Bugün hem Türkiye'nin hem de diğer milletlerin huzursuzluğunun, olumsuz, kötü, karmaşık bir yapı içinde debelenmeye mecbur bırakılmalarının temel sebebi, kişilerin kendi hayatlarını, yöneticilerin de milletlerin hayatını düzenlerken, Allah'ın değil de tamamen kendi nefislerinin arzu ve isteklerini tek belirleyici, tek kanun koyucu ve tek karar mercii kabul etmeleridir. Hüda'nın değil de hevânın yönlendirdiği ve belirlediği bir fert ve toplum hayatı her zaman huzursuzudur, her zaman sorunlarla doludur. Bu meseleyi bir örnek üzerinden aydınlatacak güzel bir hikâye var.Mesir macununu yapan hekimbaşı Merkez Efendi, Manisalı olup aynı zamanda mutasavvıf ve bilge bir Türk büyüğüdür. Mürşidi olan Şeyh Sümbül Sinan, bir gün 3 halifesini çağırır ve onlara şöyle der: "Canlar, ruhumu Hakk'a teslim vakti yaklaştı. Şu sorunun cevabını doğru söyleyen, benden sonra dergâhımızın sorumluluğunu alacaktır." Soru şudur: "Allah size dese ki: Kullarım, bir an için tüm güç ve yetkimi size versem ve bir tek şey yapma hakkınız olsa hangi emri vermek, ne yapmak isterdiniz?"Birinci mürit şöyle cevap verir: "Bütün kullarının sana iman etmesini emrederdim."İkincisi: "Sana inanan bütün kullarının günahlarının bağışlanıp cennete girmelerini sağlardım."Üçüncü mürit olan Merkez Efendi ise şöyle cevap verir: "Yarabbi, sen bu yetkiyi bana vermeseydin eğer o an ne yapmayı murad ediyorsan o olsun emrini verirdim." Şeyh Sümbül Sinan bu cevaptan hoşlanır ve "Sen işin tam merkezinden konuştun" der. Ondan sonra asıl ismi Mehmed Muslihiddin olan bu müridin ismi Merkez Efendi olur.Şimdi bu hikâye, bize aslında çağımız toplumlarını, çağdaş insanın bireysel hayat felsefelerini ve toplumsal yönetim zihniyetlerini anlamamızda işimize yarayacak ip uçlarını vermektedir. Birinci müridin temsil ettiği bütün insanları emirle imana getirmek isteyen anlayış, baskıcı, totaliter, komünist ya da IŞİD İslamcısı bir rejim ve yönetim zihniyetidir.İkinci müridin temsil ettiği herkesin günahlarını, suçlarını, kötülüklerini hoş görüp herkesi cennete göndermek isteyen zihniyet de liberalizmin, kapitalizmin karşılığıdır. Yani isteyen istediği gibi günah, kötülük, zulüm, sömürü, haksızlık yapabilir. Ama esas olan, sonuçta cennete gitmek, hangi yolla olursa olsun çok kazanmak, yani maddi anlamda bedenin hak edip etmediğine bakmadan nimetleri sonuna kadar sömürmesi ve bedensel hazların tek amaç edinilmesidir. Doğru, sahih, iyi, faydalı ve güzel olan dünya görüşü, hayat felsefesi ve yönetim anlayışı ise Merkez Efendinin temsil ettiği yaklaşım biçimidir. O da, insanların nefis ve hevâlarına, keyfî tutumlarına göre bir hayat ve toplum kurgusu ortaya koymak değildir. Esas olan, fert ve toplum hayatının tamamen yaratıcımız ve sahibimiz olan Allah'ın arzu ve isteklerine göre düzenlenmesi, yönlendirilmesi ve yaşatılmasıdır. Herkes, tek tek fert olarak hem kendi hayatına nizam ve yön verirken, hem de toplumu yönetme mevkiinde olanlar idare ederken kendi egolarının, nefislerinin taleplerine göre değil, Allah'ın ne istediğini esas alarak ona göre bir tavır belirlemesi ve işlerini Allah'ın iradesine göre yapması, hem fert hem de toplum hayatının mutluluğunun, iyilik ve güzelliğinin temel ilkesidir. Türk milleti, uzun zamanlardan beri iki çarpık anlayış tarafından yönetilmekte ve bu yüzden huzursuzluğu bitmemektedir. Bir kısmı materyalist bir zihniyetle, nefsin taleplerine göre kurgulanmış bir hayatla tensel haz cenneti vaad etmektedir. Bir kısmı da "Dinde zorlama ve baskı yoktur" (Bakara, 256) ayetine rağmen, güya İslamcılık adına herkesi zorla imana getirmek, zorla Müslüman etmek, zorla tek tip ilkel bir IŞİD İslamcılığı hapishanesine sokmak istemektedir. Çözüm, Merkez Efendi yaklaşımıdır, ifrat ve tefrit değil, hadd-i vasattır yani merkezdir.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015