Allah dünyayı, dünyadan sonrası için yarattı
H. 36 yılında İmran B. Hüseyn el-Huzai aracılığı ile Talha ve Zübeyr'e gönderdiği bu mektubu Ebu Cafer İskafî de Makamat adlı kitabında "Emir'ül-Mü’minin'in Faziletleri" bölümünde nakletmiştir
16.07.2025 13:23:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





H. 36 yılında İmran B. Hüseyn el-Huzai aracılığı ile Talha ve Zübeyr'e gönderdiği bu mektubu Ebu Cafer İskafî de Makamat adlı kitabında "Emir'ül-Mü'minin'in Faziletleri" bölümünde nakletmiştir.
"İnsanlar beni isteyinceye kadar, bana uymalarını istemediğimi gizleseniz de bilirsiniz. Onlar bana biat edinceye kadar biatlerini istemedim, ikiniz de bana isteyerek biat edenlerdensiniz.
Halk, otoriteyi gasp ettiğim, mal mülküm olduğu için biat etmedi bana. Eğer bana isteyerek biat ettiyseniz, o halde bu ahdi bozmaktan vazgeçip hemen tövbe etmeniz gerekir.
Yok, eğer istemeden biat ettiyseniz, görünüşte itaat etmeniz ve günahınızı gizlemeniz sebebiyle aleyhinize hareket etmeme yol açtınız.
Ömrüme andolsun, takiyye yapmak, sırları gizlemek hususunda muhacirlerin en haklı olanı siz değilsiniz. Biat etmeden önce bana karşı çıksaydınız bu, sizin için, kabul ettikten sonra biatimden çıkmaktan daha kolay olurdu.
Osman'ı benim öldürdüğümü iddia ediyorsunuz; sizinle benim aramda, Medine halkından size de bana da uymayanlar hükmetsin; o işte herkesin ne kadar rolü varsa üstlensin, gerekeni kabullensin.
Ey iki ihtiyar! (Talha ve Zübeyr!) Görüşünüzden dönün! Şu an yaptığınız iş en büyük utançtır! Utançla ateş birleşmeden yaptığınızdan vazgeçin! ve's-Selam."
Muaviye'ye yazdığı mektup
"Allah dünyayı, dünyadan sonrası için yarattı. Dünya ehlini de hangisinin güzel amel işleyeceğini bilmek için imtihan etti.
Biz dünya için yaratılmadık ve dünya için çalışmakla da emrolunmadık. Biz, dünyaya imtihan edilmek için yerleştirildik.
Allah, beni seninle, seni de benimle imtihan etti ve bizi birbirimize hüccet kıldı.
Sen, Kur'an'ı tevil ederek dünyayı istedin; beni elimle veya dilimle işlemediğim bir cinayet ile itham ettin.
Sen ve Şam ehli bu iftirayı atarak, âlimleriniz cahilleri ve ayaktakileriniz oturanları aleyhime kışkırtmaya koyuldu.
Kendin için Allah'tan kork da yularını şeytanın elinden al, yönünü ahirete çevir. Çünkü o, bizim de sizin de gideceğiniz tek yoldur.
Allah katından ansızın gelerek kökünü kesip, soyunu yok edecek azaptan sakın. Allah'a gerçekten yemin ederim ki, kader benimle seni bir gün karşılaştırırsa, "hükmedenlerin en hayırlısı olan Allah aramızda hükmedinceye kadar"(A'raf: 87) karşında dururum.
Şureyh b. Hani'yi öncülerine kumandan tayin edip Şam'a gönderdiği zaman yazmış olduğu mektup
"Sabah, akşam, her vakit Allah'tan sakın. Nefsin için dünyanın aldatıcılığından kork, hiçbir halde ondan emin olma. Bil ki eğer nefsini sevdiğin pek çok şeyden alıkoymazsan, arzuların seni pek çok zarara sokar.
Nefsine engel ol, onu hatalara karşı kontrol et. Öfkelendiğinde ezip kahrederek öfkeni yen.
Medine'den Basra'ya doğru hareket ederken Kufe halkına yazmış olduğu mektup
"...Zalim veya mazlum; isyan etmiş veya kendine isyan edilmiş olarak buradan ayrılıyor ve burayı terk ediyorum. Bu mektubumun kendisine ulaştığı herkese Allah'a hatırlatıyorum ve yanıma gelmesini; şayet iyi yoldaysam bana yardım etmesini, kötüysem kötülüğü terk etmem için beni uyarmasını istiyorum.
Sıffin ehliyle arasında geçen olayları içeren ve tüm beldelere yazıp gönderdiği mektup
"İlk işimiz Şam halkından bir toplulukla karşılaşmamız oldu. Zahirde Rabbimiz, nebimiz birdi, İslam'daki davetimiz de birdi. Biz onlardan Allah'a imanlarının ve Resulullah'ı tasdiklerinin artmasını istemiyorduk, onlar da bizden böyle bir şey istemiyorlardı.
İlgimiz olmadığı halde Osman'ın kanı konusunda ihtilafa düşünceye kadar iş aynıydı. Onlar bizi itham ediyor, biz ise kendimizin bundan beri olduğunu söylüyorduk.
Biz şöyle dedik: Gelin bugün fitne ateşini söndürüp halkı teskin ederek işe çözüm bulalım. İş alevlenince artık işe çözüm de bulamayız. Böylece işler bir düzene girsin ve o zaman hakkı yerli yerine koyabilelim.
Onlar ise: "Hayır, biz, bu işi savaşla halletmeye karar verdik" diyerek kaçındılar. Neticede savaş rüzgârları esmeye başladı, istikrar bozuldu fitne ateşlenip alevleri yayılarak kızıştı.
Savaş bize ve onlara dişlerini gösterdiği, pençesini attığı zaman çağrımıza uydular. Biz de onların çağrılarına uyduk, isteklerini hemen kabul ettik.
Onlara deliller göründü, mazeretleri bitti, özürlerinin de arkası kesildi. Onlardan kim bunu devam ettirir, kararında durursa, Allah, onu helakten korur; kim de inadında direnir ve sapıklığında kalırsa ahdini bozan biri sayılır, Allah onun kalbini perdesiyle örter, kötülük değirmeni, başında devamlı döner." Nehc'ül Belaga Mektuplar 54-58
"İnsanlar beni isteyinceye kadar, bana uymalarını istemediğimi gizleseniz de bilirsiniz. Onlar bana biat edinceye kadar biatlerini istemedim, ikiniz de bana isteyerek biat edenlerdensiniz.
Halk, otoriteyi gasp ettiğim, mal mülküm olduğu için biat etmedi bana. Eğer bana isteyerek biat ettiyseniz, o halde bu ahdi bozmaktan vazgeçip hemen tövbe etmeniz gerekir.
Yok, eğer istemeden biat ettiyseniz, görünüşte itaat etmeniz ve günahınızı gizlemeniz sebebiyle aleyhinize hareket etmeme yol açtınız.
Ömrüme andolsun, takiyye yapmak, sırları gizlemek hususunda muhacirlerin en haklı olanı siz değilsiniz. Biat etmeden önce bana karşı çıksaydınız bu, sizin için, kabul ettikten sonra biatimden çıkmaktan daha kolay olurdu.
Osman'ı benim öldürdüğümü iddia ediyorsunuz; sizinle benim aramda, Medine halkından size de bana da uymayanlar hükmetsin; o işte herkesin ne kadar rolü varsa üstlensin, gerekeni kabullensin.
Ey iki ihtiyar! (Talha ve Zübeyr!) Görüşünüzden dönün! Şu an yaptığınız iş en büyük utançtır! Utançla ateş birleşmeden yaptığınızdan vazgeçin! ve's-Selam."
Muaviye'ye yazdığı mektup
"Allah dünyayı, dünyadan sonrası için yarattı. Dünya ehlini de hangisinin güzel amel işleyeceğini bilmek için imtihan etti.
Biz dünya için yaratılmadık ve dünya için çalışmakla da emrolunmadık. Biz, dünyaya imtihan edilmek için yerleştirildik.
Allah, beni seninle, seni de benimle imtihan etti ve bizi birbirimize hüccet kıldı.
Sen, Kur'an'ı tevil ederek dünyayı istedin; beni elimle veya dilimle işlemediğim bir cinayet ile itham ettin.
Sen ve Şam ehli bu iftirayı atarak, âlimleriniz cahilleri ve ayaktakileriniz oturanları aleyhime kışkırtmaya koyuldu.
Kendin için Allah'tan kork da yularını şeytanın elinden al, yönünü ahirete çevir. Çünkü o, bizim de sizin de gideceğiniz tek yoldur.
Allah katından ansızın gelerek kökünü kesip, soyunu yok edecek azaptan sakın. Allah'a gerçekten yemin ederim ki, kader benimle seni bir gün karşılaştırırsa, "hükmedenlerin en hayırlısı olan Allah aramızda hükmedinceye kadar"(A'raf: 87) karşında dururum.
Şureyh b. Hani'yi öncülerine kumandan tayin edip Şam'a gönderdiği zaman yazmış olduğu mektup
"Sabah, akşam, her vakit Allah'tan sakın. Nefsin için dünyanın aldatıcılığından kork, hiçbir halde ondan emin olma. Bil ki eğer nefsini sevdiğin pek çok şeyden alıkoymazsan, arzuların seni pek çok zarara sokar.
Nefsine engel ol, onu hatalara karşı kontrol et. Öfkelendiğinde ezip kahrederek öfkeni yen.
Medine'den Basra'ya doğru hareket ederken Kufe halkına yazmış olduğu mektup
"...Zalim veya mazlum; isyan etmiş veya kendine isyan edilmiş olarak buradan ayrılıyor ve burayı terk ediyorum. Bu mektubumun kendisine ulaştığı herkese Allah'a hatırlatıyorum ve yanıma gelmesini; şayet iyi yoldaysam bana yardım etmesini, kötüysem kötülüğü terk etmem için beni uyarmasını istiyorum.
Sıffin ehliyle arasında geçen olayları içeren ve tüm beldelere yazıp gönderdiği mektup
"İlk işimiz Şam halkından bir toplulukla karşılaşmamız oldu. Zahirde Rabbimiz, nebimiz birdi, İslam'daki davetimiz de birdi. Biz onlardan Allah'a imanlarının ve Resulullah'ı tasdiklerinin artmasını istemiyorduk, onlar da bizden böyle bir şey istemiyorlardı.
İlgimiz olmadığı halde Osman'ın kanı konusunda ihtilafa düşünceye kadar iş aynıydı. Onlar bizi itham ediyor, biz ise kendimizin bundan beri olduğunu söylüyorduk.
Biz şöyle dedik: Gelin bugün fitne ateşini söndürüp halkı teskin ederek işe çözüm bulalım. İş alevlenince artık işe çözüm de bulamayız. Böylece işler bir düzene girsin ve o zaman hakkı yerli yerine koyabilelim.
Onlar ise: "Hayır, biz, bu işi savaşla halletmeye karar verdik" diyerek kaçındılar. Neticede savaş rüzgârları esmeye başladı, istikrar bozuldu fitne ateşlenip alevleri yayılarak kızıştı.
Savaş bize ve onlara dişlerini gösterdiği, pençesini attığı zaman çağrımıza uydular. Biz de onların çağrılarına uyduk, isteklerini hemen kabul ettik.
Onlara deliller göründü, mazeretleri bitti, özürlerinin de arkası kesildi. Onlardan kim bunu devam ettirir, kararında durursa, Allah, onu helakten korur; kim de inadında direnir ve sapıklığında kalırsa ahdini bozan biri sayılır, Allah onun kalbini perdesiyle örter, kötülük değirmeni, başında devamlı döner." Nehc'ül Belaga Mektuplar 54-58
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.



















































































