Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk'ün Türk milletine bıraktığı en büyük emanettir ve onun koruyucusu da en başta Türk Silahlı Kuvvetleridir. İcraatlardan sorumlu olan siyasi irade, millete vekaleten ve millet adına TSK'nın da kontrol ve gözetimi altında bu görevi icra eder.Bu bir otokontroldür. Demokrasi, siyasilerin her konuda özgür oldukları anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla gerek milletin ve de gerekse TSK'nın gerektiği zamanlarda siyasete müdahalesi demokrasinin de bir gereğidir.Bazı siyasiler ve taşeron basın mensupları dışarıdan aldıkları etkiyle milletin tepki göstermesine, askerin konuşmasına, uyarılarına ve de gerektiğinde müdahalelerine "neden" sorusunu soruyorlar.Aslolan ülkemizin bütünlüğü, milletimizin egemenliği, birlik ve beraberliği, Cumhuriyetimizin bekasıdır. Devlet, asker, millet ve siyasilerin vazifesi bunu temin etmektir. Demokrasinin gereği olarak herkes vazifesini ifa etmekle mükelleftir. Demokrasi ülkelerin parçalanması için değil, var olması ve bekası içindir.Ama zaman zaman trafik kazaları olur. Atatürk'ün "Gençliğe Hitabesi"nde vurguladığı gibi siyasiler bazen yükümlüklerini yerine getirmeyebilirler. İç ve dış tehditlere karşı duyarsız kalabilirler, hatta icraatlarıyla bu tehditkarların ekmeğine yağ sürebilirler. Öyle olur ki, ülke ciddi bir tehdit altında kalır ve her sahada kuşatılır. İşte böyle durumlarda Cumhuriyeti koruma ve kollamayla yükümlü askerin ikazları ve de müdahalesi demokrasinin bir gereğidir ve bu noktada "asker neden konuşuyor, neden müdahale ediyor" soruları oldukça abestir. Esasen asker konuşmakla zaman kaybetmeyebilir; direkt olarak gerekeni yapması da demokratik hakkıdır. Çünkü vatan, millet ve değerlerimiz tehlike altındadır, bu tehlikeyi savmak birinci dereceden TSK'nın görevidir.Bu temel bilgilerden sonra Büyükanıt Paşa'nın geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamalara biraz değinelim."Niye konuştu" sorusuna yukarıda detaylı bir şekilde cevap verdik: Demokratik hakkını kullandı.Konuşmasından rahatsız olanlar için eğer samimilerse şu soruları soruyorum (Samimi değillerse denilecek bir şey yok, zaten maksatları bellidir):Büyükanıt'ın bahsettiği tehditler gerçekten var mı? Evet var.Büyükanıt'ın bu tehditler konusunda ortaya koyduğu delillerde bir sorun var mı? Yok. Hatta kendisinde başka delillerin olduğunu da söylüyor -ki doğrudur. Büyükanıt'ın delilleriyle beraber yaptığı açıklamalar ülkemizi yakından ilgilendiriyor mu? Evet.Açıklamalarında bahsettiği PKK terörü, Batılı ülkelerin teröre verdiği destek, AB'nin bölücü talepleri, ülkemizi bölme girişimleri, bazı sivil toplum kuruluşlarının devleti ve askeri yıpratma faaliyetleri gibi konular ülkemizin iç ve dış güvenliği açısından tehlikeler oluşturmuyor mu? Elbette oluşturuyor.O halde Büyükanıt Paşa'nın, samimi olan bütün vatandaşlarımızın altına imza atacağı bu konuşmasında sizi rahatsız eden konu nedir?Büyükanıt Paşa'nın konuştuğu ve ikaz ettiği meselelerden ancak bu konularla alakalı yerli ve yabancı, aleyhimize çalışan oyun kurucular rahatsız olabilir. Yoksa Büyükanıt Paşa vatanını ve milletini seven herkesin yüreğine su serpmiştir ve bu manada herkes, "İşte bu, beklediğimiz uyarı ve ikaz bu" demiştir.Yanlış anlamayın art niyetli olanların da bekledikleri uyarı ve ikaz uydu, ama tabii ki korkuyla.Büyükanıt Paşa'nın yaptığı konuşmayla ilgili Prof. Dr. Haydar Baş Bey, konuşmansın tarihi bir nitelikte olduğunu vurguladıktan sonra şu noktaların altını çizdi: "Konuşmanın bütününden benim çıkardığım, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ciddi bir tehdit altında olduğu ikazıydı""Sayın Büyükanıt, Türkiye'nin kuşatılmış bir vaziyette olduğunun ispatı için müşahhas deliller ortaya koyarak meselenin ciddiyetini ve ehemmiyetini ifade buyurdular. Türk Silahlı Kuvvetleri üzerine oynanan oyunları delilleriyle beraber ifade ettiler""TSK'nın yasal görevi Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve ayakta tutmaktır." "Sayın Büyükanıt, Mustafa Kemal Atatürk'ten de çok veciz bir söz söylediler. Atütürk diyor ki: 'Ben bir işi yaparken önce önüme çıkacak engelleri nasıl ortadan kaldıracağımı düşünürüm. Bunlar ortadan kalkınca işler zaten yolunda ilerler.' Şimdi çok enteresan, Büyükanıt bu tehditleri saydıktan sonra Atatürk'ün bu sözüyle başlıyor. Bu tehditler nelerdir? Bir iş yapılacak ve biz bu işi yapmaya da karar verdik. Yapacağımız iş bu tehdidi ortadan kaldırma işidir. Demek ki TSK bu tehditlerin ortadan kalkması için nasıl hareket edeceğini düşünüyor. Dolayısıyla Türkiye üzerinde hesabı olanlar dikkat etsinler, ayaklarını denk alsınlar. Lütfen geriye çekilin. Ha yapmazsanız ben de Atatürk'ün yaptığı gibi yaparım. İşi yapmadan önce önüme çıkacak engelleri ortadan kaldıracağım."Büyükanıt Paşa'nın konuşmasında ifade ettiği, Sayın Baş'ın da altını çizdiği gibi ülkeyi saran tehditler ortadadır ve de mevcut iktidarımız bu tehditlere gereken cevabı verememektedir, sessiz kalmaktadır, hatta bazı icraatlarla bizi tehdit edenlere kapı açmaktadır.Böyle bir durumda askerin konuşması değil, sessiz kalması yanlıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye’de ABD-İsrail ikilisinin dediği oluyor / 20.09.2025
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025
- Dünya, İsrail'in Gazze soykırımı karşısında bu kadar mı aciz? / 17.09.2025
- Terörsüz Türkiye için önce gençlerimize sahip çıkmalıyız! / 16.09.2025
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025
- Dünya, İsrail'in Gazze soykırımı karşısında bu kadar mı aciz? / 17.09.2025
- Terörsüz Türkiye için önce gençlerimize sahip çıkmalıyız! / 16.09.2025
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025