Ancak o ümmetin yöneticiliğini omuzlayabilir
"Bu ümmetin işine eskiden ve şimdi en layık olan kimse Resûle en yakın olan, Kitabı en iyi bilen, dini en iyi düşünen, İslam'da öncü olan, cihadda üstün bulunan ve ümmetin yöneticiliğini omuzlamada en güçlü olandır"
01.08.2018 00:00:00
Resûlullah (s.a.a.) yaşadığı dönemin imamını tanımayan kimse hakkında şöyle buyurmuştur: "Her kim onu tanımaz ve düşmanlık ederse müşriktir ve eğer onu tanımaz, ona düşmanlık etmez ve düşmanına da dostluk elini uzatmazsa cahildir, müşrik değildir." (el-Bihar, 25/88/31).
İmam Sâdık (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Bizi tanımayan ama inkar da etmeyen kimse Allah'ın kendisine farz kıldığı hidayete, yani bize itaatin gerekliliğine dönmediği sürece sapıktır. Bu sapıklığı üzere ölürse Allah ona dilediğini yapar." (el-Kafi, 1/187/11).
İmametin şartları ve imamın özellikleri hususunda başta Kur'an olmak üzere Ehl-i Beyt imamlarını sözleri şöyledir:
Kur'an şöyle buyurulur: "Sabredip ayetlerimize kesin olarak inanmalarından ötürü, aralarından, onları buyruğumuzla doğru yola götüren önderler yaptık." (Secde, 24).
"Gerçeğe eriştiren mi, yoksa, birisi götürmezse gidemeyen mi uyulmaya daha layıktır? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?" (Yunus, 35).
"Doğrusu Allah size onu seçti, bilgice ve vücutça gücünü artırdı, dedi." (Bakara, 247).
İmam Ali'nin (a.s.) bu husustaki sözlerinden bazıları şöyledir:
"Bu işi (imamet makamını) sabır, basiret ve işleri bilen kimseler yüklenebilir." (Şerh-u Nehc'il-Belağa-i İbn-i Ebi'l-Hadid, 7/36).
"İmam; hakkı ikame etmek için düşünen bir kalp, konuşan bir dil ve gürleyen bir yürek sahibi olmalıdır." (Gurer'ul-Hikem, 11010).
İmamların sıfatları hakkında şöyle buyurmuştur: "Onlar dini derk ettiler, anlayan ve riayet eden bir akılla derk ettiler; duyan ve rivayet eden bir akılla değil! Şüphesiz ilmin ravileri çoktur; riayet edenleri azdır." (Şerh-u Nehc'il-Belağa-i İbn-i Ebi'l-Hadid, 13/317).
"Her kim kendisini insanlara imam kılarsa başkalarını eğitmeden önce kendisini eğitmelidir. Başkalarını diliyle terbiye etmeden önce davranışları ile terbiye etmelidir." (a.g.e., 18/220).
"Münezzeh olan Allah'ın emrini sadece, ödün vermeyen, ihmalkârlık etmeyen ve şahsi hedefleri peşinde koşmayan kimseler ayakta tutabilir." (a.g.e., s.274).
"Bu ümmetin işine eskiden ve şimdi en layık olan kimse Resûle en yakın olan, Kitabı en iyi bilen, dini en iyi düşünen, İslam'da öncü olan, cihadda üstün bulunan ve ümmetin yöneticiliğini omuzlamada en güçlü olandır." (Şerh-u Nehc'il-Belağa-i İbn-i Ebi'l-Hadid, 3/210).
İmam Rıza (a.s.) imamın sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: "İmamet hususunda güçlü, siyaset hususunda ise bilgi sahibi olmalıdır." (el-Kafi, 1/202/1).
İmam Sâdık (a.s.) ise şöyle buyurmuştur: "İmam ağız, mide ve tenasül organı hususunda hiç kimsenin kendisini kınayıp, o yalancıdır, insanların malını yemektedir' ve benzeri sözler söyleyemediği kimsedir." (el-Kafi, 1/284/3).
İmam Bakır (a.s.) da imamın nişanesini açıklama hususunda şöyle buyurmuştur: "Helalzadelik, güzel terbiye ve boş şeyler ile oyalanmamak." (a.g.e., s.285/4). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
OKAN EGESEL
İmam Sâdık (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Bizi tanımayan ama inkar da etmeyen kimse Allah'ın kendisine farz kıldığı hidayete, yani bize itaatin gerekliliğine dönmediği sürece sapıktır. Bu sapıklığı üzere ölürse Allah ona dilediğini yapar." (el-Kafi, 1/187/11).
İmametin şartları ve imamın özellikleri hususunda başta Kur'an olmak üzere Ehl-i Beyt imamlarını sözleri şöyledir:
Kur'an şöyle buyurulur: "Sabredip ayetlerimize kesin olarak inanmalarından ötürü, aralarından, onları buyruğumuzla doğru yola götüren önderler yaptık." (Secde, 24).
"Gerçeğe eriştiren mi, yoksa, birisi götürmezse gidemeyen mi uyulmaya daha layıktır? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?" (Yunus, 35).
"Doğrusu Allah size onu seçti, bilgice ve vücutça gücünü artırdı, dedi." (Bakara, 247).
İmam Ali'nin (a.s.) bu husustaki sözlerinden bazıları şöyledir:
"Bu işi (imamet makamını) sabır, basiret ve işleri bilen kimseler yüklenebilir." (Şerh-u Nehc'il-Belağa-i İbn-i Ebi'l-Hadid, 7/36).
"İmam; hakkı ikame etmek için düşünen bir kalp, konuşan bir dil ve gürleyen bir yürek sahibi olmalıdır." (Gurer'ul-Hikem, 11010).
İmamların sıfatları hakkında şöyle buyurmuştur: "Onlar dini derk ettiler, anlayan ve riayet eden bir akılla derk ettiler; duyan ve rivayet eden bir akılla değil! Şüphesiz ilmin ravileri çoktur; riayet edenleri azdır." (Şerh-u Nehc'il-Belağa-i İbn-i Ebi'l-Hadid, 13/317).
"Her kim kendisini insanlara imam kılarsa başkalarını eğitmeden önce kendisini eğitmelidir. Başkalarını diliyle terbiye etmeden önce davranışları ile terbiye etmelidir." (a.g.e., 18/220).
"Münezzeh olan Allah'ın emrini sadece, ödün vermeyen, ihmalkârlık etmeyen ve şahsi hedefleri peşinde koşmayan kimseler ayakta tutabilir." (a.g.e., s.274).
"Bu ümmetin işine eskiden ve şimdi en layık olan kimse Resûle en yakın olan, Kitabı en iyi bilen, dini en iyi düşünen, İslam'da öncü olan, cihadda üstün bulunan ve ümmetin yöneticiliğini omuzlamada en güçlü olandır." (Şerh-u Nehc'il-Belağa-i İbn-i Ebi'l-Hadid, 3/210).
İmam Rıza (a.s.) imamın sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: "İmamet hususunda güçlü, siyaset hususunda ise bilgi sahibi olmalıdır." (el-Kafi, 1/202/1).
İmam Sâdık (a.s.) ise şöyle buyurmuştur: "İmam ağız, mide ve tenasül organı hususunda hiç kimsenin kendisini kınayıp, o yalancıdır, insanların malını yemektedir' ve benzeri sözler söyleyemediği kimsedir." (el-Kafi, 1/284/3).
İmam Bakır (a.s.) da imamın nişanesini açıklama hususunda şöyle buyurmuştur: "Helalzadelik, güzel terbiye ve boş şeyler ile oyalanmamak." (a.g.e., s.285/4). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.