ASKERLER VE KÖPEKLER!

"Sokak köpeklerinin hakları için bile yürüyüşler yapılırken Peygamber ocağı olan Ordumuzun ayaklar altına alınan itibarı için milletin kılını kıpırdatmamasının bedelini bu ülke eninde sonunda ödeyecektir." Bu sözler PKK ile mücadelenin kahramanlarından birine, bir Albaya yani Suat Aytın'a aittir ve Balyoz Davasını görülürken hakim önünde  edilmiştir. Suat Albay haklıdır! Orta Asya Türk devletlerinden bugüne binlerce yıllık mazisi olan ve bizim kültürümüzde devleti simgeleyen Ordumuza yapılan rezil operasyonlara karşı milletin tepkisiz kalması garabet ötesidir. Evet hastalıklı köpeklerin itlafına bile tepki koyanların bu tablo karşısında suskun kalmasının izah edilebilir tarafı olamaz. Bir şeyi açık ve net olarak ortaya koyalım: Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı halen yürürlükte olan malum operasyon Pax Americana ve NATO patentlidir. Hedef ise özellikle soğuk savaş süreci sonrasında milli refleksler sergileyen subay ve general kadrolarının tasfiyesidir. Olmayan ya da yapılmayan bir darbe bahane edilerek yapılan tutuklamaların amacı Milliyetçi, Avrasyacı ve Ulusalcı subay ile generallerin TSK'dan ayıklanmasıdır. Irak'ta büyük kayıplar veren ABD'nin yeni stratejisi coğrafyamızda operasyonel güç olarak TSK'yı kullanmaktır. Dolayısı ile yapılmaya çalışılan da Ordumuzun buna göre dizaynı hadisesidir. Evet TSK zerre abartısız olarak Haçlı Ordusu olan ve o misyonla hareket eden NATO'nun öncü kuvveti yapılmaya çalışılıyor. Buradan hareketle sadece yöneten konumunda olan iktidar değil, millet olarak da bu rezilliğe tepki koymadığımız için tarih önünde sorumluyuz. Ancak bu sorumlulukta çok önemli  payı olan bir  kesim de dünden bugüne TSK'nin kendisi ya da onu yöneten Genelkurmay kadrolarıdır. TSK yıllardır alçak bir taaruz altında iken Genelkurmay buna karşı psikolojik operasyonlar ve de politikalar geliştireceğine sadece ağıt yakar konumdadır. Mesela ne mi yapabilirlerdi? En azından ortaya çıkıp millete var olan rezil tezgahı ellerindeki bilgi ve belgelerle sunabilerdi. Risk alıp yapamadılar bunu. Buna ilaveten dünden kalan hataları bir başka handikaptı ve o hatalar sebebi ile de millet  vicdanında yeterli akisler yaratamadılar. 28 Şubat olayı ve o  süreçte yaşananlar TSK'nın millet ile bağlarının koparıldığı bir Pentagon  operasyonudur. Milletin  inancı ve değerleri ile kavgalı görüntüler verir  ve öyle bir imaja bürünürseniz, bugünkü gibi kendinizi köpeklerle mukayese eder hale gelirsiniz!

AKP OLMASA, HÜRRİYET'E KAPICI OLABİLİR MİYDİ?

Doğan Gurubunda yani o guruba ait Posta Gazetesinde yazarlık ve Ankara Temsilciliği yaptım, dolayısı ile o yapıyı ve de kadrolarını iyi bilirim. Orada hele hele İslamcı imajlı birinin önünün açılması mümkün değildir. Peki Ahmet Hakan'ın önü nasıl mı açıldı? Sonsuzda bir kuşkunuz olmasın AKP iktidara geldiği için! İslamcı imajlı bir yazarımız olsun diye alındı Ahmet Hakan! Emin olun AKP iktidar olmasaydı Ahmet'i değil yazar, Hürriyet'e kapıcı bile yapmazlardı. Doğruya doğru Ahmet Hürriyet'de çok güzel yazılar da yazdı, lakin son kertede kendini gizleyemedi ve önceki gün olduğu gibi Tayyip Erdoğan'a olan aşkını ona "sahicilik abidesi" diyerek ilan ediverdi. Erdoğan kadar sanal olan birine sahici diyebilmek için ancak danışıklı olmak gerekiyor. Zaman zaman muhalif yazılar yazan Ahmet çok hayati konularda hep Tayyip Erdoğan ve AKP'nin lehinde tutum almış ve bu şekilde inandırıcı destekler vererek aslında velinimeti AKP'ye layık olduğunu ortaya koymuştur..

SİZ ABD ELÇİSİ MİSİNİZ?

Ahmet Davutoğlu Tayyip Erdoğan'ın özel elçisi sıfatı ile Şam'a gittiğinde Beşar Esat'a; rejimi değiştir, çok partili laik bir yaşama geç der ve ilave eder: -"ABD ve Başkan Obama bunu istiyor." Esat susarak dinlemeye devam ederken Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürür: -"Derhal genel af çıkar, madenlerinizi yabancılara aç ve uluslararası tahkimi kabul et. Bak Washington ile Sayın Obama bu konuda çok ısrarlı." Esat'ın suskunluğu sürerken Davutoğlu devam eder: -"İran'la ilişkilerini kopar, Lübnan Şiilerine desteğini kes, Golan'ı boşalt ve İsrail ile barış? ABD ve Sayın Başkanının talepleridir bunlar." Beşar Esat dayananaz: -"Siz ABD elçisi misiniz yoksa Türkiye Devletinin Hariciye Vekili misiniz? Bana Başbakanınızdan mesaj getirdiğini söylüyorsunuz ama sürekli ABD ve Başkanının direktiflerini aktarıyorsunuz?" NOT: Ne dersiniz Esat haksız mı?

HİLLARY'NİN KIBRIS TEHDİDİ!

Hatırlayın Doğu Akdeniz'de petrol ve doğal  gaz arayan Kıbrıslı Rumlar'a ne demişti Başbakanımız:  -"Bu aramaları sonuçlandırmazsanız derhal müdahale eder ve gereğini yaparız. Uyarıyorum Türkiye böyle bir şeye izin vermez." Yine hatırlayın Kıbıs'lı Rumlar bu tehdit ve ültimatoma şu karşılığı vermişti: -Hiçbir şey yapamazsın! Sonuç mu? Yaptık yapacağımızı?.  Doğu Akdeniz'e savaş gemilerimizi ve F-16'larımızı değil ama sadece balık tutabilecek kabiliyete olan Piri Reis'i gönderdik ve bu şekilde Rumlara haddini bildirdik!. Diyeceksiniz ki bu nasıl had bildirmek, Rumlar petrol ve gaz işine devam ediyor! Tayyipvari had bildirmektir bu... Gürleyen ama yağmayan ve sadece ses bombaları patlayan bir had bildirme! Soruyorum, Kıbrıslı Rumlar bile takmıyorsa kim takar artık seni! Öğrendik ki meğer Hillary Clinton otur oturduğun yerde demiş ve öyle kalmışlar. Ne olur Sayın Erdoğan sen sen ol Hillary ile  önceden konuşmadan ona buna posta atıp hem kendini hem de Türkiye'yi zora sokma!