Önceleri zikir kelimesi onun için bir muammadan ibaretti. Ta ki bir gün anlamını bir kitaptan okuyana kadar... Anmak, hatırlamak, sürekli akılda tutmak, unutmamak. Zikrullah biraz olsun Osmanlıca'sı olanların anlayabileceği gibi Allah'ı anmak. Peki Allah'ı niçin anıyoruz?
İnsan en çok sevdiğini anmaz mı? Peki biz en çok kimi seviyoruz. Sevgili okur (çünkü sen sevgisiz olsaydın bu gazeteyi okuyamazdın, kısmet olmazdı) hiç düşündün mü en çok kimi seversin? Aklına insan isimleri, çiçekler ve hayvanlar ya da şehirler mi geliyor? Doğrusu hiç şaşmadım. Kalbimden geçeni bildiğim gibi kalbinden geçeni de bilemez miyim? Aynı mayadan yoğrulmadık mı? Sen sadece bir insansın, alemlerin özütü ya da diğer bir deyişle zübde-i kainat. Ve senin kalbindeki ince nakışları, derin okyanusları, bakir ormanları, serin çağlayanları, kan çanağı gülleri, ak nergisi, mor menevşeyi sezebiliyorum. "Cevabım neden Allah değil" diye üzülme merdivenler basamak basamak. Gene Yunus bizi çağırıyor "Yaradılanı severim Yaradan'dan ötürü." Ah Yunus sen olmasaydın biz neylerdik?
Sen bana güzel olmayan bir şey gösterebilir misin? Aklına çöplükler mi geliyor, çöpten ekmek parası çıkaranlar bir hayli çoğaldı. Hortumculardan mı dem vuracaksın? Onlar da gafletin güzelleri. İnsan nasıl bu kadar gaflete dalabilir, hayran olmamak işten değil.
Aşkım çağlayanlara eş. Öyle güzel bir dünyada yaşıyoruz ki... İnsan insana... Her yüzde dost cemali görmek o kadar zor değil ki... Biraz göz gerek, biraz da dinlemek yüreğinden gelen sesi. O zaman senin aşamayacağın dağ, geçemeyeceğin ırmak kalır mı? İnsan nelere kadirdir. Gün doğmadan neler doğar.
İnsan hata yapar, sen kendini affedemedin mi? Affetmek zor zanaat, geniş bir yürek ister, kavramak ister ellerinle ellerini ve yağmurdan sonraları güzel kokular duyabilmeyi. Sen de affet bak neler kazanacaksın. Sana eza çektireni affet çünkü rıza bunu gerektirir. Razı olursan sevebilirsin ve O'nu daha çok anabilirsin. Kalbinde bir yer aç, en müstesna zamanlarını O'na ayır. Sen Allah de kalbin seni dinlesin, kalbin Allah desin bu sefer de sen dinle. Böylece gelsin hidayet bu yakışır şanına.
Aşkım çağlayanlara eş, okyanuslara karışabilirim, bütün çiçekleri kucaklayabilirim. Şems-i Tebrizi kadar aşık olabilirim. Kör kuyularda sansalar da beni dostun gönlünde ebediyyen yaşayabilirim...
İnsan en çok sevdiğini anmaz mı? Peki biz en çok kimi seviyoruz. Sevgili okur (çünkü sen sevgisiz olsaydın bu gazeteyi okuyamazdın, kısmet olmazdı) hiç düşündün mü en çok kimi seversin? Aklına insan isimleri, çiçekler ve hayvanlar ya da şehirler mi geliyor? Doğrusu hiç şaşmadım. Kalbimden geçeni bildiğim gibi kalbinden geçeni de bilemez miyim? Aynı mayadan yoğrulmadık mı? Sen sadece bir insansın, alemlerin özütü ya da diğer bir deyişle zübde-i kainat. Ve senin kalbindeki ince nakışları, derin okyanusları, bakir ormanları, serin çağlayanları, kan çanağı gülleri, ak nergisi, mor menevşeyi sezebiliyorum. "Cevabım neden Allah değil" diye üzülme merdivenler basamak basamak. Gene Yunus bizi çağırıyor "Yaradılanı severim Yaradan'dan ötürü." Ah Yunus sen olmasaydın biz neylerdik?
Sen bana güzel olmayan bir şey gösterebilir misin? Aklına çöplükler mi geliyor, çöpten ekmek parası çıkaranlar bir hayli çoğaldı. Hortumculardan mı dem vuracaksın? Onlar da gafletin güzelleri. İnsan nasıl bu kadar gaflete dalabilir, hayran olmamak işten değil.
Aşkım çağlayanlara eş. Öyle güzel bir dünyada yaşıyoruz ki... İnsan insana... Her yüzde dost cemali görmek o kadar zor değil ki... Biraz göz gerek, biraz da dinlemek yüreğinden gelen sesi. O zaman senin aşamayacağın dağ, geçemeyeceğin ırmak kalır mı? İnsan nelere kadirdir. Gün doğmadan neler doğar.
İnsan hata yapar, sen kendini affedemedin mi? Affetmek zor zanaat, geniş bir yürek ister, kavramak ister ellerinle ellerini ve yağmurdan sonraları güzel kokular duyabilmeyi. Sen de affet bak neler kazanacaksın. Sana eza çektireni affet çünkü rıza bunu gerektirir. Razı olursan sevebilirsin ve O'nu daha çok anabilirsin. Kalbinde bir yer aç, en müstesna zamanlarını O'na ayır. Sen Allah de kalbin seni dinlesin, kalbin Allah desin bu sefer de sen dinle. Böylece gelsin hidayet bu yakışır şanına.
Aşkım çağlayanlara eş, okyanuslara karışabilirim, bütün çiçekleri kucaklayabilirim. Şems-i Tebrizi kadar aşık olabilirim. Kör kuyularda sansalar da beni dostun gönlünde ebediyyen yaşayabilirim...