bestamî ‘Dürretu’l-Mearif’ kitabının yazarıdır. O şiirinde der ki
25.06.2024 17:55:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Şeyh Süleyman el-Hanefî "Yenâbiu'l-Mevedde"de şöyle yazar: "Büyük şeyh Abdurrahman Bestamî 'Dürretu'l-Mearif' kitabının yazarıdır. O şiirinde der ki:
Al-i Muhammed'in yücelik ve azameti zuhur edecektir
Ve Allah'ın adaleti ilk kez olması gerektiği gibi insanlara âşikâr olacaktır.
İmam Ali b. Mûsâ er-Rızâ'dan bize rivâyet edildiği gibi.
Ve hârif ilmi hazinesinde açıkça elde edilecektir."
Daha sonra diyor ki: "Şeyh el-Muhaddis el-Fakih İbrahim b. Muhammed el-Hamvinî eş-Şafiî'nin 'Ferâidu's-Simtayn' adlı kitabında kendi senediyle Ahmed b. Ziyad'dan, Dubel b. Ali-i Hazaî'den rivâyet ettiği konu bize rivâyet edilmiştir ki, o şöyledir: Sonu 'ta' harfiyle biten kasidemi İmam Rıza'ya (Allah O'ndan râzı olsun) okuyunca şu beyitlere ulaştım:
'Sizlerden bir İmam'ın gelmesi şüphesiz gerçekleşecektir
Ve o Allah'ın ismi ve bereketiyle kıyam edecektir
O aramızdaki bütün hak ve bâtılı birbirinden ayıracaktır
Ve her iyi ve kötü amelin karşılığını verecektir.'
Bunun üzerine İmam Rıza şiddetli bir şekilde ağlayarak şöyle buyurdu:
'Ey Dubel! Rûhu'l-Kudüs senin dilinle konuştu. Bu İmam'ın kim olduğunu biliyor musun?' Ben, 'Hayır' dedim. 'Sadece sizden olan bir İmam'ın yeryüzünü adaletle dolduracağını duydum.'
Bunun üzerine İmam buyurdu ki: 'Benden sonraki İmam, oğlum Muhammed ve Muhammed'den sonra oğlu Ali ve Ali'den sonra oğlu Hasan ve Hasan'dan sonra oğlu Hüccet'ül-Kâim'dir. Gaybet'i döneminde O'nu beklemek ve zuhûr ettiğinde ise O'na itaat etmek gerekir.
O yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır. Ama ne zaman kıyam edeceği, gelecekten haber vermektir. Babam, babalarından ve nihayet Resûlullah'tan (sallallâhu aleyhi ve âlih) şöyle rivâyet eder: Onun misali, ansızın vukû bulacak olan kıyamet gibidir.'"
Ebu'l-Meanî, Muhammed b. Abdullah es-Siracuddin er-Rufaî (h. 885):
Rufaî soyunun ileri gelenlerinin hepsi, Ehl-i Sünnet'in meşhur âlim ve âriflerinden olup tarikat silsileleri Rufai diye bilinmektedir. Günümüze kadar bu soyun ileri gelenleri hâlâ Ehl-i Sünnet'tendir.
O, "Sihahu'l-Ehbar fi Niseni's-Sâdati'l-Fâtimiyyeti'l-Ehyar" adlı kitabında Onuncu İmam hakkında şöyle yazıyor:
"İmam Ali el-Hâdi b. İmam Muhammed Cevad'ın (aleyhi's-selâm), lakabı Nakî, Âlim, Fakih, Emir, Delil, Askerî ve Necib'dir. O Hicret'in 212'sinde Medine'de dünyaya geldi ve Abbasî halifesi el-Mutezz döneminde 254 yılında şehid edildi.
O'nun, İmam Hasan Askerî, Hüseyin, Muhammed, Ca'fer ve Aişe isimlerinde beş oğlu vardı. İmam Hasan Askerî, kendisinden geriye, mahzen sahibi Allah'ın velisi Hüccet-i Muntazar İmam Muhammedi'l-Mehdî (aleyhi's- selâm) bıraktı."
Adı geçen kitabın başka bir yerinde ise imametten bahsederken şöyle diyor: "Ehl-i Beyt imamlarının ârifleri şöyle nakletmişlerdir: İmam Hüseyin (aleyhi's-selâm) mânevî hilafet ve toplumun imametinin kendi soyundan geleceğini anlayınca bu büyük nimete kavuşmak için sevindi ve canını Allah yolunda feda etti.
Allah Teâlâ da ona minnet bırakarak yüce imamet makamını onun evlatlarına emanet bıraktı ve onu tertemiz soyundan olan Hüccet-i Muntazar İmam Mehdî (aleyhi's-selâm) ile bitirdi."
Nûruddin Abdurrahman el-Câmi (h. 898):
Meşhur bilgin, ârif ve tanınmış şairdir. Muhammed b. Süleyman Kûfevî "A'lamu'l-Ehyar fi Fıkh-ı Mezhebi'n-Nu'mani'l- Muhtar"da şöyle yazıyor:
"Şeyh, Allah'ı tanıyan, Allah'a yönelen, tarikatın delili, hakikatin tercümanı ... bütün faziletleri ve incelikleri kendisinde toplayan Mevlâ Câmi Nûruddin Abdurrahman ... başlıca büyük, meşhur ve güvenilir Şevâhidu'n-Nübüvvet' kitabının yazarıdır."
Âlim Allame Kadı Hüseyin Diyarbekrî "Tarih-u Hamis" kitabının başında şöyle yazmıştır: "Bu, muteber kitaplardan, yani Tefsir-i Keşşaf'tan ve... Mevlâ Abdurrahman el-Câmi'nin Şevâhidu'n-Nü- büvve'sinden seçmiş olduğum Peygamberlerin Efendisinin başından geçenler ve Son Peygamberin (sallallâhu aleyhi ve âlih) özelliklerini kapsayan bir mecmuadır."
Câmi bu kitapta Hüccet b. Hasan el-Askerî'yi (aleyhi's-selâm) On ikinci İmam bilmiş, O'nun doğumunda gerçekleşen bazı hayret verici olayları ve kerametlerini beyan ederek diyor ki: "Dünyayı adaletle dolduracak olan O'dur..."
İlginç olanı şu ki, Ehl-i Beyt âlimleri Câmi'yi mutaassıp bir Sünnî bilmektedirler. Öyle ki, Mecâlisu'l-Mü'minîn kitabını yazması ve Ehl-i Beyt takipçisi olmadıkları açıkça bilinen bazılarını Ehl-i Beyt takipçisi olarak tanıtmasından dolayı kendisine "Ehl-i Beyt takipçisi türeten" lakabı verilmiş olmasıdır.
Evet; Abdurrahman Câmi "Şevâhidu'n-Nübüvvet" adlı kitabında pâk imamların (aleyhi's-selâm) hayatlarını anlatırken son olarak diyor ki:
"Muhammed b. Hasan b. Ali b. Muhammed b. Ali er-Rıza (Allah Onlardan râzı olsun) On ikinci İmam'dır. O'nun künyesi Ebu'l- Kâsım'dır. İmamîyye O'nu Hüccet, Kâimi'l-Muntazar, Sâhibu'z- Zaman diye anmıştır."
Daha sonra Ehl-i Beyt kaynaklarına dayanarak İmam'ın doğumu hakkında genişçe bahsetmiştir. Mesela, İmam-ı Zaman'ın doğumu hakkında şöyle diyor: "Ebu Muhammed Zeki'nin (Allah O'ndan râzı olsun) halası der ki:
Bir gün Ebu Muhammed'in (Allah O'ndan râzı olsun) yanına gittiğimde buyurdu ki: 'Halacığım! Bu gece bizde kal. Çünkü Allah Teâlâ bize bir oğul verecektir.' Ben dedim ki: 'O çocuğu kim doğuracak? Çünkü Nergis'de hamilelik belirtileri göremiyorum.'
Buyurdu ki: 'Halacığım! Nergis, Hz. Mûsâ'nın (aleyhi's-selâm) annesi gibidir. Doğumdan önce onda hiçbir hamilelik belirtisi olmaz.'
Çocuk dünyaya geldiğinde secdeye kapandığını gördüm. Hemen O'nu aldım. O sırada Ebu Muhammed, odasından, 'Halacığım! Oğlumu yanıma getir' diye seslendi. Bebeği O'nun yanına götürdüğümde O'nu kendi yanına oturttu ve dilini O'nun ağzına sokarak,
'Ey oğlum! Allah'ın izniyle konuş' buyurdu. Bebek konuşmaya başlayarak şöyle dedi: 'Bismillahirrahmanirrahim. Biz ise yeryüzünde güçten düşürülenlere lutufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz...'
Daha sonra Hâce Parsa gibi O'nun hayatının bir kısmını anlatmaya devam ediyor." (Prof. Dr. Haydar Baş Hasan el-Askeri ve İmam Mehdi eserinden)
Al-i Muhammed'in yücelik ve azameti zuhur edecektir
Ve Allah'ın adaleti ilk kez olması gerektiği gibi insanlara âşikâr olacaktır.
İmam Ali b. Mûsâ er-Rızâ'dan bize rivâyet edildiği gibi.
Ve hârif ilmi hazinesinde açıkça elde edilecektir."
Daha sonra diyor ki: "Şeyh el-Muhaddis el-Fakih İbrahim b. Muhammed el-Hamvinî eş-Şafiî'nin 'Ferâidu's-Simtayn' adlı kitabında kendi senediyle Ahmed b. Ziyad'dan, Dubel b. Ali-i Hazaî'den rivâyet ettiği konu bize rivâyet edilmiştir ki, o şöyledir: Sonu 'ta' harfiyle biten kasidemi İmam Rıza'ya (Allah O'ndan râzı olsun) okuyunca şu beyitlere ulaştım:
'Sizlerden bir İmam'ın gelmesi şüphesiz gerçekleşecektir
Ve o Allah'ın ismi ve bereketiyle kıyam edecektir
O aramızdaki bütün hak ve bâtılı birbirinden ayıracaktır
Ve her iyi ve kötü amelin karşılığını verecektir.'
Bunun üzerine İmam Rıza şiddetli bir şekilde ağlayarak şöyle buyurdu:
'Ey Dubel! Rûhu'l-Kudüs senin dilinle konuştu. Bu İmam'ın kim olduğunu biliyor musun?' Ben, 'Hayır' dedim. 'Sadece sizden olan bir İmam'ın yeryüzünü adaletle dolduracağını duydum.'
Bunun üzerine İmam buyurdu ki: 'Benden sonraki İmam, oğlum Muhammed ve Muhammed'den sonra oğlu Ali ve Ali'den sonra oğlu Hasan ve Hasan'dan sonra oğlu Hüccet'ül-Kâim'dir. Gaybet'i döneminde O'nu beklemek ve zuhûr ettiğinde ise O'na itaat etmek gerekir.
O yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır. Ama ne zaman kıyam edeceği, gelecekten haber vermektir. Babam, babalarından ve nihayet Resûlullah'tan (sallallâhu aleyhi ve âlih) şöyle rivâyet eder: Onun misali, ansızın vukû bulacak olan kıyamet gibidir.'"
Ebu'l-Meanî, Muhammed b. Abdullah es-Siracuddin er-Rufaî (h. 885):
Rufaî soyunun ileri gelenlerinin hepsi, Ehl-i Sünnet'in meşhur âlim ve âriflerinden olup tarikat silsileleri Rufai diye bilinmektedir. Günümüze kadar bu soyun ileri gelenleri hâlâ Ehl-i Sünnet'tendir.
O, "Sihahu'l-Ehbar fi Niseni's-Sâdati'l-Fâtimiyyeti'l-Ehyar" adlı kitabında Onuncu İmam hakkında şöyle yazıyor:
"İmam Ali el-Hâdi b. İmam Muhammed Cevad'ın (aleyhi's-selâm), lakabı Nakî, Âlim, Fakih, Emir, Delil, Askerî ve Necib'dir. O Hicret'in 212'sinde Medine'de dünyaya geldi ve Abbasî halifesi el-Mutezz döneminde 254 yılında şehid edildi.
O'nun, İmam Hasan Askerî, Hüseyin, Muhammed, Ca'fer ve Aişe isimlerinde beş oğlu vardı. İmam Hasan Askerî, kendisinden geriye, mahzen sahibi Allah'ın velisi Hüccet-i Muntazar İmam Muhammedi'l-Mehdî (aleyhi's- selâm) bıraktı."
Adı geçen kitabın başka bir yerinde ise imametten bahsederken şöyle diyor: "Ehl-i Beyt imamlarının ârifleri şöyle nakletmişlerdir: İmam Hüseyin (aleyhi's-selâm) mânevî hilafet ve toplumun imametinin kendi soyundan geleceğini anlayınca bu büyük nimete kavuşmak için sevindi ve canını Allah yolunda feda etti.
Allah Teâlâ da ona minnet bırakarak yüce imamet makamını onun evlatlarına emanet bıraktı ve onu tertemiz soyundan olan Hüccet-i Muntazar İmam Mehdî (aleyhi's-selâm) ile bitirdi."
Nûruddin Abdurrahman el-Câmi (h. 898):
Meşhur bilgin, ârif ve tanınmış şairdir. Muhammed b. Süleyman Kûfevî "A'lamu'l-Ehyar fi Fıkh-ı Mezhebi'n-Nu'mani'l- Muhtar"da şöyle yazıyor:
"Şeyh, Allah'ı tanıyan, Allah'a yönelen, tarikatın delili, hakikatin tercümanı ... bütün faziletleri ve incelikleri kendisinde toplayan Mevlâ Câmi Nûruddin Abdurrahman ... başlıca büyük, meşhur ve güvenilir Şevâhidu'n-Nübüvvet' kitabının yazarıdır."
Âlim Allame Kadı Hüseyin Diyarbekrî "Tarih-u Hamis" kitabının başında şöyle yazmıştır: "Bu, muteber kitaplardan, yani Tefsir-i Keşşaf'tan ve... Mevlâ Abdurrahman el-Câmi'nin Şevâhidu'n-Nü- büvve'sinden seçmiş olduğum Peygamberlerin Efendisinin başından geçenler ve Son Peygamberin (sallallâhu aleyhi ve âlih) özelliklerini kapsayan bir mecmuadır."
Câmi bu kitapta Hüccet b. Hasan el-Askerî'yi (aleyhi's-selâm) On ikinci İmam bilmiş, O'nun doğumunda gerçekleşen bazı hayret verici olayları ve kerametlerini beyan ederek diyor ki: "Dünyayı adaletle dolduracak olan O'dur..."
İlginç olanı şu ki, Ehl-i Beyt âlimleri Câmi'yi mutaassıp bir Sünnî bilmektedirler. Öyle ki, Mecâlisu'l-Mü'minîn kitabını yazması ve Ehl-i Beyt takipçisi olmadıkları açıkça bilinen bazılarını Ehl-i Beyt takipçisi olarak tanıtmasından dolayı kendisine "Ehl-i Beyt takipçisi türeten" lakabı verilmiş olmasıdır.
Evet; Abdurrahman Câmi "Şevâhidu'n-Nübüvvet" adlı kitabında pâk imamların (aleyhi's-selâm) hayatlarını anlatırken son olarak diyor ki:
"Muhammed b. Hasan b. Ali b. Muhammed b. Ali er-Rıza (Allah Onlardan râzı olsun) On ikinci İmam'dır. O'nun künyesi Ebu'l- Kâsım'dır. İmamîyye O'nu Hüccet, Kâimi'l-Muntazar, Sâhibu'z- Zaman diye anmıştır."
Daha sonra Ehl-i Beyt kaynaklarına dayanarak İmam'ın doğumu hakkında genişçe bahsetmiştir. Mesela, İmam-ı Zaman'ın doğumu hakkında şöyle diyor: "Ebu Muhammed Zeki'nin (Allah O'ndan râzı olsun) halası der ki:
Bir gün Ebu Muhammed'in (Allah O'ndan râzı olsun) yanına gittiğimde buyurdu ki: 'Halacığım! Bu gece bizde kal. Çünkü Allah Teâlâ bize bir oğul verecektir.' Ben dedim ki: 'O çocuğu kim doğuracak? Çünkü Nergis'de hamilelik belirtileri göremiyorum.'
Buyurdu ki: 'Halacığım! Nergis, Hz. Mûsâ'nın (aleyhi's-selâm) annesi gibidir. Doğumdan önce onda hiçbir hamilelik belirtisi olmaz.'
Çocuk dünyaya geldiğinde secdeye kapandığını gördüm. Hemen O'nu aldım. O sırada Ebu Muhammed, odasından, 'Halacığım! Oğlumu yanıma getir' diye seslendi. Bebeği O'nun yanına götürdüğümde O'nu kendi yanına oturttu ve dilini O'nun ağzına sokarak,
'Ey oğlum! Allah'ın izniyle konuş' buyurdu. Bebek konuşmaya başlayarak şöyle dedi: 'Bismillahirrahmanirrahim. Biz ise yeryüzünde güçten düşürülenlere lutufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz...'
Daha sonra Hâce Parsa gibi O'nun hayatının bir kısmını anlatmaya devam ediyor." (Prof. Dr. Haydar Baş Hasan el-Askeri ve İmam Mehdi eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.