Bir dönem Avrupa'nın genç ve dinamik yüzü olarak görülen Emmanuel Macron, bugün hem kendi ülkesinde hem Avrupa sahnesinde en zayıf dönemini yaşıyor. Oysa 2017'de seçildiğinde, Avrupa Birliği'nin geleceği için umut olmuştu. Brexit'le sarsılan Avrupa'ya yeniden yön verme, Almanya ile birlikte kıtayı güçlendirme ve Avrupa'yı ABD ile Çin karşısında bağımsız bir güç haline getirme iddiasındaydı. Ancak 2025 itibarıyla Macron'un bu hedefleri neredeyse tamamen çökmüş durumda.
Bu çöküş sadece Fransa'nın iç meselesi değil; Avrupa'nın siyasi dengesini de derinden etkiliyor. Çünkü Fransa, Avrupa'nın askeri ve diplomatik gücünü temsil ederken, Almanya ekonomik motorudur. Fransa'nın zayıflaması, Avrupa Birliği'nin siyasi omurgasının sarsılması anlamına geliyor.
İç cephede çatlayan meşruiyet
Macron'un düşüşü, öncelikle içerideki ekonomik ve toplumsal krizlerden besleniyor. Yüksek enflasyon, işsizlik, alım gücündeki düşüş ve halkın "elitlere olan öfkesi" Macron'un destek tabanını aşındırdı. Reform vaatleri, özellikle emeklilik yaşını yükselten yasalar, halkın geniş kesimlerinde büyük tepki topladı.
Sarı Yelekliler hareketiyle başlayan toplumsal öfke dalgası, Macron'un halktan uzak bir "teknokrat" olarak algılanmasına neden oldu. Bugün Fransa'da merkez siyaset neredeyse çökmüş durumda; ülke iki uç arasında sıkışmış halde: bir yanda aşırı sağın yükselişi, diğer yanda radikal solun tepkisel siyaseti. Bu ortamda Macron'un liderliği giderek sembolik hale geliyor.
Avrupa sahnesinde kayıp liderlik
Macron'un zayıflaması Avrupa Birliği içinde bir boşluk yarattı. Almanya son yıllarda ekonomik durgunluk, enerji bağımlılığı ve sanayi kriziyle meşgulken; Avrupa'yı siyasi anlamda ileri taşıyacak liderlik Paris'ten bekleniyordu. Ancak Macron bu rolü sürdüremedi.
Ukrayna savaşı başladığında Macron, hem Rusya ile diyalog kurmaya hem de Avrupa'nın güvenlikte kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamaya çalıştı. Ancak bu ikili politika sonuç vermedi. ABD'nin NATO içindeki ağırlığı yeniden arttı, Avrupa güvenliği Washington'a bağımlı hale geldi. Macron'un "Avrupa ordusu" fikri de destek bulamadı.
Fransa'nın Afrika'daki etkisi de son yıllarda ciddi biçimde azaldı. Sahel bölgesindeki darbelerle Fransa'nın askeri varlığı büyük darbe aldı; bölge ülkeleri Rusya'nın Wagner güçleriyle işbirliğine yöneldi. Böylece Macron'un "küresel Avrupa" vizyonu hem doğuda hem güneyde zemin kaybetti.
Brüksel'de siyasi tıkanma
Macron'un iç politikadaki zayıflığı, Brüksel'deki karar alma süreçlerine de yansıyor. Avrupa Birliği'nde büyük adımlar genellikle Paris-Berlin ekseni üzerinden atılırdı. Ancak bu eksen artık işlemiyor. Almanya içe kapanmış durumda, Fransa ise siyasi olarak parçalanmış. Sonuç: Avrupa Birliği, krizleri yönetmek yerine sadece "idare etmeye" çalışıyor.
Bu durum, göç politikası, enerji güvenliği ve ortak savunma gibi alanlarda net biçimde görülüyor. Her ülke kendi çıkarını öne çıkarıyor; birlik fikri geri plana itiliyor. Macron'un "Avrupa'nın stratejik özerkliği" söylemi böylece kağıt üzerinde kalıyor.
Zayıf liderlik ve Avrupa'ya etkisi
Bugün Avrupa'nın karşı karşıya olduğu tablo açık: Macron'un çöküşü, Avrupa'nın liderlik krizini görünür hale getirdi. ABD, Çin ve Rusya gibi büyük güçler arasındaki rekabetin ortasında Avrupa hala ortak bir yön belirleyemiyor. İçeride yükselen aşırı sağ partiler, Avrupa karşıtı duyguları körüklüyor.
Macron, Avrupa'nın reformcu yüzü olma iddiasıyla sahneye çıkmıştı. Fakat şu anda Fransa'daki siyasi kutuplaşma, onun bu rolünü imkânsız hale getiriyor. Fransa'daki iç çöküş, Avrupa Birliği'nin stratejik vizyonunu da gölgeliyor.
Sonuç olarak, Macron'un siyasi gerilemesi sadece bir liderin başarısızlığı değil; Avrupa'nın kendi geleceğini sorgulaması gereken bir dönüm noktasıdır. Eğer Avrupa halkları birbirine olan güveni kaybeder ve liderler iç sorunlara gömülürse, kıta yeniden eski parçalanmış haline dönebilir.
Avrupa, küresel siyasette güçlü bir ses olabilmek istiyorsa, Macron'un bıraktığı boşluğu dolduracak yeni bir liderliğe, yeni bir ortak vizyona ve halkla yeniden kurulacak bir güven bağına ihtiyaç duyuyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Macron'un çöküşü Avrupa'yı neden zayıflatıyor? / 09.10.2025
- Ursula von der Leyen'e yönelik tepkinin anatomisi / 08.10.2025
- Gürcistan'da kimin eli kimin üstünde? / 06.10.2025
- Gazze ve Avrupa analizi / 03.10.2025
- Trump’ın "savaş" çağrısı ve Türkiye için dersler / 02.10.2025
- Küresel yönetişim mi, Çin'in yeni vizyonu mu? / 01.10.2025
- Asya satranç tahtasında Hindistan'ın stratejik hamlesi / 30.09.2025
- Ursula von der Leyen'e yönelik tepkinin anatomisi / 08.10.2025
- Gürcistan'da kimin eli kimin üstünde? / 06.10.2025
- Gazze ve Avrupa analizi / 03.10.2025
- Trump’ın "savaş" çağrısı ve Türkiye için dersler / 02.10.2025
- Küresel yönetişim mi, Çin'in yeni vizyonu mu? / 01.10.2025
- Asya satranç tahtasında Hindistan'ın stratejik hamlesi / 30.09.2025