Bugün ülkemizde yürütülen misyonerlik faaliyetleri neticesi, sözde 4 hak dinin var olduğu açıkça dile getirilmekte, yapılan propagandalarla özellikle muharref Hıristiyan dinine sempatizan toplanmaktadır.
Sadece Karadeniz bölgemizde son zamanlarda 100 gencimiz bu muharref dini kabul etmiş, din değiştirmiştir.
Oysa, Allah katında tek hak din vardır: İslam.
"Kim Allah'tan başka bir din ararsa, ondan (o din) asla kabul edilmez. Ve o, âhirette hüsrana uğrayanlardandır. (Al-i İmran, 85)
"Bugün sizin dininizi ikmal ettim, size nimetimi tamamladım. Ve size din olarak İslam'ı seçtim." (Maide, 3)
Allah'ın katında İslam'dan başka bir dinin geçerli olmadığına dair pek çok ayet vardır. "Ey Muhammed! Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, 'Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a verdim' de, kendilerine kitap verilenlere ve kitapsızlara 'Siz de İslam oldunuz mu?' de. Şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir. Yüz çevirirlerse sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah, kullarını görür." (Al-i İmran, 20)
Görüldüğü gibi, Cenab-ı Hakk'ın ölçüsü bellidir. Katında tek din İslam'dır.
Zaman içinde değişikliğe uğramayan, tek bir harfi dahi değişmeden bugünlere ulaşan tek kutsal kitap olan Kur'an-ı Kerim, insanlığın kıyamete kadar tek rehberidir.
İlk indirildiği halini kaybeden ve insanlarca tahribata uğrayan İncil'in ve Tevrat'ın ise bir hükmü kalmamıştır.
Ayetlerde belirtilen hakikat, esasında, Tevrat ve İncil müfessirlerince de kabul edilmekte, tahribatın olduğu itiraf edilmektedir.
Mesela, Tevrat müfessiri Adam Clarek, Tevrat'ın 30-40 ayetinin Tevrat metni sayılarak Tevrat'a sokulduğunu ifade etmiştir.
Tevrat'ı yazan Azra'nın kendinden bazı şeyleri kattığı, daha sonra da bazı kimselerin Tevrat'a bazı ilaveler yaptığı; ve fakat bunların Hz. Musa tarafından yapılmadığı açıklanmıştır.
Tevrat'ın tahrif edildiği hakikati, Bakara Suresi'nin 79. Ayetinde de şöyle belirtilir: "Artık vay o kimselere ki, Kitabı kendi elleriyle yaparlar, sonra az bir pahaya satmak için, 'Bu Allah katındandır' derler. Ellerinin yazdığından ötürü, vay onlara ve kazandıkları şeylerden dolayı vay onlara!"
"Onlar, (Tevrat'taki) kelimeleri asıl yerlerine konulmuşken ondan sonra tahrif ederler". (Maide 41)
Resulullah (sav) de bu tahrif hadiseleri ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
"Kitap ehline din konusunda hiç bir şey sormayın... Hak olan bir şeyi yalanlar veya batıl bir şeyi tasdik eder hale düşersiniz". (Fethul Bari c.13, s.281)
Ayetler ve hadisler ışığında sabittir ki, Tevrat ve İncil, ilahi olma vasıflarını yitirmiştir.
Tevrat ve İncil'le amel edilebileceği ve güya, 'Yahudi ve Hıristiyanların da ibadeti makbuldür' söylemleri mesnetsizdir.
Kurtuluşa ermenin tek yolu, İslam üzere yaşamaktır. Bu noktada yukarıdaki mesnetsiz iddialara kanarak dinini değiştirme gafletine düşen kardeşlerimiz, bu açık ayetleri tekrar tekrar okuyarak, ahiret hayatlarını mahvedecek böyle bir akıbetten bir an evvel vazgeçmelidir.
(Ayrıntılı bilgi için bkz.: Makalat, Prof. Dr. Haydar Baş, sayfa 199-220)
Sadece Karadeniz bölgemizde son zamanlarda 100 gencimiz bu muharref dini kabul etmiş, din değiştirmiştir.
Oysa, Allah katında tek hak din vardır: İslam.
"Kim Allah'tan başka bir din ararsa, ondan (o din) asla kabul edilmez. Ve o, âhirette hüsrana uğrayanlardandır. (Al-i İmran, 85)
"Bugün sizin dininizi ikmal ettim, size nimetimi tamamladım. Ve size din olarak İslam'ı seçtim." (Maide, 3)
Allah'ın katında İslam'dan başka bir dinin geçerli olmadığına dair pek çok ayet vardır. "Ey Muhammed! Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, 'Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a verdim' de, kendilerine kitap verilenlere ve kitapsızlara 'Siz de İslam oldunuz mu?' de. Şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir. Yüz çevirirlerse sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah, kullarını görür." (Al-i İmran, 20)
Görüldüğü gibi, Cenab-ı Hakk'ın ölçüsü bellidir. Katında tek din İslam'dır.
Zaman içinde değişikliğe uğramayan, tek bir harfi dahi değişmeden bugünlere ulaşan tek kutsal kitap olan Kur'an-ı Kerim, insanlığın kıyamete kadar tek rehberidir.
İlk indirildiği halini kaybeden ve insanlarca tahribata uğrayan İncil'in ve Tevrat'ın ise bir hükmü kalmamıştır.
Ayetlerde belirtilen hakikat, esasında, Tevrat ve İncil müfessirlerince de kabul edilmekte, tahribatın olduğu itiraf edilmektedir.
Mesela, Tevrat müfessiri Adam Clarek, Tevrat'ın 30-40 ayetinin Tevrat metni sayılarak Tevrat'a sokulduğunu ifade etmiştir.
Tevrat'ı yazan Azra'nın kendinden bazı şeyleri kattığı, daha sonra da bazı kimselerin Tevrat'a bazı ilaveler yaptığı; ve fakat bunların Hz. Musa tarafından yapılmadığı açıklanmıştır.
Tevrat'ın tahrif edildiği hakikati, Bakara Suresi'nin 79. Ayetinde de şöyle belirtilir: "Artık vay o kimselere ki, Kitabı kendi elleriyle yaparlar, sonra az bir pahaya satmak için, 'Bu Allah katındandır' derler. Ellerinin yazdığından ötürü, vay onlara ve kazandıkları şeylerden dolayı vay onlara!"
"Onlar, (Tevrat'taki) kelimeleri asıl yerlerine konulmuşken ondan sonra tahrif ederler". (Maide 41)
Resulullah (sav) de bu tahrif hadiseleri ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
"Kitap ehline din konusunda hiç bir şey sormayın... Hak olan bir şeyi yalanlar veya batıl bir şeyi tasdik eder hale düşersiniz". (Fethul Bari c.13, s.281)
Ayetler ve hadisler ışığında sabittir ki, Tevrat ve İncil, ilahi olma vasıflarını yitirmiştir.
Tevrat ve İncil'le amel edilebileceği ve güya, 'Yahudi ve Hıristiyanların da ibadeti makbuldür' söylemleri mesnetsizdir.
Kurtuluşa ermenin tek yolu, İslam üzere yaşamaktır. Bu noktada yukarıdaki mesnetsiz iddialara kanarak dinini değiştirme gafletine düşen kardeşlerimiz, bu açık ayetleri tekrar tekrar okuyarak, ahiret hayatlarını mahvedecek böyle bir akıbetten bir an evvel vazgeçmelidir.
(Ayrıntılı bilgi için bkz.: Makalat, Prof. Dr. Haydar Baş, sayfa 199-220)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Kibarlı / diğer yazıları
- Başlıksız... / 19.01.2003
- Küreselleşme milliliği bitirir / 17.01.2003
- Kıbrıs'ta milli bütünlük dini bütünlükten geçer / 16.01.2003
- Asıl hedef başka / 15.01.2003
- Ekonomide kalıcı çözüm için / 11.01.2003
- Türkiye güçlü olmaya mecburdur / 09.01.2003
- Türkiye, savaşı önleyebilecek güçtedir / 08.01.2003
- Yabancılara el açmaktan kurtulmalıyız / 24.11.2002
- Türkiye yol ayrımında / 23.11.2002
- IMF ile bu iş olmaz / 19.11.2002
- Küreselleşme milliliği bitirir / 17.01.2003
- Kıbrıs'ta milli bütünlük dini bütünlükten geçer / 16.01.2003
- Asıl hedef başka / 15.01.2003
- Ekonomide kalıcı çözüm için / 11.01.2003
- Türkiye güçlü olmaya mecburdur / 09.01.2003
- Türkiye, savaşı önleyebilecek güçtedir / 08.01.2003
- Yabancılara el açmaktan kurtulmalıyız / 24.11.2002
- Türkiye yol ayrımında / 23.11.2002
- IMF ile bu iş olmaz / 19.11.2002