Anadolu'nun tarihine tanıklık eden bir efsane: Bayburt Kalesi
Türkiye'nin en büyük üçüncü kalesi olarak bilinen Bayburt Kalesi, şehrin kuzeyinde, yalçın kayalıklar üzerine inşa edilmiş görkemli bir yapıdır
15.08.2025 00:20:00
Abdülkadir Gündoğdu
Abdülkadir Gündoğdu





Türkiye'nin en büyük üçüncü kalesi olarak bilinen Bayburt Kalesi, şehrin kuzeyinde, yalçın kayalıklar üzerine inşa edilmiş görkemli bir yapıdır.
Yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu kale, Dede Korkut Hikayeleri'ne dahi konu olmasıyla Anadolu kültüründe önemli bir yere sahiptir.
Yapımı ve Tarihi Yolculuğu

Bayburt Kalesi'nin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmese de, tarihi kaynaklara göre milattan önceki ilk yüzyıllara kadar uzandığı düşünülüyor.
Tarih boyunca Roma, Bizans, Arap, Bagratlı ve Kommenos gibi pek çok farklı medeniyetin hakimiyetinde kalan kale, Anadolu'nun Türkleşme sürecinde de stratejik bir önem taşıdı.
Selçuklu Dönemi: Türklerin Anadolu'yu fethetmesiyle birlikte kale Selçukluların eline geçti. Bu dönemde kale, ünlü Selçuklu mimarı Ziyaeddin Lülü tarafından onarıldı ve bazı burçlar eklenerek güçlendirildi. Hatta kaleye adını veren ve zamanla yok olan "Çinimaçin" (çini süslemeli) ismini de bu dönemde aldığı düşünülüyor.
Osmanlı Dönemi: 1514 yılında Bayburt Kuşatması ile Osmanlı İmparatorluğu'nun kontrolüne geçen kale, Kanuni Sultan Süleyman ve III. Murad dönemlerinde önemli onarımlardan geçti. Bu dönemde Evliya Çelebi, kalenin içinde 300 hanelik bir mahalle ve cami olduğunu seyahatnamesinde yazdı.
Yakın Tarih: 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında ağır hasar gören kale, günümüze büyük ölçüde tahrip olmuş bir şekilde ulaştı. 2017 yılında başlayan restorasyon ve arkeolojik çalışmalarla, kalenin tarihi dokusunu yeniden ortaya çıkarmak için önemli adımlar atıldı. Özellikle kale burçlarındaki kaybolan çini süslemeler, günümüzde aslına uygun olarak yeniden üretilip yerlerine konuluyor.
Mimari Özellikleri

Bayburt Kalesi, hem coğrafi yapının sağladığı avantajı hem de farklı dönemlerde yapılan eklemelerle oluşan kendine has bir mimariye sahip.
Büyüklük: Kalenin surlarının uzunluğu yaklaşık 2 kilometreyi buluyor ve surların yüksekliği bazı yerlerde 30 metreyi aşıyor.
Yapı Malzemesi: Kalede farklı dönemlere ait yapı teknikleri bir arada görülebiliyor. İç kısımlarda harçlı moloztaş örgü sistemi ve düzgün kesme taş örgü sistemi kullanılmış.
Kitabeler: Kale kapıları ve burçlarında, dönemin tarihi hakkında önemli bilgiler sunan Arapça kitabeler bulunuyor. Bu kitabeler, kalenin onarım ve yenilenme süreçlerini belgeliyor.
Bayburt Kalesi'nin Tarihi Önemi
Bayburt Kalesi, sadece askeri bir yapı olmanın ötesinde, stratejik konumu ve zengin tarihiyle büyük bir öneme sahip.
Ticaret Yolu: Karadeniz'i Basra Körfezi'ne bağlayan önemli bir ticaret yolu üzerinde yer alması, kalenin yüzyıllar boyunca birçok medeniyetin ilgisini çekmesine neden oldu.
Stratejik Konum: Bölgeyi doğu ve batıdan gelebilecek tehlikelere karşı koruyan bir savunma hattı görevi gördü.
Kültürel Miras: Dede Korkut'un "Kam Büre Oğlu Bamsı Beyrek Boyunu Beyan Eder" adlı hikayesine konu olması, kalenin sadece askeri değil, aynı zamanda kültürel bir sembol haline gelmesini sağladı.
Bayburt Kalesi, günümüzde hem tarihe tanıklık eden bir anıt hem de şehrin kimliğinin önemli bir parçası olarak ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Yeniden hayat bulan çinileriyle kale, geçmişin görkemini günümüze taşıyan bir açık hava müzesi olma yolunda ilerliyor.
Yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu kale, Dede Korkut Hikayeleri'ne dahi konu olmasıyla Anadolu kültüründe önemli bir yere sahiptir.
Yapımı ve Tarihi Yolculuğu

Bayburt Kalesi'nin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmese de, tarihi kaynaklara göre milattan önceki ilk yüzyıllara kadar uzandığı düşünülüyor.
Tarih boyunca Roma, Bizans, Arap, Bagratlı ve Kommenos gibi pek çok farklı medeniyetin hakimiyetinde kalan kale, Anadolu'nun Türkleşme sürecinde de stratejik bir önem taşıdı.
Selçuklu Dönemi: Türklerin Anadolu'yu fethetmesiyle birlikte kale Selçukluların eline geçti. Bu dönemde kale, ünlü Selçuklu mimarı Ziyaeddin Lülü tarafından onarıldı ve bazı burçlar eklenerek güçlendirildi. Hatta kaleye adını veren ve zamanla yok olan "Çinimaçin" (çini süslemeli) ismini de bu dönemde aldığı düşünülüyor.
Osmanlı Dönemi: 1514 yılında Bayburt Kuşatması ile Osmanlı İmparatorluğu'nun kontrolüne geçen kale, Kanuni Sultan Süleyman ve III. Murad dönemlerinde önemli onarımlardan geçti. Bu dönemde Evliya Çelebi, kalenin içinde 300 hanelik bir mahalle ve cami olduğunu seyahatnamesinde yazdı.
Yakın Tarih: 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında ağır hasar gören kale, günümüze büyük ölçüde tahrip olmuş bir şekilde ulaştı. 2017 yılında başlayan restorasyon ve arkeolojik çalışmalarla, kalenin tarihi dokusunu yeniden ortaya çıkarmak için önemli adımlar atıldı. Özellikle kale burçlarındaki kaybolan çini süslemeler, günümüzde aslına uygun olarak yeniden üretilip yerlerine konuluyor.
Mimari Özellikleri

Bayburt Kalesi, hem coğrafi yapının sağladığı avantajı hem de farklı dönemlerde yapılan eklemelerle oluşan kendine has bir mimariye sahip.
Büyüklük: Kalenin surlarının uzunluğu yaklaşık 2 kilometreyi buluyor ve surların yüksekliği bazı yerlerde 30 metreyi aşıyor.
Yapı Malzemesi: Kalede farklı dönemlere ait yapı teknikleri bir arada görülebiliyor. İç kısımlarda harçlı moloztaş örgü sistemi ve düzgün kesme taş örgü sistemi kullanılmış.
Kitabeler: Kale kapıları ve burçlarında, dönemin tarihi hakkında önemli bilgiler sunan Arapça kitabeler bulunuyor. Bu kitabeler, kalenin onarım ve yenilenme süreçlerini belgeliyor.
Bayburt Kalesi'nin Tarihi Önemi
Bayburt Kalesi, sadece askeri bir yapı olmanın ötesinde, stratejik konumu ve zengin tarihiyle büyük bir öneme sahip.
Ticaret Yolu: Karadeniz'i Basra Körfezi'ne bağlayan önemli bir ticaret yolu üzerinde yer alması, kalenin yüzyıllar boyunca birçok medeniyetin ilgisini çekmesine neden oldu.
Stratejik Konum: Bölgeyi doğu ve batıdan gelebilecek tehlikelere karşı koruyan bir savunma hattı görevi gördü.
Kültürel Miras: Dede Korkut'un "Kam Büre Oğlu Bamsı Beyrek Boyunu Beyan Eder" adlı hikayesine konu olması, kalenin sadece askeri değil, aynı zamanda kültürel bir sembol haline gelmesini sağladı.
Bayburt Kalesi, günümüzde hem tarihe tanıklık eden bir anıt hem de şehrin kimliğinin önemli bir parçası olarak ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Yeniden hayat bulan çinileriyle kale, geçmişin görkemini günümüze taşıyan bir açık hava müzesi olma yolunda ilerliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
















































































