DP Bursa Milletvekili Adayı Prof. Dr. Baş, 12 Haziran'da Türk milletinin geleceğini belirleyeceğini kaydederek, "Bu seçimlerde dikkat edilmesi gereken birçok husus var ancak bir tanesi çok mühim. Anayasamızın değiştirilmesi konusu çok mühim" dedi
YENİ MESAJ - İSTANBUL
DP Bursa Milletvekili Adayı Prof. Dr. Haydar Baş, 12 Haziran'a ramak kaldığına işaret ederek, Türk milletinin geleceğini belirleyeceği seçimini yapacağını kaydetti. Bu seçimlerde dikkat edilmesi gereken birçok husus olduğunun altını çizen Prof. Dr. Baş, "Bir tanesi çok mühim. Anayasamızın değiştirilmesi konusu çok mühim" dedi. İstanbul'da medyaya konuşan Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: "Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ne dedi? Cumhuriyet ilkesi kalmak şartıyla değiştirilmesi mümkün olmayan hükümler de dahil anayasadaki bütün hükümler milletin takdiriyle değiştirilebilir. Daha önce de Sayın Başbakanımız yeni anayasada olması gereken asıl unsurun başkanlık sistemi olduğunu ifade etmişti. Başkanlık sisteminin olabilmesi için federatif yapıların o devlet yapılanması içinde rol alması lazım. Bir başka ifadeyle kabile devletçiklerinin o federasyonda yer alması lazım. Ölçü bu olunca şimdi bunu bizim topluma uygulayalım. Türkiye'de etnik grupların bir kabile olduğunu düşünürsek, kaç tane etnik grup var ülkemizde? Avrupa Birliği'nin ifadesine göre, 36 tane etnik grup var. Biz bunu azaltalım, 10'a çekelim. 10 tane etnik grubun olduğu bu ülkede 10 tane federatif yapının oluşması lazım. Bir de bunların bağlandığı federasyon, işte böyle bir devlet, onun da üstünde sayın devlet başkanı. Ee ne olacak? O zaman şu olacak. Federatif yapılarda iç hukuk, iç politika tamamen iç kanunlarla yani kendi hukukuyla yönetilir. Mesela bizim Güneydoğumuzdan bir ilimizi ele aldığımız zaman, federasyonlarda valileri aynen belediye başkanlarını seçtiği gibi vatandaşlar seçer. Sevgili arkadaşlar, sokağa çıkan insanları 'ben bu devleti kabul etmiyorum' diyen bir anlayışla sandık başına gönderdiğinizde ve onun da istediği bir mülki amiri seçtiğinde sonuç ne olur? Daha fazla arife tarif gerekmez. Hukuk diliyle bu Türkiye'nin parçalanmasıdır. Bazı arkadaşlarımız buna Beylikler Dönemi benzetmesi yaptı. Bu da yanlış. Bu beyliklerden çok ileride, bölünmek için hazırlanmış bir tuzaktır, ayrıca bütün dünya devletlerinin ideal hedefi ve gayesi üniter yapıdır. Bugün ABD'nin elinde olsa, insanını ikna edebilse üniter yapılı bir devlete geçer. Niye? Çünkü bu yapıda toplumun katmanları arasında hiç bir problem yok, hiç bir kavga yok. Bundan daha güzel birşey olur mu? Peki bu iktidar, 'bir ve beraber olan, aynı peygambere ümmet olan, aynı kıbleye dönen, aynı Allah'a iman eden, ben Muhammed ümmetiyim diyen bu gövdeyi nasıl olur da hangi kurum, hangi zihniyet, hangi ideoloji adına parçalamak isteyebilir? 12 Haziran bunun hesabının sorulması günüdür."
Başbakan çark ettiBaşbakan Erdoğan'ın 'Kürt meselesi'nden çark ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: "Akşam dediğini sabah, sabah dediğini akşam unutan ve de ne dediğini bilmeyen bir insandan siyasetçi olmaz. Çünkü siyasetçinin hafızası milleti ilgilendiren konularda sabit-i kadem olacak. 'Ben dün onu konuştum, bugün unuttum bunu diyorum'. O zaman bu yanlış olur. Böyle bir tablo hiç kimsenin kabul edeceği bir tablo olamaz. Onun için sen Diyarbakır'a gideceksin, 'Kürt meselesi vardır, o benim meselemdir' diyeceksin, ondan sonra geleceksin, 'Vay eğer bunun ucu pahalıya mal olursa bir viraj alayım, Kürt meselesi yok Kürtlerin meselesi var' diyeceksin. Ben gece gündüz konuştum sana. Allah rızası için dedim ki, 'Sayın Başbakan ülkede Kürt meselesi yok.' Duydunuz mu? Çok duydunuz. Elhamdulillah bugün gündeme almış onu. Ama şimdi samimiyeti bu başkanlık sisteminde ortaya çıkıyor. Kürt meselesi yoksa, niçin sen başkanlık sistemi diyorsun? Sayın Başbakanım! Senin bu dediklerin yanlış. Evet Türkiye'de Kürt meselesi yoktur. Kürt meselesi ne demek? "Laz meselesi var, Çerkez meselesi var, Kürt'ün meselesi var Türk'ün meselesi var, Başnak'ın meselesi var, Arap'ın var, Rum'un var, Ermeni'nin var" demek. Bir tanesini kabul ettin mi, birine imtiyaz vermek istediğinde, hepsi diyecek ki, 'Biz de imtiyaz sahibi olalım'. Halbuki böyle bir mesele Türkiye'de hukuk önünde mevcut mu? Üniversitede öğretim üyesi olmak istedi, çalıştı sınavlara girdi. Buna mani olacak her hangi bir kural var mı? Milletvekili olmak istedi, Bakan olmak istedi, Başbakan olmak istedi, Genelkurmay Başkanı olmak istedi, bir mani var mı? Nedir bu Kürt meselesi, Laz meselesi. Bunların hepsi yalan. Ülkeyi bölmek isteyenler dediler ki, "Biz bunları mesele olarak gündeme getirelim, asıl terör meselesini gündem etmek için de Kürt meselesi, Laz meselesi diyerek bunu örtelim." Şu anda ortada olan tek bir mesele var o da terör meselesidir. Bunu gizlemek için, o mesele bu mesele o günden beridir gidiyor. Seçim zamanı geldi, "Hayır onu demek istemedim, ben demek istedim ki Kürt kardeşlerimizin meseleleri var. Geçim meselesi var, ekmek meselesi var, sağlık meselesi var, sigorta meselesi var." Türkiye'de kimin öyle meselesi yok ki, onu söyle bana. Kimin işi var, kimin aşı var. Onun için biz DP ittifakıyla işi ve aşı Allah'ın izniyle temin edeceğiz ve milletin beklentisine dört dörtlük bir cevap vereceğiz."
YENİ MESAJ - İSTANBUL
DP Bursa Milletvekili Adayı Prof. Dr. Haydar Baş, 12 Haziran'a ramak kaldığına işaret ederek, Türk milletinin geleceğini belirleyeceği seçimini yapacağını kaydetti. Bu seçimlerde dikkat edilmesi gereken birçok husus olduğunun altını çizen Prof. Dr. Baş, "Bir tanesi çok mühim. Anayasamızın değiştirilmesi konusu çok mühim" dedi. İstanbul'da medyaya konuşan Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: "Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ne dedi? Cumhuriyet ilkesi kalmak şartıyla değiştirilmesi mümkün olmayan hükümler de dahil anayasadaki bütün hükümler milletin takdiriyle değiştirilebilir. Daha önce de Sayın Başbakanımız yeni anayasada olması gereken asıl unsurun başkanlık sistemi olduğunu ifade etmişti. Başkanlık sisteminin olabilmesi için federatif yapıların o devlet yapılanması içinde rol alması lazım. Bir başka ifadeyle kabile devletçiklerinin o federasyonda yer alması lazım. Ölçü bu olunca şimdi bunu bizim topluma uygulayalım. Türkiye'de etnik grupların bir kabile olduğunu düşünürsek, kaç tane etnik grup var ülkemizde? Avrupa Birliği'nin ifadesine göre, 36 tane etnik grup var. Biz bunu azaltalım, 10'a çekelim. 10 tane etnik grubun olduğu bu ülkede 10 tane federatif yapının oluşması lazım. Bir de bunların bağlandığı federasyon, işte böyle bir devlet, onun da üstünde sayın devlet başkanı. Ee ne olacak? O zaman şu olacak. Federatif yapılarda iç hukuk, iç politika tamamen iç kanunlarla yani kendi hukukuyla yönetilir. Mesela bizim Güneydoğumuzdan bir ilimizi ele aldığımız zaman, federasyonlarda valileri aynen belediye başkanlarını seçtiği gibi vatandaşlar seçer. Sevgili arkadaşlar, sokağa çıkan insanları 'ben bu devleti kabul etmiyorum' diyen bir anlayışla sandık başına gönderdiğinizde ve onun da istediği bir mülki amiri seçtiğinde sonuç ne olur? Daha fazla arife tarif gerekmez. Hukuk diliyle bu Türkiye'nin parçalanmasıdır. Bazı arkadaşlarımız buna Beylikler Dönemi benzetmesi yaptı. Bu da yanlış. Bu beyliklerden çok ileride, bölünmek için hazırlanmış bir tuzaktır, ayrıca bütün dünya devletlerinin ideal hedefi ve gayesi üniter yapıdır. Bugün ABD'nin elinde olsa, insanını ikna edebilse üniter yapılı bir devlete geçer. Niye? Çünkü bu yapıda toplumun katmanları arasında hiç bir problem yok, hiç bir kavga yok. Bundan daha güzel birşey olur mu? Peki bu iktidar, 'bir ve beraber olan, aynı peygambere ümmet olan, aynı kıbleye dönen, aynı Allah'a iman eden, ben Muhammed ümmetiyim diyen bu gövdeyi nasıl olur da hangi kurum, hangi zihniyet, hangi ideoloji adına parçalamak isteyebilir? 12 Haziran bunun hesabının sorulması günüdür."
Başbakan çark ettiBaşbakan Erdoğan'ın 'Kürt meselesi'nden çark ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: "Akşam dediğini sabah, sabah dediğini akşam unutan ve de ne dediğini bilmeyen bir insandan siyasetçi olmaz. Çünkü siyasetçinin hafızası milleti ilgilendiren konularda sabit-i kadem olacak. 'Ben dün onu konuştum, bugün unuttum bunu diyorum'. O zaman bu yanlış olur. Böyle bir tablo hiç kimsenin kabul edeceği bir tablo olamaz. Onun için sen Diyarbakır'a gideceksin, 'Kürt meselesi vardır, o benim meselemdir' diyeceksin, ondan sonra geleceksin, 'Vay eğer bunun ucu pahalıya mal olursa bir viraj alayım, Kürt meselesi yok Kürtlerin meselesi var' diyeceksin. Ben gece gündüz konuştum sana. Allah rızası için dedim ki, 'Sayın Başbakan ülkede Kürt meselesi yok.' Duydunuz mu? Çok duydunuz. Elhamdulillah bugün gündeme almış onu. Ama şimdi samimiyeti bu başkanlık sisteminde ortaya çıkıyor. Kürt meselesi yoksa, niçin sen başkanlık sistemi diyorsun? Sayın Başbakanım! Senin bu dediklerin yanlış. Evet Türkiye'de Kürt meselesi yoktur. Kürt meselesi ne demek? "Laz meselesi var, Çerkez meselesi var, Kürt'ün meselesi var Türk'ün meselesi var, Başnak'ın meselesi var, Arap'ın var, Rum'un var, Ermeni'nin var" demek. Bir tanesini kabul ettin mi, birine imtiyaz vermek istediğinde, hepsi diyecek ki, 'Biz de imtiyaz sahibi olalım'. Halbuki böyle bir mesele Türkiye'de hukuk önünde mevcut mu? Üniversitede öğretim üyesi olmak istedi, çalıştı sınavlara girdi. Buna mani olacak her hangi bir kural var mı? Milletvekili olmak istedi, Bakan olmak istedi, Başbakan olmak istedi, Genelkurmay Başkanı olmak istedi, bir mani var mı? Nedir bu Kürt meselesi, Laz meselesi. Bunların hepsi yalan. Ülkeyi bölmek isteyenler dediler ki, "Biz bunları mesele olarak gündeme getirelim, asıl terör meselesini gündem etmek için de Kürt meselesi, Laz meselesi diyerek bunu örtelim." Şu anda ortada olan tek bir mesele var o da terör meselesidir. Bunu gizlemek için, o mesele bu mesele o günden beridir gidiyor. Seçim zamanı geldi, "Hayır onu demek istemedim, ben demek istedim ki Kürt kardeşlerimizin meseleleri var. Geçim meselesi var, ekmek meselesi var, sağlık meselesi var, sigorta meselesi var." Türkiye'de kimin öyle meselesi yok ki, onu söyle bana. Kimin işi var, kimin aşı var. Onun için biz DP ittifakıyla işi ve aşı Allah'ın izniyle temin edeceğiz ve milletin beklentisine dört dörtlük bir cevap vereceğiz."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.