Suriye krizi, Trump ile Putin'in güç savaşına sahne oluyor.
Obama döneminde bulduğu boşluktan fazlasıyla istifade eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, şimdi tam kendi gibi bir liderle kapışıyor.
Kabına sığmayan Putin'in karşısında artık kendi gibi kabına sığmayan bir Trump var?
Üstelik kendini ispatlaması gereken bir Trump?
Suriye'de attığı son adımlarla Obama'dan farklı olduğunu ortaya koyan Trump karşısında kısa süreli bir adaptasyon sorunu yaşayan Putin, son konuşmasında kendini hayli toparlamış olarak karşımıza çıktı.
Putin'in verdiği mesajlar özetle şöyle:
- ABD, yine yalan söylüyor. Kimyasal silah iddiaları gerçek değil. Suriye ordusunun kimyasal silah kullandığına dair kanıt yok. Suriye hükümetinin elindeki tüm kimyasal silahlar 2013'te imha edildi. Suriye hükümeti de bu konudaki tüm yükümlülüklerini yerine getirdi. Nitekim bu, BM tarafından da doğrulandı. Eğer kimyasal silahların hepsinin imha edilmediğine ilişkin herhangi bir şüphe varsa, bu kontrol edilebilir.
- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) onayı olmadan egemen bir devlet olan Suriye'yi vuran ABD, uluslararası hukuku ihlal etti.
- Suriye'nin İdlib bölgesindeki Han Şeyhun kasabasında olanlar soruşturulmadan Suriye hükümetine yönelik herhangi bir adım atılmamalı.
- Şam kırsalı da dahil olmak üzere Suriye'nin başka bölgelerinde bazı saldırılar düzenleyip suçu Suriye hükümetine yıkmayı planlıyorlar.
- NATO ülkeleri olanları analiz etmeden ABD karşısında Çin oyuncakları gibi başlarını salladı.
Putin'in açıklamalarından anlaşıldığı kadarıyla Rusya, ABD istiyor diye Esad'ın arkasındaki desteği çekmeyecek, bu destek devam edecek.
Trump yönetiminin Rusya'yı ikna etmek için hem gerçek deliller getirmesi, hem de çok daha fazla gayret sarf etmesi gerekiyor. Ama bu dediklerimizi yapabilecek bir Trump var mı, tartışılır.
Yani Rusya ile uzun soluklu bir gerilim Trump'ın da işine gelmeyecektir.
ABD'den yapılan açıklamalarda Rusya ile gerilimin kontrolden çıkmayacağı ifade ediliyor. Demek ki ABD'de de istenen şey, kontrol altında olan bir gerilim.
Dolayısıyla bu gerilim artmasa da bir süre daha bu düzeyde devam edecek gibi görünüyor.
Türkiye nasıl bir politika izleyecek?
Burada asıl 'Türkiye ne yapacak' diye kafa yormak lazım.
ABD'nin Suriye'ye saldırı düzenlemesiyle ilk anda büyük heyecan yaşayan Türkiye, aceleci davranışı yüzünden tehdit anlamında imalı açıklamaların hedefi haline geldi.
Türkiye turizm sektörü için çok büyük önemde olan charter uçak seferlerini yasaklanabileceği açıklamaları gelen Rusya'da "Türkiye aynı nehirde ikinci defa yıkanmak üzere" yorumları yapılıyor.
NATO ülkelerinin ABD karşısında Çin oyuncakları gibi başlarını salladığını söyleyen Putin'in asıl mesajı da zaten Türkiye'ye?
Eğer Türkiye, hesapsız, kitapsız aceleci açıklamalar yapmaya devam ederse; Rusya-Türkiye ilişkilerinde kaybedeceğimiz tek şey charter seferleri olmayacak.
Bu bağlamda Türkiye, dış politikada vereceği mesajlarda çok daha seçici davranmalı.
NATO'daki müttefiklerimizden hiçbiri Türkiye kadar Rusya'ya coğrafya olarak yakın değil ve doğalgaz başta olmak üzere Rusya'ya bizim kadar bağımlılığı yok.
Dolayısıyla Türkiye'de hükümet, Suriye konusunun Rusya'nın bam teli olduğu gerçeğini akıldan çıkarmadan açıklamalar yapmalı ve adımlarına karar vermelidir.
Obama döneminde bulduğu boşluktan fazlasıyla istifade eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, şimdi tam kendi gibi bir liderle kapışıyor.
Kabına sığmayan Putin'in karşısında artık kendi gibi kabına sığmayan bir Trump var?
Üstelik kendini ispatlaması gereken bir Trump?
Suriye'de attığı son adımlarla Obama'dan farklı olduğunu ortaya koyan Trump karşısında kısa süreli bir adaptasyon sorunu yaşayan Putin, son konuşmasında kendini hayli toparlamış olarak karşımıza çıktı.
Putin'in verdiği mesajlar özetle şöyle:
- ABD, yine yalan söylüyor. Kimyasal silah iddiaları gerçek değil. Suriye ordusunun kimyasal silah kullandığına dair kanıt yok. Suriye hükümetinin elindeki tüm kimyasal silahlar 2013'te imha edildi. Suriye hükümeti de bu konudaki tüm yükümlülüklerini yerine getirdi. Nitekim bu, BM tarafından da doğrulandı. Eğer kimyasal silahların hepsinin imha edilmediğine ilişkin herhangi bir şüphe varsa, bu kontrol edilebilir.
- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) onayı olmadan egemen bir devlet olan Suriye'yi vuran ABD, uluslararası hukuku ihlal etti.
- Suriye'nin İdlib bölgesindeki Han Şeyhun kasabasında olanlar soruşturulmadan Suriye hükümetine yönelik herhangi bir adım atılmamalı.
- Şam kırsalı da dahil olmak üzere Suriye'nin başka bölgelerinde bazı saldırılar düzenleyip suçu Suriye hükümetine yıkmayı planlıyorlar.
- NATO ülkeleri olanları analiz etmeden ABD karşısında Çin oyuncakları gibi başlarını salladı.
Putin'in açıklamalarından anlaşıldığı kadarıyla Rusya, ABD istiyor diye Esad'ın arkasındaki desteği çekmeyecek, bu destek devam edecek.
Trump yönetiminin Rusya'yı ikna etmek için hem gerçek deliller getirmesi, hem de çok daha fazla gayret sarf etmesi gerekiyor. Ama bu dediklerimizi yapabilecek bir Trump var mı, tartışılır.
Yani Rusya ile uzun soluklu bir gerilim Trump'ın da işine gelmeyecektir.
ABD'den yapılan açıklamalarda Rusya ile gerilimin kontrolden çıkmayacağı ifade ediliyor. Demek ki ABD'de de istenen şey, kontrol altında olan bir gerilim.
Dolayısıyla bu gerilim artmasa da bir süre daha bu düzeyde devam edecek gibi görünüyor.
Türkiye nasıl bir politika izleyecek?
Burada asıl 'Türkiye ne yapacak' diye kafa yormak lazım.
ABD'nin Suriye'ye saldırı düzenlemesiyle ilk anda büyük heyecan yaşayan Türkiye, aceleci davranışı yüzünden tehdit anlamında imalı açıklamaların hedefi haline geldi.
Türkiye turizm sektörü için çok büyük önemde olan charter uçak seferlerini yasaklanabileceği açıklamaları gelen Rusya'da "Türkiye aynı nehirde ikinci defa yıkanmak üzere" yorumları yapılıyor.
NATO ülkelerinin ABD karşısında Çin oyuncakları gibi başlarını salladığını söyleyen Putin'in asıl mesajı da zaten Türkiye'ye?
Eğer Türkiye, hesapsız, kitapsız aceleci açıklamalar yapmaya devam ederse; Rusya-Türkiye ilişkilerinde kaybedeceğimiz tek şey charter seferleri olmayacak.
Bu bağlamda Türkiye, dış politikada vereceği mesajlarda çok daha seçici davranmalı.
NATO'daki müttefiklerimizden hiçbiri Türkiye kadar Rusya'ya coğrafya olarak yakın değil ve doğalgaz başta olmak üzere Rusya'ya bizim kadar bağımlılığı yok.
Dolayısıyla Türkiye'de hükümet, Suriye konusunun Rusya'nın bam teli olduğu gerçeğini akıldan çıkarmadan açıklamalar yapmalı ve adımlarına karar vermelidir.
Orhan Dede / diğer yazıları
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023