Ulu Tanrım!
Görklü Çalabım!
Bâri Hüdâm!
Esirgeyen, Bağışlayan Allahım!
"Yine göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu da O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda bilenler için nice ibretler vardır" (Rûm-22) âyet-i Celîle'nden mülhem, yarattığın Türk ten rengimle ve donattığın Türkçe lisanımla huzurundayım!
"Ol" Deyince Olduran Allahım!
Akl'etmediğimiz için başımızdan pislikler yağıyor, farkındayız!
Bugün, iznin ve nasibinle; "Musa, bizimle buluşma vakti için toplumundan yetmiş adam seçti. Şiddetli sarsıntı onları yakalayınca Musa şöyle dedi: Rabbim, dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helâk mi edeceksin?" (Âraf-155) şeklinde anlattığın Musa (a.s.)'nın nazıyla Sana sığınacağım!
Çünkü biz;
"1- Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla. 2- Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'adır. 3- Rahman'dır, Rahîm'dir O. 4- Dîn gününün Mâlik'i/Sultanıdır O. 5- Yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Sen'den yardım dileriz. 6- Dosdoğru giden yola ilet bizi. 7- Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlığa/ şaşkınlığa saplanmamışların yoluna." (Fâtiha Suresi) Diye her gün beş vakit, huzuruna duranlardanız.
Çünkü biz;
"Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden, bir topluluk bulunsun. İşte onlar, kurtuluşa erenlerdir." (Âl-i İmrân-104) İman ve teslîmiyetimizle "iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk"la birlikte alnımızı secdeye sürtenlerdeniz.
Çünkü biz;
Allah korkusunu, gerçek cesâret bilerek hiç bir beşerî yaptırım ve baskıdan pervası olmayanlardanız!
Ulu Tanrım!
Görklü Çalabım!
Bâri Hüdâm!
Allahım!
"Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. ..." (Mâide-51) şeklindeki apaçık buyruğuna rağmen, yahudiler ve hıristiyanlarla birlikte din kardeşlerimize tasallut eden "içimizdeki beyinsizler"e de akıl ver!
Ya Rabbi!
Sana malum olduğu üzre Türkiye'den başka vatanımız olmadığı için, ömrümüzü onlarla birlikte geçirmek zorunda olduğumuz kişilerle bize bakanların nazarında; bizi onlara değil,onları bize benzer surette göster!..
Ulu Tanrım!
Müraileri, mürtedleri, münafıkları, bize benzer surette göster ki, İslâm'ın son ordusu bu kadim millet, küffar nazarında cesâmetinden bir şey kaybetmesin!
Ya Rabbi!
Bizi, anlayanlarla muhatap et!
Milletten olmayanların, millete rağmen, millet için siyaset yapıyormuş gibi yapmalarına izin verme!
İnsanlaşamadan feminist (kadın hakları savunucusu) leşen kadınlara, insanlaşamadanmaskülist (erkek hakları savunucusu) leşen erkeklere akıl ver!
Olmadık şeyler gördük ama bir erkeğin maskülistçe güya feministlere saldırırken kadın-erkek duyan bütün insanları incitebildiğini hiç görmemiştik!
"Analar ağlamasın" duygu sömürüsü ile yıllarca olmadık işlere imza atarak:
* Sıfırlanmış terörizmi yeniden hortlatan,
* Her gün beşer-onar Ana-Baba Evladı'nın şehit haberlerinin gelmesinde pay sahibi,
* Hem de bir Partili Cumhurbaşkanı'nın; ağlayan anaları, bacıları, teyzeleri, halaları, ablaları unutup, yok sayıp; her yeni gün bir öncekinden kötü gelen bir ülkede, çocuk yapmaktan korkmalarından dolayı suçlamasını, anlamak mümkün mü?
Bu yapılan gündem değiştirmek değil!
Buna bir şeylerin üzerini örtmek düşüncesi hiç diyemem!
Sadece bir tek adı var bu davranışın; saygısızlık veya yumuşatarak abesle iştigal!
Açlıktan öldüğü otopsi raporunda belgelenen bebeklerin olduğu bir utanç ülkesinde kadınlar; analık içgüdüsü ile bebeğini koruyamamak endişesiyle -annelikten değil- bebeğinin açlıktan ölmesinden korkmaz mı?
Bu durumda suçlu; annelikten korkan kadın mı, yoksa onu annelikten korkutan ortamı yok edemeyen Devlet midir, Devlet Yöneticileri midir?
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı, Milli Ekonomi Modeli mûcidi Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca 'nın 1. 500 TL Ev-Kadını Maaşı'nı, hâlâ anlatamayacak mıyız?
Sosyal Devlet-Milli Devlet teminatıyla Devleti'ne güvenerek, Devletin sağladığı sosyal ve yasal hak olan Ev-Kadını Maaşı olan bir kadının, annelik hevesinin önüne ne geçebilir?
Ve kendine güvenen bir annenin yetiştirdiği öz-güvenli çocuğun, topluma milletine müspet katkısını tahmin mümkün mü?
Elbette mümkün ama bu tahmin için öngörü gerek, ferâset gerek, besaret gerek, basiretgerek, kafa gerek, baş gerek, Haydar BAŞ gerek...
Bu işler, el yordamıyla yürüyen bakar-körlerin işi değil! Hele intihalcilerin, fikir hırsızlarının hiç değil!...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm... Selâm, sevgi, duâ...
Görklü Çalabım!
Bâri Hüdâm!
Esirgeyen, Bağışlayan Allahım!
"Yine göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu da O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda bilenler için nice ibretler vardır" (Rûm-22) âyet-i Celîle'nden mülhem, yarattığın Türk ten rengimle ve donattığın Türkçe lisanımla huzurundayım!
"Ol" Deyince Olduran Allahım!
Akl'etmediğimiz için başımızdan pislikler yağıyor, farkındayız!
Bugün, iznin ve nasibinle; "Musa, bizimle buluşma vakti için toplumundan yetmiş adam seçti. Şiddetli sarsıntı onları yakalayınca Musa şöyle dedi: Rabbim, dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helâk mi edeceksin?" (Âraf-155) şeklinde anlattığın Musa (a.s.)'nın nazıyla Sana sığınacağım!
Çünkü biz;
"1- Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla. 2- Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'adır. 3- Rahman'dır, Rahîm'dir O. 4- Dîn gününün Mâlik'i/Sultanıdır O. 5- Yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Sen'den yardım dileriz. 6- Dosdoğru giden yola ilet bizi. 7- Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlığa/ şaşkınlığa saplanmamışların yoluna." (Fâtiha Suresi) Diye her gün beş vakit, huzuruna duranlardanız.
Çünkü biz;
"Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden, bir topluluk bulunsun. İşte onlar, kurtuluşa erenlerdir." (Âl-i İmrân-104) İman ve teslîmiyetimizle "iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk"la birlikte alnımızı secdeye sürtenlerdeniz.
Çünkü biz;
Allah korkusunu, gerçek cesâret bilerek hiç bir beşerî yaptırım ve baskıdan pervası olmayanlardanız!
Ulu Tanrım!
Görklü Çalabım!
Bâri Hüdâm!
Allahım!
"Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. ..." (Mâide-51) şeklindeki apaçık buyruğuna rağmen, yahudiler ve hıristiyanlarla birlikte din kardeşlerimize tasallut eden "içimizdeki beyinsizler"e de akıl ver!
Ya Rabbi!
Sana malum olduğu üzre Türkiye'den başka vatanımız olmadığı için, ömrümüzü onlarla birlikte geçirmek zorunda olduğumuz kişilerle bize bakanların nazarında; bizi onlara değil,onları bize benzer surette göster!..
Ulu Tanrım!
Müraileri, mürtedleri, münafıkları, bize benzer surette göster ki, İslâm'ın son ordusu bu kadim millet, küffar nazarında cesâmetinden bir şey kaybetmesin!
Ya Rabbi!
Bizi, anlayanlarla muhatap et!
Milletten olmayanların, millete rağmen, millet için siyaset yapıyormuş gibi yapmalarına izin verme!
İnsanlaşamadan feminist (kadın hakları savunucusu) leşen kadınlara, insanlaşamadanmaskülist (erkek hakları savunucusu) leşen erkeklere akıl ver!
Olmadık şeyler gördük ama bir erkeğin maskülistçe güya feministlere saldırırken kadın-erkek duyan bütün insanları incitebildiğini hiç görmemiştik!
"Analar ağlamasın" duygu sömürüsü ile yıllarca olmadık işlere imza atarak:
* Sıfırlanmış terörizmi yeniden hortlatan,
* Her gün beşer-onar Ana-Baba Evladı'nın şehit haberlerinin gelmesinde pay sahibi,
* Hem de bir Partili Cumhurbaşkanı'nın; ağlayan anaları, bacıları, teyzeleri, halaları, ablaları unutup, yok sayıp; her yeni gün bir öncekinden kötü gelen bir ülkede, çocuk yapmaktan korkmalarından dolayı suçlamasını, anlamak mümkün mü?
Bu yapılan gündem değiştirmek değil!
Buna bir şeylerin üzerini örtmek düşüncesi hiç diyemem!
Sadece bir tek adı var bu davranışın; saygısızlık veya yumuşatarak abesle iştigal!
Açlıktan öldüğü otopsi raporunda belgelenen bebeklerin olduğu bir utanç ülkesinde kadınlar; analık içgüdüsü ile bebeğini koruyamamak endişesiyle -annelikten değil- bebeğinin açlıktan ölmesinden korkmaz mı?
Bu durumda suçlu; annelikten korkan kadın mı, yoksa onu annelikten korkutan ortamı yok edemeyen Devlet midir, Devlet Yöneticileri midir?
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı, Milli Ekonomi Modeli mûcidi Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca 'nın 1. 500 TL Ev-Kadını Maaşı'nı, hâlâ anlatamayacak mıyız?
Sosyal Devlet-Milli Devlet teminatıyla Devleti'ne güvenerek, Devletin sağladığı sosyal ve yasal hak olan Ev-Kadını Maaşı olan bir kadının, annelik hevesinin önüne ne geçebilir?
Ve kendine güvenen bir annenin yetiştirdiği öz-güvenli çocuğun, topluma milletine müspet katkısını tahmin mümkün mü?
Elbette mümkün ama bu tahmin için öngörü gerek, ferâset gerek, besaret gerek, basiretgerek, kafa gerek, baş gerek, Haydar BAŞ gerek...
Bu işler, el yordamıyla yürüyen bakar-körlerin işi değil! Hele intihalcilerin, fikir hırsızlarının hiç değil!...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm... Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017