Önce bir bakan sonra da iktidara eklenmiş bir siyasetçi, Anayasa Mahkemesi'ni (AYM) hedef göstererek, yapısının değiştirilmesini istedi.
Cumhurbaşkanı da, bu konuda adım atılırsa destekleyeceğini açıkladı.
Peki soralım: Memnun olmadığınız bu mahkeme sizin büyük coşkuyla kabul ettiğiniz anayasa değişikliğinde yok muydu! Vardı elbette… Şimdi itirazınız niye?
Cevabı bizden olsun; Hoşlanmadıkları kararlar verdi, diye.
Bunun da sebebi yeterli bir anayasa kültürüne sahip olamayışımızdır. Tabii bu eksiklik siyasetin edebiyatına da yansıyacaktır.
Bir ülkede yüksek mahkemelerin varlığı, kendi alanında hukuksal konularda en son sözü söylemek, olası hukuksal hataları düzeltmek, ilk derece mahkemelere yol göstericilik yapmak, ülkede aynı konuda değişik mahkemeler arasındaki uygulama farklılığını gidermek, hukukun üstünlüğünü sağlamak içindir.
Toplumun yüksek mahkemelerden beklentisi yasalarla ve hukukun genel ilkeleriyle belirlenmiş olan hakkının, hukukunun, özgürlüğünün sağlanması, adaletin yerine getirilmesidir.
Toplumda yargıya güven kan kaybetmeye devam ediyor.
Dünya Adalet Projesi'nin "Hukukun Üstünlüğü Endeksi"nde Türkiye'nin yıldan yıla gerileyerek, 2019'da 8 sıra daha aşağıya, 109.luğa düşmesine ne diyeceğiz!?
"Hukukun üstünlüğü kâğıttan bir kaplanmış" algısı yayılmaz mı… Hukuk üstün değilse adalet yok hükmündedir.
Bilinçaltındaki hukuk algısı, hukukun özgürlükleri koruyan, kollayan değil, gerektiği her anda vatandaşları cezalandıran bir kurallar yığını olması şeklindedir. Söylendiği gibi; çelebi bizde böyle olur yargı ve hukuk dediğin…
Hani biz bir hukuk devletiydik!
12 Eylül kılıklı anayasamız bile bunu söylüyor. Söylemekle de kalmıyor, bu anayasa hükmünü değiştiremezsin, değiştirilmesini teklif bile edemezsin, diyor.
Hukuk devleti olmuş kanun devleti. Olmuşsa olmuş ne çıkar? Kanun devleti kıskacında yiten adalet çıkar.
Siyasal iktidarın keyfiliğini önleyen en etkin denetim yolu yargı denetimidir ve bu işlevi Anayasal Yargının tepesindeki Anayasa Mahkemesi yerine getirir. Bu açıdan baktığımızda anayasalı devlet değil anayasal devlet karşımıza çıkar.
Kaynağını anayasadan almayan yetkilerin Anayasa Mahkemesi'ne takılması, siyasal iktidarın canını sıkmaktadır. Kimi siyasilerin yüksek mahkemeye "yan bakışı" bundandır.
Türkiye'nin ezelden âşinâ olduğu anayasa gündemi yetmezmiş gibi, Anayasa Mahkemesi'nde yapı değişikliği, gündeme oturuverdi.
Bunu gündem edenler hangi çoğunluğa sahiptirler ki, yüksek mahkemenin yapısını değiştirebilsinler!
Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştirmek, hatta tümüyle kaldırmayı düşünecek kadar gözünü karartanlar öncelikle Anayasa'nın 175.maddesini okusunlar. Yapmak istedikleri şey anayasa değişikliğidir. Anılan anayasa hükmüne göre TBMM üye tam sayısının 3/5 çoğunluğu ile yani nitelikli çoğunlukla değişiklik yapılabilir. Küçük ortağı bir tarafa bırakalım, AKP tek başına 360 milletvekiline sahip değildir. Küçük ortağını yanına alsa da bu sayıya ulaşamıyor.
İstek sahibi siyasiler halkımıza işin doğrusunu anlatsınlar… Maksatları gündem değiştirmek değilse eğer, anayasa konusundaki eksik bilgilerini tamamlamalarına yardımcı oluruz. Zira aynı gemideyiz, adalet çökerse hepimiz altına kalırız.
Bizden söylemesi.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023