Mirac Kandili'ni takip eden ilk Cuma ve Recep ayının da son Cuması olan bu güzel günde, Yeni Mesaj okurlarına nasıl bir armağan takdim edebilirim diye uzun uzun düşündüm.
Erzurum'da Bağımsız Türkiye Partisi'nin il teşkilatında masaya oturup başınızı hafif sol tarafa çevirirseniz sekiz asırlık yaşı ile Yakutiye Medresesi'nin minaresi size Selçuklu'dan selam söyler. Az ilerde Lalapaşa'nın minaresi Osmalı'yı hatırlatır ve hafifçe yukarı doğrulursanız Aziziye ve Mecidiye Tabyaları ile gözgöze gelirsiniz, ardından da dağlar. Bulutları sırtına taşıyan Kargapazarı ve Dumlu dağları günün her saatinde bulutlarla sarmaşdolaştırlar.
Böyle bir mekanda ve böyle bir zamanda sizlere; bir mısrasını dünkü yazımıza başlık yaptığımız Arif Nihat Asya'nın Naatını armağan etmek istiyorum:
"Seccaden kumlardı/Devirlerden, diyarlardan/Gelip göklerde buluşan/Ezanların vardı!
Mescid mü'min, mimber mü'min.../Taşardı kubbelerden Tekbir,/Dolardı kubbelere "amin!" ve mübarek geceler dualarımız/Geri gelmeyen dualardı.../Geceler ki pırıl pırıl/Kandillerin yanardı!/Kapına gelenler, Ya Muhammed/Uzaktan, yakından/Mü'min döndüler kapından/Besmele ekmeğimizin bereketiydi;/İki dünyada aziz ümmet/Muhammed ümmetiydi.
Konsun yine pervazlara/Güvercinler/"Hu hu'lara karışsın/Aminler../Mübarek akşamdır; /Gelin ey Fatihalar, Yasinler!
Şimdi seni ananlar,/Anıyor ağlar gibi/Ey yetimler yetimi/Ey garipler garibi;/Düşkünlerin kanadıydın/Yoksulların sahibi/Nerede kaldın ey Resul/Nerede kaldın ey Nebi?/Günler ne günlerdi, Ya Muhammed;/Çağlar ne çağlardı:/Daha dünyaya gelmeden, müminlerin vardı/Ve bir gün ki gaflet/Çöller kadardı,/Halimenin kucağında/Abdullah'ın yetimi, /Amine'nin emaneti ağlardı!/Hatice'nin koncası,/Aişe'nin gülüydün/Elçi geldin, elçiler gönderdin./Beşiğin yurdun, yuvan/ Mekke'de bunalırsan/Medine'ye göçerdin./Biz dünyadan nereye/Göçelim Ya Muhammed?/Yeryüzünde riya, inkar, hiyanet/Altın devrini yaşıyor/Diller, sayfalar, satırlar/'Ebu leheb öldü' diyorlar/Ebu Leheb ölmedi Ya Muhammed/Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor./Neler duydu şu dünyada/Mevlidine hayran kulaklarımız/Ne adlar ezberledi, ey Nebi,/Adına alışkın dudaklarımız!/Artık yolunu bilmiyor;/Artık yolunu unuttu/ayaklarımız!/Kabe'ne siyahlar/Yakışmamıştır, Ya Muhammed/ Bugünkü kadar./Haset, gururla savaşta;/Gurur kafdağında derebeyi/Onu da yaralar kanadından,/Gelse bir şefkat meleği/ İyiliğin türbesine/Türbedar oldu iyi!/Vicdanar sakat/çıkmadan yarına/iyilikler getir, güzellikler getir/Ademoğullarına!/Şu gördüğün duvarlar ki/Kimi Taif'tir, kimi Hayber'dir/Fethedemedik, Ya Muhammed senelerdir!/Ne doğruluk, ne doğru; /Ne iyilik, ne iyi/ Bahçende en güzel dal/Unuttu yemiş vermeyi/ Günahın kursağında/Haramların peteği!/Bayram yaptı yabanlar:/Semave'yi boşaltıp/Sâve'yi dolduranlar. Atını hendeklerden-bir atlayışta/ Aşırdı aşıranlar/Ağlasın Yesrib/Ağlasın Selan'lar!/Gözleri perdeleyen toprak/yüzlere serptiğin topraktı.../Yere dökülmeyecekti ey Nebi/Yabanların gözünde kalacaktı!
Konsun yine pervazlara/Güvercinler; /"Huhu'lara karışsın/Aminler/Mübarek akşamdır;/ Gelin ey Fatihalar, Yasin'ler!
Ne oldu, ey bulut/Gölgelediğin başlar?/Hatırında mı ey yol,/Bir aziz yolcuyla? Aşarak dağlar taşlar/Kafile kafile, kervan kervan/Şimale giden yoldaşlar?/Uçsuz bucaksız çöllerde,/Yine izler gelenlerin/Yolar gideceklerindir./Şu Tekbir getiren mağara/örümceklerin değil;/peygamberlerindir, meleklerindir/Örümcek ne havada/Ne suda, ne yerdeydi/Hakkı göremeyen/ Gözlerdeydi!/Şu kuytu, cinlerin mi,/perilerin yurdu mu? Şu yuva -ki bilinmez kuşlar hüdhüd müdür, güvercin mi, kumru mu-/kuşlarını bir sabah/ Medine'ye uçurdu mu?/Ey Abva'da yatan ölü/ Bahçende açtı dünyanın/en güzel gülü/ Hatıran, uyuyan çölllerin/ılık kumlarıyla örtülü!/Dinleyene hala,/çöller ses verir:/"Yaleyl" susar,/Uğultular gelir./Mersiye okur Uhud,/ kaside söyler Bedir/Sen de bir hac günü/Başta Muhammed, yanında Ebubekir/Gidenlerin yüzbin olup dönüşünü/Destan yap ey şehir!/Ebubekir'de nur, Osman'da nurlar/Kureyş uluları, karşılarında/Meydan okuyan bir Ömer bulurlar:/Ali'nin önünde eğilir surlar/Bedir'de, Uhud'da, Hayber'de/Hakkın yiğitleri şehit oldular/Bir mutlu günde ki ölüm tatlıydı;/Yerde kalmazdı ruh, kanatlıydı.
Konsun, yine pervazlara/Güvencinler;/ "Hu Hu"lara karışsın/Aminler/Mübarek akşamdır/Gelin ey Faihalar, Yasin'ler!
Vicdanlar, sakat çıkmadan/ Ya Muhammed, yarına;/iyiliklerle gel, güzelliklerle gel/Ademoğullarına!/Yüreklerden taşsın/Yine imanlar!/ Itri, bestelesin Tekbirini;/ Evliya okusun Kur'anlar!/Ve Kur'an'ı göznuruyla çoğaltsın/Kayışzade Osmanlar!/Naatını Galip yazsın, Mevlidini Süleymanlar/Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle/Geri gelsin Sinan'lar/çarpılsın, hakikat niyetine/Cenaze namazı kıldıranlar!/Gel ey Muhammed, bahardır/Dudaklar ardında saklı/Aminlerimiz vardı./Hacdan döner gibi gel;/Mi'rac'dan iner gibi gel;/Bekliyoruz yıllardır!
Bulutlar kanad, rüzgar kanad;/Hızır kanad, Cibril kanad;/ Nisan kanad, bahar kanad/Ayetlerini ezber bilen/Yapraklar kanad...
Açılsın göklerin kapıları,/Açılsın perdeler kat kat!/Çöllere dökülsün yıldızlar;/Dizilsin yollarına/yetimler, günahsızlar!/Çöl gecelerinden, yanık/Türküler yapan kızlar/sancağını saçlarıyla dokusun;/Bilâl-i Habeşi sustuysa/Ezanlarını Davud okusun!
Konsun, yine pervazlara Güvercinelr/"Hu Hu"lara karışsın Aminler/Mübarek akşamdır;/Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler!
Erzurum'da Bağımsız Türkiye Partisi'nin il teşkilatında masaya oturup başınızı hafif sol tarafa çevirirseniz sekiz asırlık yaşı ile Yakutiye Medresesi'nin minaresi size Selçuklu'dan selam söyler. Az ilerde Lalapaşa'nın minaresi Osmalı'yı hatırlatır ve hafifçe yukarı doğrulursanız Aziziye ve Mecidiye Tabyaları ile gözgöze gelirsiniz, ardından da dağlar. Bulutları sırtına taşıyan Kargapazarı ve Dumlu dağları günün her saatinde bulutlarla sarmaşdolaştırlar.
Böyle bir mekanda ve böyle bir zamanda sizlere; bir mısrasını dünkü yazımıza başlık yaptığımız Arif Nihat Asya'nın Naatını armağan etmek istiyorum:
"Seccaden kumlardı/Devirlerden, diyarlardan/Gelip göklerde buluşan/Ezanların vardı!
Mescid mü'min, mimber mü'min.../Taşardı kubbelerden Tekbir,/Dolardı kubbelere "amin!" ve mübarek geceler dualarımız/Geri gelmeyen dualardı.../Geceler ki pırıl pırıl/Kandillerin yanardı!/Kapına gelenler, Ya Muhammed/Uzaktan, yakından/Mü'min döndüler kapından/Besmele ekmeğimizin bereketiydi;/İki dünyada aziz ümmet/Muhammed ümmetiydi.
Konsun yine pervazlara/Güvercinler/"Hu hu'lara karışsın/Aminler../Mübarek akşamdır; /Gelin ey Fatihalar, Yasinler!
Şimdi seni ananlar,/Anıyor ağlar gibi/Ey yetimler yetimi/Ey garipler garibi;/Düşkünlerin kanadıydın/Yoksulların sahibi/Nerede kaldın ey Resul/Nerede kaldın ey Nebi?/Günler ne günlerdi, Ya Muhammed;/Çağlar ne çağlardı:/Daha dünyaya gelmeden, müminlerin vardı/Ve bir gün ki gaflet/Çöller kadardı,/Halimenin kucağında/Abdullah'ın yetimi, /Amine'nin emaneti ağlardı!/Hatice'nin koncası,/Aişe'nin gülüydün/Elçi geldin, elçiler gönderdin./Beşiğin yurdun, yuvan/ Mekke'de bunalırsan/Medine'ye göçerdin./Biz dünyadan nereye/Göçelim Ya Muhammed?/Yeryüzünde riya, inkar, hiyanet/Altın devrini yaşıyor/Diller, sayfalar, satırlar/'Ebu leheb öldü' diyorlar/Ebu Leheb ölmedi Ya Muhammed/Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor./Neler duydu şu dünyada/Mevlidine hayran kulaklarımız/Ne adlar ezberledi, ey Nebi,/Adına alışkın dudaklarımız!/Artık yolunu bilmiyor;/Artık yolunu unuttu/ayaklarımız!/Kabe'ne siyahlar/Yakışmamıştır, Ya Muhammed/ Bugünkü kadar./Haset, gururla savaşta;/Gurur kafdağında derebeyi/Onu da yaralar kanadından,/Gelse bir şefkat meleği/ İyiliğin türbesine/Türbedar oldu iyi!/Vicdanar sakat/çıkmadan yarına/iyilikler getir, güzellikler getir/Ademoğullarına!/Şu gördüğün duvarlar ki/Kimi Taif'tir, kimi Hayber'dir/Fethedemedik, Ya Muhammed senelerdir!/Ne doğruluk, ne doğru; /Ne iyilik, ne iyi/ Bahçende en güzel dal/Unuttu yemiş vermeyi/ Günahın kursağında/Haramların peteği!/Bayram yaptı yabanlar:/Semave'yi boşaltıp/Sâve'yi dolduranlar. Atını hendeklerden-bir atlayışta/ Aşırdı aşıranlar/Ağlasın Yesrib/Ağlasın Selan'lar!/Gözleri perdeleyen toprak/yüzlere serptiğin topraktı.../Yere dökülmeyecekti ey Nebi/Yabanların gözünde kalacaktı!
Konsun yine pervazlara/Güvercinler; /"Huhu'lara karışsın/Aminler/Mübarek akşamdır;/ Gelin ey Fatihalar, Yasin'ler!
Ne oldu, ey bulut/Gölgelediğin başlar?/Hatırında mı ey yol,/Bir aziz yolcuyla? Aşarak dağlar taşlar/Kafile kafile, kervan kervan/Şimale giden yoldaşlar?/Uçsuz bucaksız çöllerde,/Yine izler gelenlerin/Yolar gideceklerindir./Şu Tekbir getiren mağara/örümceklerin değil;/peygamberlerindir, meleklerindir/Örümcek ne havada/Ne suda, ne yerdeydi/Hakkı göremeyen/ Gözlerdeydi!/Şu kuytu, cinlerin mi,/perilerin yurdu mu? Şu yuva -ki bilinmez kuşlar hüdhüd müdür, güvercin mi, kumru mu-/kuşlarını bir sabah/ Medine'ye uçurdu mu?/Ey Abva'da yatan ölü/ Bahçende açtı dünyanın/en güzel gülü/ Hatıran, uyuyan çölllerin/ılık kumlarıyla örtülü!/Dinleyene hala,/çöller ses verir:/"Yaleyl" susar,/Uğultular gelir./Mersiye okur Uhud,/ kaside söyler Bedir/Sen de bir hac günü/Başta Muhammed, yanında Ebubekir/Gidenlerin yüzbin olup dönüşünü/Destan yap ey şehir!/Ebubekir'de nur, Osman'da nurlar/Kureyş uluları, karşılarında/Meydan okuyan bir Ömer bulurlar:/Ali'nin önünde eğilir surlar/Bedir'de, Uhud'da, Hayber'de/Hakkın yiğitleri şehit oldular/Bir mutlu günde ki ölüm tatlıydı;/Yerde kalmazdı ruh, kanatlıydı.
Konsun, yine pervazlara/Güvencinler;/ "Hu Hu"lara karışsın/Aminler/Mübarek akşamdır/Gelin ey Faihalar, Yasin'ler!
Vicdanlar, sakat çıkmadan/ Ya Muhammed, yarına;/iyiliklerle gel, güzelliklerle gel/Ademoğullarına!/Yüreklerden taşsın/Yine imanlar!/ Itri, bestelesin Tekbirini;/ Evliya okusun Kur'anlar!/Ve Kur'an'ı göznuruyla çoğaltsın/Kayışzade Osmanlar!/Naatını Galip yazsın, Mevlidini Süleymanlar/Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle/Geri gelsin Sinan'lar/çarpılsın, hakikat niyetine/Cenaze namazı kıldıranlar!/Gel ey Muhammed, bahardır/Dudaklar ardında saklı/Aminlerimiz vardı./Hacdan döner gibi gel;/Mi'rac'dan iner gibi gel;/Bekliyoruz yıllardır!
Bulutlar kanad, rüzgar kanad;/Hızır kanad, Cibril kanad;/ Nisan kanad, bahar kanad/Ayetlerini ezber bilen/Yapraklar kanad...
Açılsın göklerin kapıları,/Açılsın perdeler kat kat!/Çöllere dökülsün yıldızlar;/Dizilsin yollarına/yetimler, günahsızlar!/Çöl gecelerinden, yanık/Türküler yapan kızlar/sancağını saçlarıyla dokusun;/Bilâl-i Habeşi sustuysa/Ezanlarını Davud okusun!
Konsun, yine pervazlara Güvercinelr/"Hu Hu"lara karışsın Aminler/Mübarek akşamdır;/Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler!
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024